Canan Tan Sözleri
Canan Tan, Türk edebiyatında özellikle aşk, aile, toplumsal sorunlar ve insan psikolojisi üzerine yazdığı romanlarla tanınan bir yazardır. Edebiyat yaşamına mizahi öykülerle başlayan Tan, sonrasında duygu yüklü ve toplumsal mesajlar içeren romanlara yönelmiştir. Yazıları akıcı dili ve etkileyici anlatımıyla dikkat çeker.

Piraye, Eroinle Dans, İz, Yüreğim Seni Çok Sevdi, En Son Yürekler Ölür ve Hasret gibi eserleri, geniş kitleler tarafından okunmuş ve beğenilmiştir. Özellikle Piraye, toplumsal yapıyı ve kadın sorunlarını ele almasıyla büyük ilgi görmüştür.
Romanlarında genellikle derin duygusal bağları ve hayatın içinden kesitleri ele alan Canan Tan, çağdaş Türk edebiyatının en çok okunan yazarlarından biri olmayı başarmıştır.
Canan Tan En Güzel Sözleri
-> Yazgıya bile kafa tutacak kadar yürekli.
-> Birinde kül olduysan, bir başkasını ısıtamazsın.
-> Özleme dayanmak için onu parçalara bölmek gerek.
-> Varlığın değil, yokluğun değerini bilir insanlar.
-> Sessizlik içinde ne büyük patırtılar gizler bazen.
-> Gündüzün cıvıltısı, gecenin sükûnetine devrediyordu nöbeti.
-> Özleme dayanmanın tek yolu; onu parçalara bölmek değil midir?
-> Herkes aya benzer, kimseye göstermediği karanlık bir yüzü vardır.
-> Nefretin olduğu yerde soluk alamazdım ben. (Söylenmemiş Şarkılar)
-> İyide kendisi parçalanırken neden yüreklerimizi de parçalıyor ki?
-> Hayatı güzel olduğu için değil, içinde sen olduğun için seviyorum!
-> Yeni fikirler, gereksinimlerden doğarmış…” (İster Mor İster Mavi)
-> Ah babacığım! Tiyatronun nasıl farklı bir dünya olduğunu bilebilseydin.
-> Sen demez miydin, özleme dayanmak için onu parçalara bölmek gerek, diye?
Canan Tan Kitap Sözleri
-> Yüreğimin gölgeli, kuytu bir köşesinde: kendi seçtiğim yolda yürüyor olsaydım.
-> Ama insan hayatı, aldığının yerine yenilerini koyabilecek zenginliğe sahiptir.
-> Her aşkın zorlu bir sınav dönemi vardır. O sınavı aşabilirseniz zafer sizindir.
-> Hırslı olmanın neresi kötü? Yaşam içindeki en geçerli itici güç hırs değilmidir?
-> Büyük acılarla yara almış insanlara ‘zaman her şeyin ilacıdır’ lafı küfür gibi gelir.
-> Son hızla uzaklaşıyor. Bana eksikliğini bırakırken, benden çok daha fazlasını alarak.
-> Karşısındakini boğmadan, bunaltmadan, özgürlüklerini kısıtlamadan da sevemez mi insan?
-> Üzülmeye değmez. . diyor dünya. bırakıp gidenin de, gidip gelmeyenin de cani cehenneme!
-> Acıyı göğüsleyemiyorsan, hafifletici yolları bulup çıkararak, dayanılır hale getireceksin.
-> Beğenmek kolay, sevmek zordur çünkü. İz bırakacak bir şeylerin yaşanmasını bekler sevmek…
-> Allah erkeğe altını haram kılmıştır, neden mi? Çünkü erkeğe yakışan tek mücevher, kadındır.
-> Sen, gözlerinden ateşler saçarak, zehirli oklarını bana yöneltirken, ben sana aşık oldum Nehir.
-> Yüreğim seni çok sevdi, o yürek talan, o yürek yangın yeri, o yürek seni istiyor, bir tek seni.
-> Fiziksel bir engeliniz var mı sorusu içime dokunmuştu nedense. yok dedim, yalnızca kalbim kırık.
-> HASRET mi, ÖLÜM mü deseler. Ölümü seçerdi tereddütsüz hiç gözünü kırpmadan. Ama ona soran olmadı ki…
Canan Tan En Çok Beğenilen Sözleri
-> Kaç megapiksel kamerayla fotoğraf çekersen çek, yüzündeki şerefsizlik ifadesi hiç gitmeyecek be adam!
-> Hasret taneleri biriktirdim senin için. Hiçbir zaman veremeyeceğimi bilsem de. (Issız Erkekler Korosu)
-> Kızıl saçlıymış Piraye. Kendimi, keşke ben de kızıl saçlı olsaydım, diye hayıflanırken yakaladım kaç kez.
-> Seni tanıyamıyorum artık derken ne kadar da haklıydın. Ben de seni sevdikten sonra kendime hiç rastlamadım.
-> Zulmeden kişi, bu zulmü bana yaptığını sandı. Bana yapılan zulüm geçip gitti ama, vebali onun boynuna kaldı.
-> Kör bir kuyunun dibine vardıktan sonra, yitirilecek hiçbir şey kalmadığı bilinci, umulmadık bir güç veriyor insana.
-> Hep cihaz ile yaşasın! diye feryat ediyor Nehir. Razıyım ben. Kalbi atsın, soluk alıp versin, bu kadarı bile yeter bana.
-> Susmak çürütülmesi en güç silahtır. İnsanların söyleyemedikleri bazı sözlerin içinde, söylediklerinden daha çok gerçek vardır.
-> Bahardı sevgilim bahardı ve bahtiyar olmak için. Toprakta, havada, suda, her şey vardı sevgilim. Her şey hazırdı. Her şey vardı.
Canan Tan Efsane Sözleri
-> Ne oldu da ayrıldı ellerimiz baba? Hiçbir zaman soramadım bunu sana. Sormak istediğimde fırsat olmadı, fırsat olduğunda cesaretim…
-> En büyük kötülüğü bana yaptın Dünya! Sensizliğe mahkum ettin beni! Nasıl kalkacağım bu yükün altından? Nasıl dayanacağım yokluğuna?
-> Belli bir yaştan sonra insanlar, daha güven verici duygulara gereksinim duyuyor. Belki de aşkın olgunlaşıp evrim geçirmesiydi bu durum…
-> iki yüzü keskin bıçak… Ya da ummadığın anda dönüp sahibini tokatlayabilen acımasız bir el gibidir. Sana da zarar vermesinden korkarım.
-> Koca var Baş tacı edilir. Koca var Kilim niyetine yere serilir. Hatta yetmezmiş gibi Üstünde tepinilir.” (Ah Benim Karım! Ah Benim Kocam!)
-> Boş ver!” dedi kaygılarına. Çarpıkistan’da, az sayıda olsa bile, “çarpık” lar kadar, “Davut” lar da bulunmalıydı… (Anneannem İnternette)
-> Varlığın değil yokluğun değerini bilir insanlar. Mutluluğun superguzelsozler.com değerini bilenler, mutsuzluğu tatmış olanlardır. Onları mutlu etmek çok daha kolaydır.
-> Tanrının bana verdiği bir ders bu! Yüreğinin kapılarını başkaları için aralık tutarsan, elinde kalmış biricik hazineni de alırım senden, dedin bana!
-> Bana bu yaptıkları ya da yapması gerektiği halde bilinçli olarak yapmadıklarının iç dünyamdaki yansımalarını bir bilse… Aynı tutumu sürdürür müydü acaba?
-> Ama bitti artık… Ölüm dansı tek kişiliktir! Bundan sonrasında bana eşlik edemeyeceksin. Ölümüm senin elinden olmayacak Eroin! Bu zevki tattırmayacağım sana…
-> Eski gülüşlerimi arıyorum. En saf, en temiz, en tasasız çocuk gülüşlerimi. Göğe uzanan ulu bir masal ağacının tomurcuklarında asılı kalmışlar. Erişemiyorum.
-> Ses çıkarmıyorum. Haklı evden kaçan çocukların sokaklarda yattığını bilmiyor muydum sanki?… Adı üstünde: Sokak çocuğu. Evi: Sokaklar… (Sokaklardan Bir Ali)
Canan Tan Aşk Sözleri
-> Arkamızı dönmekle bitiverecek, sıradan bir ilişki değil bizimkisi. Öylesine derin izler bırakmış ki, silmek için beraberinde yüreklerimizi de söküp atmamız gerekiyor.
-> Yaşanmış düşlerimde yitirdiğim masum gülüşlerimi bir tek “o” indirebilir aşağıya. Bir tek “o” yüzümü güldürebilir yeniden. Ama yok, ölmüş. Öyle diyorlar, inanamıyorum…
-> İnsan sırf canını yakan birilerini cezalandırmak, onları da canlarını yakarak ağlatmak, gözlerinde birkaç damla yaş görebilmek için kendini feda etmeyi düşünebiliyor demek!
-> Nerede, hangi şartlar altında bulmuş olursan ol, boşa harcanmayacak kadar değerli bir olgudur aşk. aşk, sevdiğinin gelmeyeceğini bile bile, bıkıp usanmadan onu beklemektir.
-> İstesem hiçbir şey bırakmazdım geride, hepsini yakıp küle dönüştürmek varken. Bıraktıklarımı azımsama sakın! Başkalarından esirgediklerimi sana sunuyorum. Gözünü aç ve görmeye çalış.
-> Ayrılık; hüznü, acıyı, özlemi, gözyaşını içinde barındıran çok özel bir sözcük! Aynı zamanda kişilikli, karşı konulamayan, önünde umarsızca boyun eğilen; biraz da acımasız bir kavram…
-> Gel artık bebeğim…. Gel artık! Daha fazla bekleyecek gücüm kalmadı. Bak, baban da, ben de sabırsızlıkla yolunu gözlüyoruz Gel artık Haşim Artukoğlu! Babanın adını yaşatmak için gel artık… (Piraye)
-> Zayıf düştüğü yönleriyle dalga geçebilen bir insan onları aşma yolunda epey mesafe kat etmiş demektir. Tabu olmaktan çıkardığın, gülünecek, sıradan bir espri konusu haline getirdiğin düşman zarar veremez sana.
-> Uzun süre kafes içinde yaşamını sürdürmüş minik bir kuş. Kanatları işlevini yitirmiş. Ve… Kafesin kapısı açılıveriyor. Kuş ürkek, kuş şaşkın.. Değil uçmak, titreyen ayaklarıyla yürüyemiyor bile. Ama özgürlük onun kanında var.
-> Yalanla,dolanla, Hileyle,talanla Dört ayak üstüne düşmeyi Marifet sayanlar… İşte onlar, İnsanlar! Aslında bazıları İki değil, Dört değil, Kırk tane ayaklılar… Her biri çevremizde Yaşayan Kırkayaklar!…” (İster Mor İster Mavi)
-> Aradaki mesafenin yakınlığı ya da uzaklığı hiç önemli değil benim için. Yürekler uzaklaşmışsa birbirinden, o kişi yanı başında olsa ne ifade eder ki? Tam tersi, araya kilometreler girse, kalpler aynı vuruşta atıyorsa eğer, gerçek bir ayrılıktan söz edilebilir mi?