Mehmet Rauf Sözleri
Mehmet Rauf, eserlerinde genellikle bireysel duygulara, içsel çatışmalara ve toplumsal eleştirilere yer verir. Dil ve üslup açısından Servet-i Fünun anlayışını yansıtan yazarı, döneminin sosyal ve kültürel yapısını da ele almıştır. Yazar, hayatının son dönemlerinde ekonomik zorluklar yaşamış ve 1931 yılında İstanbul’da vefat etmiştir.
Mehmet Rauf Sözleri Kısa
-> Sevgi, paylaşarak çoğalır.
-> Hayat, sevgiyle anlam kazanır.
-> Aşk, her zaman kalpte saklıdır.
-> İnsan, sevgiyle büyür ve gelişir.
-> Aşk, her zaman en güzel duygudur.
-> Sevgi, kalpten gelen en saf duygudur.
-> Gerçek sevgi, her zaman kalpten gelir.
-> Sevgi, her zaman fedakarlık gerektirir.
-> Aşk, iki kalbin birbirine bağlanmasıdır.
-> Herkes aynı dertten mustarip değil midir?
-> Hayat, bazen küçük mutluluklarla doludur.
-> Aşk, bazen en umulmadık anda ortaya çıkar.
-> Hayatın zorlukları, bizi daha güçlü yapar.
-> Gerçek dostluk, zor zamanlarda belli olur.
-> Kalbin yolu, her zaman doğru yolu gösterir.
-> Bir erkeğin güzelliği zekâsından ibarettir.
-> Bir bakış, bazen bin sözden daha anlamlıdır.
-> Aşk, bazen en umulmadık anda kapımızı çalar.
-> İnsanlar değişir, ama anılar hep aynı kalır.
-> İnsanın içtenliğine inanmıyorum! (Böğürtlen)
-> Mutlu bir hayat, sevgi dolu anılarla doludur.
-> Nedir bu insanın içten içe çürüyüşü… (Eylül)
-> Bir insanı sevmek, onunla birlikte büyümektir.
-> Birlikte terk edelim bedenimizi ölüme bir gece…
-> Hayatın anlamı, sevdiklerinle birlikte olmaktır.
-> Hayaller, insanı hayata bağlayan en güçlü iptir.
-> Bütün mesele durmadan hep aynı hayatı yaşamakta…
-> Mutluluk, sevdiğin insanlarla birlikte olmaktır.
-> Ah, kim bilir ne nefis bir ruhu vardır. (Menekşe)
-> Bir gülümseme, bazen bütün dünyayı değiştirebilir.
-> Gerçek aşk, her zaman sabır ve anlayış gerektirir.
-> Hayatın getirdikleri, bazen en güzel sürprizlerdir.
-> İnsan kalbi bir defa kırıldı mı, bir daha düzelmez.
-> Birlikte geçirilen zaman, sevginin en büyük kanıtıdır.
-> Bir insanı tanımak için onunla zaman geçirmek gerekir.
-> Kırılan bir kalbi onarmak, en zor sanatlardan biridir.
Mehmet Rauf Kitap Alıntı Sözleri
-> Kalbin derinliklerinde saklı olanlar, en değerlileridir.
-> Hayat böyle vesveselere değer mi? (Bir Hastalığın İlacı)
-> Sevgi, ruhun en derin köşelerinden gelir ve orada yaşar.
-> Bir insanı gerçekten sevmek, onun hatalarını da sevmektir.
-> Gözler kalbin aynasıdır; orada ne varsa, dışarıya o yansır.
-> Aşkın en güzel tarafı, onun için her şeyi göze alabilmektir.
-> Kalbin sesini dinlemek, bazen en doğru yolu bulmamızı sağlar.
-> Geçmiş, bugünümüzü şekillendirir; ama geleceğimizi belirlemez.
-> İnsan, en çok sevdiklerini kırar; çünkü en çok onları umursar.
-> Hayat, bazen beklemediğimiz anda bize en büyük dersleri verir.
-> Mutluluk, küçük şeylerde saklıdır; yeter ki onu bulmayı bilelim.
-> Ah insan denen mahlukat ne kadar zayıf ve alçak birşey (Üç Hikaye)
-> Azıcık fedakârlığa katlanmayınca hiçbir şey yapmak mümkün değildir.
-> Ah bu eksiklik duygusu.. İnsan değilim sanki bir denklemim.. (Eylül)
-> Ama nasıl yaşıyorlar ya Rabbim. Sevmeden, sevilmeden nasıl yaşanıyor?
-> Gülüyorum, sonra ani bir aksi tesirle harap ve bitkin, ağlamak istiyorum.
-> Zaten hayatımız tamamen zannetmekten ibaret değil midir? (Bir Aşkın Tarihi)
Mehmet Rauf Kitap Alıntıları
-> Ah, ara sıra ruhunu heyecanla titreten o temiz sevgi ve şiir sürekli olsaydı…
-> Ah insanlar, şu insan kalbi… Yüz bin manalı bir muamma… İçinden çıkmak mümkün değil…
-> Yaşamda o denli kötülük gördüm ki kimden olursa olsun, iyilik beklemiyorum. (Böğürtlen)
-> Ben seni böyle daha çok seviyorum, dedi. Herkes zengin olabilir, fakat senin gibi olamaz.
-> Yemin ederim onun yalnız memnun bir gözle baktığını görmek için sakınmadan hayatımı verirdim.
-> Aşk denizine öyle bir girmişti ki çıkması mümkün değildi, sade aşkın derin sularını görüyordu.
-> Gün oluyor ki hiçbir şey görmemek için gözlerimi kapayarak oturmak istiyorum. (Ferdâ-yı Garâm)
-> Hak eden mutlu olur, ya da Goethe’nin dediği gibi, hak eden kazanır ve kazanamayan layık değildir.
-> Layık olan mutlu olur yahut Goethe’nin dediği gibi, layık olan kazanır ve kazanamayan layık değildir.
-> Sizi öyle değil, bilmeyerek sevdim; nasıl olduğunu bilmeyerek, bir kardeş gibi, bir anne gibi sevdim…
-> Sevdiğimiz şairlerden ve musikiden bahsetmek kadar iki ruhu birbirine yaklaştıran başka bir şey olamaz.
-> O anda kapıdan genç bir hanım girdi. Fakat bu tam manasıyla bir güneşin doğuşu gibiydi. (Define ve Kan Damlası)
-> Ne kadar yazıktı! Bu kadar güzel, temiz bir ruhun da heveslerine esir olması, çirkinleşmesi, kirlenmesi ihtimali…
-> Evet, aşk yok! Bunlar, bu yapılanlar, oynanan gerçek, özgür, yürekten gelen bir aşk değil, yalnız bir şehvet oyunu…
-> Dünyada intikam kadar tanımadığım bir duygu yoktur. Bugün beni döven birini yarın biri döverken görsem ağlayacağım gelir.
-> Sanki bütün yaşayan insanların, bütün yaşamış ve ölmüş insanların elem yükü hep benim omuzlarımda, hepsini ayrı ayrı çekiyorum.
Mehmet Rauf Sözleri Tumblr
-> Hassas, hayalperest, şiir seven her genç kız gibi ben de dünyada en büyük saadetin yalnız sevmek ve sevilmekte olduğuna inanırım.
-> Gök, yaldız içinde, aynı zamanda berrak, hayran hayran sevdiğine bakan bir genç kız gözü gibi saf ve berraktı (Karanfil ve Yasemin)
-> Yani hayale, yani şiire, yani aşka aşıktım. Aşkı evrenle hayatın tek varlık sebebi sayacak kadar deli bir aşık. (Eski Aşk Geceleri)
-> Bu uyuşmazlık kadar ruhu harap eden başka bir şey olamaz. Dünyada muhitine yabancı olmak kadar katlanılmaz bir felaket yoktur sanırım.
-> Biliyor musunuz, kadın olmasaydım belki Mesut olurdum. Zira kadın olmak, kadınlar arasında çirkin olmak gibi bir şey. (Ferdâ-yı Garâm)
-> Zira sen gerçekten beni öldürdün Suat… Sana benim nasıl inandığımı, benim için ne büyük bir kuvvet, nasıl bir hayat olduğunu bilmiş olsaydın.
-> Beni bu hale getiren sizin elleriniz, o sizin dokunuşunuzdaki inceliğe, kadınlığa bakarak insanın ağlamak istediği güzel kadın elleri değil mi?
-> Bir kadın gülümsemesi için büyük savaşlar kazanıldığını, büyük buluşlar ortaya konduğunu, olağanüstü kahramanlıklar yapıldığını, şimdi anladım.
-> Demek, herkesin başkasında şikâyet ettiği şey kendinde bulunabiliyor ve bunu fark etmeyerek başkalarında itham ettiği şeyi kendinde mazur görüyordu.
-> Sevmek bir hastalık gibi geldikten ve sizi kavrayıp zorladıktan ve acı çektirdikten sonra anlaşılan, o zaman görülüp incelenebilen bir hal olmalıydı.
-> Zavallı hiç! Bazen ne etkili olarak zıddını ifade etmek ve anlatmak için kullanılır ve bir bakış açısına göre ne büyük, ne kahredici bir heptir! (Serap)
Mehmet Rauf Sözleri Özlü
-> Nasıl olur da bizim, kadınların da bir kalbimiz, bir hissimiz, bir emelimiz olduğunu düşünmüyorlar ve onur, hayat lezzeti yalnız erkeklerin tekelinde oluyor?
-> Çiçekler renk ve kokularını, yıldızlar ışıklarını, kuşlar nağmelerini, deniz dalgalarını, gökyüzü bulutlarını, rüzgâr titreyişlerini hep aşk için ikram ediyor…
-> Sende bir şey var, öyle bir şey ki hiçbirinde rast gelmiyorum… Öyle bir şey ki, işte bütün endişelerim senin yanında yok oluyor. Ruhuma bir şifa, bir rahatlık geliyor!
-> Dünyada şefkat, af, insanlık gibi güzel şeyler superguzelsozler.com varken neydi bu insanlardaki vahşilik ki hâla birbirlerini yiyorlar, hâlâ birbirlerini yemekten zevk alıyorlardı ? (Kabus)
-> Zaten hayatımız âdet ile tesadüfün elinde zalim ve yırtıcı bir pençe içinde dayanıklılık ve katlanabilme yetisini kaybetmiş sefil bir hastalıktan başka bir şey miydi? (Serap)
-> ”Kalabalık içinde yalnız yaşamak, kalabalık içinde gezip beraber bir köşeye kaçmak, işte asıl zevk budur. İnsan, kalpleri birbirine bağlayan bu bağları o zaman anlar.” (Eylül)
-> felâketten felâkete değil, sefaletlere, hatta rezaletlere atıyor, levs içinde bile çalkıyordu. Demek hayatının Eylülünde de yeis ve fütur yerine takayyüt bir şeye yarayabiliyordu.
-> Oysa soğukkanlı düşünmek, söylenmiş sözleri uzun uzun tartmak, biçmek ve bunların gerçek anlamlarını göz önünde tutup ona göre bir davranış biçimi seçmek, elbette daha akla uygun olurdu.
-> …Sevmeye gelince; o böyle sokaktan geçerken karşıdan görmekle erkek sevmeyi anlayamıyordu. Bu ona, seveyim diye sevmek gibi geliyordu; sevmek için bilmeyerek sevmek, sonra farketmek gerekir diye düşünüyordu.