Osho Sözleri

Osho, gerçek adıyla Chandra Mohan Jain, 11 Aralık 1931’de Hindistan’ın Madhya Pradesh eyaletinde doğdu ve 19 Ocak 1990’da Pune, Hindistan’da hayatını kaybetti. Osho, 20. yüzyılın en etkili spiritüel liderlerinden biri olarak tanınır. Felsefesi, doğu mistisizmi ile batı felsefesini birleştirir ve meditasyonun yanı sıra bireysel özgürlüğü, sevgi ve farkındalığı vurgular.

Reklamlar

Osho Meşhur Sözleri

Osho Sözleri Özlü

-> Her an, bir mucizedir.

-> Sevgi, özgür bırakmaktır.

-> Kendin olma cesareti göster.

-> Her deneyim, bir öğretmendir.

-> Özgürlük, içsel barışla gelir.

-> Gerçek değişim, içeriden başlar.

-> Yaşam kutlamayı bilenler içindir.

-> Benim mesajım mesaj olmadığımdır.

Reklamlar

-> Yarının korkusu bugününü mahveder.

-> Gerçek huzur, içsel uyumdan gelir.

-> Yaşam sadece yaşanmamalı kutlanmalı.

-> Kendini keşfetmek, en büyük maceradır.

-> Kendine iyi davran, çünkü sen değerlisin.

-> Eğer mutluysan, başarılı olmuşsun demektir.

-> Zihin iyi bir hizmetçi tehlikeli bir efendi.

-> Korkuların sen onları koruduğun için varlar.

-> Bir çocuk doğduğu anda, bir anne doğmuş olur.

-> Sevgi, kendini ve başkalarını kabul etmektir.

-> Dünyada bozulmadan kalabilmiş tek şeydir, ölüm.

-> Kimsenin seni tanıyıp tanımaması önemli değil…

-> Korku, bilinmeyeni tanıma arzusunun eksikliğidir.

Reklamlar

-> Unutma gerçek iletişim, sessizlikte meydana gelir.

-> Güzel bir gelecek ancak bugün yaşanırsa doğabilir.

-> Sevgi, özgürlüktür. Sevgi, egoyu yıkan tek eylemdir.

-> Hayat bir sırdır, çözülecek değil, yaşanacak bir sır.

-> Mutluluk, sahip olduklarınla değil, kim olduğunla ilgilidir.

-> Hayat küçük şeylerden oluşur. Eğer sen seversen büyük olurlar.

-> Bilinçsiz bir kişinin elinde iyi bir niyet bile zehre dönüşür.

-> Her ne hissedersen o haline gelirsin. Bu senin sorumluluğundur.

-> Bildiğini sanmaktansa, bilinçli olarak cahil kalmak daha iyidir.

-> Aşk, seni mütevazi, basit ve masum hale getiren tek deneyimdir…

-> Ölüm ve yaşam sadece ruhun büyük yolculuğundaki küçük bölümlerdir.

-> Bir kadınla uyanmaya benzer, bir şehri günün ilk ışıklarıyla görmek.

-> Yaşam; aşkın çiçeklenmesi için bir fırsattan başka bir şey değildir.

Reklamlar

-> Meditasyon seninle ışık arasındaki bir köprüden başka birşey değildir.

-> Hayat, kontrol edilebilecek bir şey değildir; bırak ve akışa teslim ol.

-> Haddini bilmez gülüşlerim vardır benim; dosta keyif, düşmana acı verir.

Osho Meşhur Sözleri

-> Benim işim bu; yaşamını üzüntülü bir hikayeden, bir kutlamaya dönüştürmek.

-> Gerçek özgürlük, kendini tanımaktan ve kendi doğrularınla yaşamaktan geçer.

-> Bu benim işim senin yaşamını üzücü bir meseleden bir kutlamaya dönüştürmek.

-> Aşk pazarlık değil, dolup taşmadır. Ve anne, dolup taşmasının sembolüdür…

-> Istırap senin egonu besler ve mutluluksa temel olarak bir egosuzluk durumudur.

-> Gerçek insanın ideali yoktur. Andan ana yaşar; anda nasıl hissediyorsa öyle yaşar.

-> Gerçek güzellik yüzün biçimi ile değil, içten gelip yüzü aydınlatan ışıkla ilgilidir.

-> Etrafına bakacak olursan şaşıracaksın: İnsan yeryüzündeki en derin uykudaki hayvandır.

-> Mesele süreklilik değil derinlik, sadece derinlikte yaşayanlar hayatın ne olduğunu bilir.

-> Her zaman ne varsa onu gör. Acele etme. Bir şeyi yanlış anlamaktansa anlamamak daha iyidir.

-> Feminen maskülenden daha güçlüdür; yumuşak sertten daha güçlüdür; su, kayadan daha güçlüdür.

-> Benim çağrım; Dünya’daki tüm deli insanlaradır. Ben; deli bir adamın aydınlanma kılavuzuyum.

-> Gülmezsen, sağlıklı olsan bile eninde sonunda sağlığını kaybedersin; gülmek her zaman ilaçtır.

-> Kendini, kendi bilincini, kendi varlığını yaratmanın yanında, şiir yazmak, müzik yapmak birer hiçtir.

-> Seçime her gün daha çok yaklaşıyorsun: ya bir buda olma yolunda ya da bir köle olma yolunda ilerlemek.

-> Dünyaya; baş aşağı ve popona atılan bir şamar ile gelmen, senin için hiç de iyi bir başlangıç değildir.

-> Tanrı hem yaratıcıdır hem de yaratılandır: dışarıdaki bu sınırsız evren ve içerideki sınırsız bilinçtir.

-> Varoluştaki en büyük cesaret, kalabalıkta bir koyun olmak yerine bir aslan gibi tek başına kalabilmektir.

-> Şefkat ol. Koşulsuzca, yönetmeden, yönlendirmeden. O zaman bu ıstırabli dünyada bir şifa gücü olabilirsin.

-> Birini sevdiğin zaman, başkalarının sevgi hakkında söylediklerine aldırma, çünkü bu engel teşkil edecektir.

-> Başkaları ‘atlamadan önce iki kere düşün!’ der. ben şöyle diyorum: önce atla, sonra istediğin kadar düşünürsün!

-> Hasta olunca bir doktor çağır. Ama daha önemlisi seni sevenleri çağır çünkü sevgiden daha önemli bir ilaç yoktur.

-> Sevgi sonsuzluktur. Şayet orada ise, büyümeye devam edecektir. Sevginin bir başı vardır, ancak bir sonu asla yoktur.

-> Oyun, bir şeyi amaç gütmeden yapmak demektir. Amaç gütmeden ne kadar çok şeyden keyif alırsan, o kadar canlı olursun.

-> Dünyayı, herkesin kendi çiçeklerinin getirilmesine izin verildiği güzel bir bahçe değil, bir pazar yeri haline soktuk.

-> Varlığın ölümsüz, varlığın sonsuz derecede mutlu, varlığın tanrısal ama bu deneyimleri zihnine ve hafızana sığdıramazsın.

-> Güven senin vereceğin karar değil. Ona sen karar veremezsin. Kuşkunun faydasızlığına tamamen ikna olduğunda, güven doğar.

-> Ego bir buzdağıdır. Onu erit. Onu derin sevginin içinde erit, böylelikle o kaybolsun ve sen okyanusun parçası haline gel.

-> İnsanlar bir şeyi anlamadıkları anda onu yanlış anlamaya başlarlar. Yanlış anlamaları cehaletlerini gizleme yöntemleridir.

-> Bir kadına aşık olduğunda o özgürdü. Sen özgürlüğe aşık oldun. Onu eve götürdüğünde tüm özgür olma olasılığını yok edersin.

-> Sevgi bir tutku değildir. Sevgi bir duygu değildir. Sevgi birisinin, bir şekilde seni tamamladığının derinden anlaşılmasıdır.

-> İnsan müthiş mutlu olabilir ve müthiş mutsuz da. Bu seçimi yapmakta özgürdür. Bu özgürlük başa beladır, çünkü sorumlu olursun.

-> Kimseye ihtiyacın olmadığında, kendi kendine yettiğinde, yalnızken gayet mutlu ve mesut olduğunda, işte o zaman aşk mümkündür.

-> Çalışma ve rahatlama karşıt değillerdir. Aslında kendini daha çok çalışmaya verdikçe, daha derin bir şekilde rahatlayabilirsin.

-> Benim sözlerimde Tanrısallık arayanlara söyleyeceğim tek şey; sözlerim bir şakadan ibarettir. Yaşama neşe katmak için buradayım.

-> Zihin bildiğinde buna bilgi adını veririz. Kalp bildiğinde buna sevgi adını veririz. Ve varlık bildiğinde bunun adı meditasyondur.

Osho Kitap Alıntıları

-> Yaşam ise bir argüman değildir. Aşk da bir argüman değildir. O, iki kalbin ve iki varlığın buluşmasıdır. İki bedenin bir olmasıdır.

-> Yalnızca acı çekmiş olanlar beni anlayabilir. Ağrı arındırır, acı ise anlayış verir. Acı çekmeden hayatın ne olduğunu anlayamazsın.

-> Bildiğini düşündüğün gün ölümün gerçekleşir çünkü şimdi artık merak, neşe ve sürpriz olmayacaktır. Şimdi ölü bir hayatı yaşayacaksın.

-> Ego toplumun yaratmış olduğu ve senin bu sayede oyuncakla oynamaya devam edebildiğin ve asla gerçek şeyi sormadığın bir kandırmacadır.

-> Hayatı bütünlüğüyle yaşa. Ve dünya’da yaşamak onun bir parçası olmak değildir. Lotus çiçeği gibi yaşa. O suda yaşar, ama su ona dokunmaz.

-> Sevgi seni özgürleştirir, sevgi sana özgürlük verir fakat bu sevgi sadece meditasyon aracılığıyla gelebilir, bunun başka bir yolu yoktur.

-> Mutluluğa kulak ver; onun belirleyici olmasına izin ver. bırak gideceğin yöne mutluluk karar versin ve sonra bunun içine doğru hareket et.

-> İnsanlara bastonlarımı değil, gözlerimi vermek istiyorum. Takipçiler, itaatkar insanlar değil; anlayışlı dostlar, yol arkadaşları istiyorum.

-> Sevgi, sınırları olmayan bir evrene, sonsuz bir evrene açılan kapıdır. Sevgi başlar ama asla bitmez; bir başlangıcı vardır ama bitişi yoktur.

-> Eğer aşk olmadan çalışırsanız bir köle gibi çalışıyorsunuzdur. Aşkla çalıştığınız zaman bir imparator gibi çalışırsınız. İşiniz eğlencenizdir.

-> Hatalarınızı ve yanlışlarınızı akla yatkın hale getirmeyin. Çünkü eğer akla yatkın hale getirirseniz, onları korursunuz. O zaman tekrarlanırlar.

-> Konuşmamak sessizlik değildir. Konuşmuyor olabilirsin, herhangi bir şey mırıldanıyor olabilirsin, ama içeride binlerce düşünce yarış halindedir.

-> Bütün savunmalarını bırakmak zorundasın, ancak o zaman yakınlık mümkündür. Biz bin bir şey saklıyoruz, sadece diğerlerinden değil kendimizdende.

-> Aşk var olan tek mucizedir. O cehennemden cennete giden merdivendir. Aşkı iyi öğrenirsen, herşeyi öğrenmişsindir. Aşkı kaçırırsan, bütün yaşamı kaçırırsın.

-> En büyük mutsuzluk, kaygı budur: seni zincire vuran dünyayı terk edemezsin; hayatta sana engel teşkil edenleri terk edemezsin çünkü onlar da senin bağlarındır.

-> Tanrı, tek tanrıdır, elçi yoktur, Tanrı ile senin aranda kimse yoktur. Ara bulucu yoktur. Tanrı hemen hazırdır. Sadece gereken biraz delilik ve çokça meditasyon.

-> Zevklerin birer hiçti, sadece su üstüne atılan imzalar gibiydi. Acıların ise mermer üzerine kazınmıştı. Ve bütün bu acıları, suya atılacak imzalar için çekmişsin.

-> Topluma mutlak şekilde teslim olmak, bütünüyle onun esiri olmak gerekir. Toplum ancak o zaman yalnızca kölelere, ruhsal olarak intihar etmiş kimselere saygı duyar.

-> Kendini kabul ettiğin an güzelleşirsin. Kendi bedeninden keyif aldığında başkalarına da keyif verirsin. Pek çok insan sana aşık olacaktır. Çünkü sen kendine aşıksın.

-> Milyonlarca insan acı çekiyor; sevilmek istiyorlar ama nasıl seveceklerini bilmiyorlar. Ve aşk monolog olarak var olamaz; o bir diyalogdur, çok ahenkli bir diyalogdur.

-> Manevi arayış aslında kişinin kendisine aşık olma arayışıdır. Dünya diğerlerine karşı aşık olmaya yönelik bir yolculuktu. Maneviyat ise kendine aşık olma yolculuğudur.

-> Ve sana söylüyorum; gidecek hiçbir yol yok. Her şey bu anda. Bütün varoluş, bu anda toplanmıştır. Bu anın içine sığar. Bütün varoluş, yaşadığın anda akmaktadır. Hepsi bu.

-> Sadece birinci olmakla mutlu olamazsın ve birinci olmaya çabalarken öylesine büyük bir perişanlığın içerisinden geçersin ki birinci olduğun zaman perişanlığa alışmışsındır.

-> Yaşamın içsel bir değeri vardır, onun dışında hiçbir hedef yoktur. Bundan dolayı benim bütün çabam herşeyi oyunculuğa dönüştürmek içindir. Benim için gerçek spiritüellik budur.

-> Yaratıcılık varoluştaki en büyük isyandır. Eğer yaratmak istiyorsan, bütün şartlanmalardan kurtulmak zorundasın. Aksi halde yaratıcılığın kopya çekmekten başka bir işe yaramaz.

Osho Sözleri Facebook

-> Bir şeyi anlamak zorundasın; aydınlanmak acıdan kaçmak değil , acıyı anlamaktır , ıstırabını anlamaktır, mutsuzluğunu anlamaktır; üstünü örtmek, bir şeyin yerini tutmak değildir.

-> Ve bütün gerçek ustalar senin görmene yardım etmekle ilgilidirler, inanmana değil. Bilgelik senin içinde doğar, o kutsal bir yazıt değildir. Sen kendi bilincini okumaya başlarsın.

-> Kimse acı çekmeyi seçmez. Sen acı çekmeyi seçmedin, mutlu olmayı seçtin, hem de kuvvetle seçtin. Mutlu olmak için her şeyi yapıyorsun ve acı çekmenin, mutlu olmamanın sebebi de bu.

-> Mutlu bir insanın egosu olamaz, çünkü insan ancak ego olmadığında mutlu olabilir. Mutlulukla bir arada var olamazsın; yalnızca mutsuzlukla var olabilirsin. Mutlulukta çözünme vardır.

-> Aşık olduğunda bir çocuk olarak kal; aşkın içinde büyüyerek olgunlaşırsın. Yavaş yavaş aşk bir ilişki değil varlığının bir durumu haline gelir. Sen aşık değilsindir şimdi aşk sensindir.

-> Hapistesin ve özgür olduğunu sanıyorsun. Duvarlar; seni bir esir olarak tutmakta. Sen onları tedbir sanıyorsun. Zincirlere vurulmuşsun ama onları süs takıların sanıyorsun. Sen bir kölesin…

-> Birisine kendisi olması için yardım etmek: Dünyadaki en zor şey budur çünkü bu egoya ters birşeydir. Egon insanlardan taklitçi yapmak ister. Herkesin seni taklit etmesini isterdin; sen bir model

-> Gerçek güzellik asla senin tarafından değil; sadece senin aracılığınla yaratılabilir. Varoluş akar; sen yalnızca bir geçit olursun. Onun olmasına izin verirsin, hepsi bu; onu engellemezsin, hepsi bu.

-> Yaşam hem iyi hava hem kötü hava, hem zevk hem acı, hem yaz hem kış, hem gece hem gündüz varsa yaşanır. Hem üzüntü hem mutluluk, hem rahat hem rahatsızlık olmalı. Yaşam işte böyle uçlar arasında güzelleşir.

-> Aşk pazarda satılmaz. Aşkı anlamak için varoluşun ölü olmadığını anlaman gerekir. Varoluş ışık doludur. Aşk onun içinden taşar. Ama bu aşkı deneyimlemek için değerler dünyasıyla aynı frekans aralığında olman gerekir.

-> Zeki bir insan risk alır. O alttan alacağına ölmeye razıdır. Elbette gereksiz şeyler için kavga etmeyecektir, o öze ilişkin olmayan şeyler için kavga etmeyecektir ancak esas şeyler söz konusu olduğunda boyun eğmeyecektir.

-> Düz yazı şeklinde düşünen zihni bırak. Şiirle düşünen bir başka zihin türünü uyandır. Hece uzmanlığını bir kenara koy. Yaşam tarzın şarkılar olsun. Zihinden sezgiye geç. Kafadan, kalbe. Çünkü kalp, gizemlere daha yakındır.

-> Bir şeyi büyütmemek istediğinde, onu sadece kendine sakla ve o kendiliğinden ölür. Aynen ihmal edilmiş, sulanmamış bir bitki gibi o, durmadan solar ve ölür. Öyleyse ne zaman gözüne sahte bir şey çarparsa, sadece onu bir kenara koy.

-> Neden bir insanı aşağılayıp, senden bir şeyler talep etmek zorunda bırakasın ki? Bu çirkin bir şey. Eğer kendi anlayışın sayesinde, birilerinin bir şeylere ihtiyaç duyduğunu görürsen ve o ihtiyacı karşılayabilecek durumdaysan, bunu yap.

-> Küçük bir çocuk dualarının sonunu şu sözlerle getiriyordu: sevgili tanrım; anneme iyi bak, babama iyi bak, kız kardeşime iyi bak ve teyzeme ve amcama ve büyük annemle büyük babama ve, tanrım lütfen kendine de iyi bak yoksa hepimiz batarız!

-> Varlığına bütünüyle sahip çıkmalısın. İyisiyle , kötüsüyle her yönünü kabullenmelisin kendinin. Herhangi birşeyden kurtulmak söz konusu değil. Kimse asla hiç bir şeyden kurtulmuyor , kişi sadece yavaş yavaş her şeyi kabullenmeyi öğreniyor.

-> Coşkulu bir insanı kontrol edemezsin, bu imkansızdır. Ancak perişan haldeki bir insanı kontrol edebilirsin. Coşkulu bir insan özgür olacaktır. Coşku özgürlüktür. Coşkulu olduğunda sen bir köleye indirgenemezsin. O kadar kolayca mahvedilemezsin.

-> Gerçek sevgi kavganın yok olması ve ikinin bir haline gelmesi demektir. Bedenler ayrı halde var olurlar ama varlıklar birbirine karışır. Sınırlar kaybolur ve arada bir ayrım kalmaz. ‘Ben’ artık yoktur, ‘sen’ artık yoktur, artık sadece bir vardır.

-> Aşk ile ölümü kıyaslıyorum. Çünkü onlar birbirine benzer, hemde çok benzer. Aşk küçük ölümdür. Ölüm ise uçsuz bucaksız bir aşk. Aşk iki küçük birey arasında meydana gelir. Ölüm ise iki evren arasında. Aşk iki bireyi, ölüm ise iki evreni bir yapar.

-> Meyve olgunlaştığında, kendi kendine ağaçtan düşer. Bir an ağacın dalında asılı durmaktadır, suludur. Bir sonraki an düşer- düşmeye zorlandığı için ya da atlamaya çaba gösterdiği için değil, ağaç onun olgunluğunu fark ettiği ve onu salıverdiği için.

-> Ne kadar çok anlarsan, o kadar az bildiğini farkedersin. Anlayış büyüdüğünde, bilgi aynı oranda kaybolmaya başlar. Bir insan ne kadar anlayışlı olursa, o kadar az bilgilidir. Bilmenin en yüksek noktası mutlak cehalet, masumiyet, çocuksu saflıktır…

-> Kimse mutlu birinden hoşlanmaz çünkü mutlu kişi diğerlerinin egosunu incitir. Diğerleri şöyle hissetmeye başlar: demek sen artık mutlusun ama biz hala karanlığın, acının, cehennemin içinde sürünüyoruz. Biz bunca acı çekerken sen ne cüretle mutlu olursun!

-> Farkındalık, anda olan her şeyin tam bir bilinçlilikle gerçekleşiyor olması anlamına gelir; sen orada mevcutsun. Kızgınlık gerçekleşirken sen orada mevcut olursan kızgınlık oluşamaz. O sadece sen derin uykudayken gerçekleşebilir. Sen orada olursan varlığı

-> Bazen gökyüzünde siyah bulutlar olur; gökyüzü bu siyah bulutlar yüzünden değişmez. ve bazen beyaz bulutlarda olur ve gökyüzü bu beyaz bulutlar yüzünden de değişmez. bulutlar gelirler ve giderler gökyüzü baki kalır. sen gökyüzüşün ve düşüncelerde bulutlardı

-> Hayatın hedefi özgürlüktür. Özgürlük olmadan hayatın anlamı yoktur. Özgürlük politik, sosyal ya da ekonomik özgürlük anlamına gelmez. Özgürlük zamandan, zihinden, arzudan özgür olmaktır. Zihnin varolmadığı anda evrenle bir olursun; evren kadar sınırsız ol.

-> Aşk öyle derin bir ihtiyaçtır ki onsuz yaşayamazsınız; ya kendisi ya da yedeğini ararsınız. yedek sahte olabilir ama en azından bir süreliğine aşık olduğunuz hissine kapılabilirsin. sahtesi bile keyiflidir. eninde sonunda sahte olduğunun farkına varırsın; o

-> Kişinin her zaman doğru yolda gideceğinin garantisi yoktur. Birçok kere birçok şey insanları yanlış yola yönlendirir çünkü doğru kapıya gelmek için birçok kere yanlış kapı çalınır. Hayat böyle. Eğer ilk seferde doğru kapıya rastlanılırsa onun doğru olduğu anlaşılamaz.

-> Biz, sırf sahiplenebilmek için, kişileri şeylere dönüştürüyoruz ve sonra hayal kırıklığına uğruyoruz. Çünkü biz kişiye sahip olmak istiyorduk; oysa kişiye sahip olunamaz. Bir kişiye sahip olduğunda, o artık bir kişi değildir; o, ölü bir şeydir ve sen ölü bir şeyden tatmin olamazsın.

-> Varoluşun yolu sabırdır. İçsel gelişim çok sakin ve sessizdir. Kendi adımlarını bile duyamazsın. Yalnızca belli bir etaba ulaştığında bunun farkına varırsın. Ve bu sürpriz olur çünkü onca zamandır hiçbir şey olmuyor diye düşünürken, birdenbire çiçekler açıvermiştir. Sabırdan kastım budur.

-> İnsanların biriktirdikleri onca şey mirasçıları içindir. Bunun yanlış olmasının iki nedeni var. İlki, verme şansını kaçırmandır. İkincisi ise, onu miras olarak superguzelsozler.com alacak kişinin o şeyleri kendi emeğiyle kazanma şansını kaçıracak olmasıdır. Bu şekilde iki kişiyi yok etmiş olursun: Sen ve çocuğun.

-> Yanlışlık yapacaksın, yanlış yola sapacaksın. İçinde hepsi olacaktır. Ama yanlışlık yaparak öğreneceksin ve yanlış yollara saparak doğru yola gireceksin. Ve başka yolu yoktur. Güçlüklerden geçmek zorundasın. Bu tek başına yürüyüş, bu tek başına uçuş. Kişi bütün bu zorluklardan geçmek zorundadır.

-> Aydınlanmak zorunda olduğun fikrini zihnine kim yerleştirdi? Aydınlanmamış olman için hiçbir yol yoktur. Sana mutluluk veren şey yegane ahlaktır. Seni mutsuz yapan şey yegane günahtır. Sadece kendi içinde zevk al aydınlanmışsındır. Sen her zaman aydınlanmışsındır, aydınlanmamış olmanın bir yolu yoktur.

-> Her şey gelir. Sen sadece alacak kapasiteyi oluşturursun; her şey gelir. Sen sadece kapıyı açarsın. Yaşam sana gelmeye hazır. Sen o kadar çok engel koyuyorsun ki! Oluşturduğun en büyük engel de yaşamı kovalamak. Kovalamacan ve koşuşturman yüzünden, yaşam ne zaman gelip de kapını çalsa sen evde olmuyorsun.

-> Yeniden kuşları hiçbir rahatsızlık, öfke olmadan dinle. Ve birden senin içindeki kuşun yanıt verdiğini göreceksin. O zaman bu kuşlar yabancılar olarak, işgalciler olarak orada değildir; ansızın tüm varoluş bir aileye dönüşür. Öyledir. Ve ben, tüm varoluşun bir aile olduğunu anlayabilen kişiye dindar derim.

-> Ben seni herhangi bir konuda ikna etmeye çalışmıyorum. Ben senin belirli bir teoriye, felsefeye, dogmaya ya da kiliseye geçmeni sağlamaya çalışmıyorum. Hayır. Ben sadece yaşadıklarımı paylaşmaya çalışıyorum. Bu paylaşma sırasında eğer sen de katılımcı olursan aynı şey sana da olabilir. Bu bulaşıcı bir şey…

-> İnsanlar sana hakaret ettiklerinde onlara yanıt vermezsen bu da zorlarına gider. Sen sadece ‘teşekkür ederim’ diyerek yoluna devam edersin. Bunu hazmetmek zordur. Çünkü, o kişinin egosunu derinden incitir. O seni aşağı, çamurun içine çekmeye çalıştığı halde sen bunu reddettin; o, şimdi orada tek başına kalmış oldu.

-> Kadın erkekten çok daha önemlidir. Çünkü o rahminde hem erkeği hem kadını taşır. O kıza ve oğlana, her ikisine de annelik eder; her ikisini de besler. Erkekle yarışıyorsun ve yarışmana gerek yok; sen zaten üstünsün. Şiir yazmaya gerek yok, şiir sensin. Sevgin senin müziğindir. Sevgilinle birlikte çarpan kalbin senin dansındır.

-> Ama kimse yalnızlığı göze alacak kadar cesur değil. Birisine ihtiyacın var. Niye birisine ihtiyacın var? Kendi yalnızlığından korkuyorsun. Kendinden sıkılıyorsun. Ve aslında yalnız olduğunda her şey anlamsız geliyor. Birisi ile beraberken oyalanıyorsun ve çevrende sahte anlamlar yaratıyorsun. Korkuyorsun! Kendi yalnızlığından!

-> Sıkılmak sadece yaşam tarzının yanlış olduğu anlamına gelir; o yüzden büyük fırsattır. İnsan sıkılır çünkü başkaları tarafından empoze edilmiş ölü kalıplara göre yaşamaktadır. Olay para, güç ve itibar sorunu değil; önemli olan asıl senin ne yapmak istediğin. Sonucu ne olursa olsun bunu yap ve sıkıntın kendiliğinden kaybolacaktır.

Osho Sözleri Uzun

-> Ben yalnızca bir arkadaşım. Seninle bir yolda karşılaştık, birbirimize yabancıyız. Seninle yürümemi istersen, yürürüm seninle. Ben de isterim benimle yürümeni, beraber eğleniriz. Ama ne zaman ki sen: ‘Şimdi ayrılma zamanı’ dersen; gözyaşı dökmeden, neşe ile ayrılmamızda sana yardımcı olurum. Çünkü sen bağımsız biri, kendin olacaksın.

-> Benim lehime de, aleyhime de konuşsan; benim hakkımda konuşuyorsun. Benim hakkımda konuşurken bu konuşma aleyhimde dahi olsa; henüz beni terk edememişsindir, senin içinde gayet canlıyımdır. Aslında aleyhimde konuşurken benden kurtulmak istiyorsundur ama kurtulamıyorsundur. Benim aleyhimde konuştukça; daha fazla derinliklerine ineceğim.

-> Kendi merkezimize başkasını, ilişkide olduğumuz birini oturtuveririz. Babamız annemiz, kardeşimiz yahut sevgilimiz. Belki çocuğumuz ya da patronumuz! Herhangi birisini oraya yerleştirebiliriz. Sonra da kendimiz yerine o kişiyi değiştirmeye çalışırız. Kendimizi aramak ve bulmak arzusu derinlerde duruyorken; bizi o kişi yahut kişileri yaşamımızın amacı haline getiririz.

-> Ben sana hiçbir ahlaki öğretiden bahsetmiyorum. Ahlak kendiliğinden ortaya çıkan bir şey olmalı. Benim sana öğrettiğim şey doğrudan kendi varlığının deneyimlenmesi. Daha sessiz; daha huzurlu; daha sakin olduğunda, kendi bilincini anlamaya başladığında, içsel varlığın gitgide daha merkezlendiğinde eylemlerin ahlakını yansıtmaya başlar. O, senin yapmak için karar verdiğin bir şey olmaz.

-> Cesaret sadece korku okyanusu içinde var olabilir. Cesaret, korku okyanusu içinde bir adadır. Korku vardır; ama bu korkuya rağmen insan o riski göze alır; işte cesaret budur. İnsan titrer, insan karanlığa girmekten korkar; ama yine de girer. İnsan, kendine rağmen adım atar; cesur olmanın anlamı budur. Bu, korkusuzluk demek değildir. Korku dolu olmak ama onun altında ezilmemek demektir.

-> Derinlerde bir yerde sevilmek istediğimi fark ediyorum, diyorsun. Sevilmek istiyorsan sev! Çünkü verdiğin her şey sana geri döner. Sevilmek istiyorsan, sevilmek isteğini unut, sevgi bin bir yoldan sana gelecektir. Hayat yansıtır, hayat yankılar, hayat senin hayata verdiğin her şeyi geri getirir. O yüzden sevilmek istiyorsan, istemeyi ve sevilmeyi unut o zaman sorun bu değildir. Kural basittir: Sev.

-> Kutsal savaşmış. Eğer savaşa kutsal dersen; kutsal olmayan ne kalır ki geriye? Hiçbir savaş kutsal değildir. Din adına savaşıyor olabilirsin ama savaşmanın kendisi din karşıtıdır. Savaş çıkarmak insan hayatındaki en çirkince şeydir. Ve bu kutsal savaş adı arkasında her şey yapılabilir; tecavüz, canlı canlı insan yakma, masum çocukları öldürme, her şey. Kutsal savaş bütün bunları örtbas edici bir terimdir.

-> İnsanları sevmenin tek yolu vardır ve o da onları olduğu gibi sevmektir. Ve güzellikte buradadır: onları olduğu gibi sevdiğinde onlar değişirler. Sana göre değil; onlar kendi gerçeklerine göre değişirler. Onları sevdiğinde onlar dönüşüm yaşarlar. Değişmezler, dönüşürler. Onlar yeni olurlar, onlar varlığın yeni yüksekliklerine erişirler. Ancak bu onların varlıklarında gerçekleşir ve bu onların kendi doğasına göre olur.

-> Çocukların kendi niteliklerine sahip birer birey olmaya başladığında, onların senden uzaklaşmaya başlamasından memnun ol. Onların itaatkar birer gerizekalı olmamalarından ötürü kendini kutsanmış hisset. Gerizekalılardan başka hiçkimse itaatkar değildir. Zeka isyandır. Kendini kutsanmış hisset ve isyancı bir ruhu doğurmuş olduğun için çocuğunu da kutsa. Bu aslında bir gurur kaynağıdır ama insanların gerilmesine yol açar.

-> Yaratıcı olmak, yaşamla aşk içinde olmak anlamına gelir. Sadece yaşamı, onun güzelliğini geliştirmeye yetecek kadar seversen yaratıcı olabilirsin. Ona biraz daha müzik kazandırmak istersin, biraz daha şiir, biraz daha dans. Bunun her zaman kriter olmasına izin ver: seni neşelendiren şey, sana kutlama sunan şey, seni dansında, şarkı söylemende, kutlamanda kaybolurmuşçasına dans ettiren, şarkı söyleten şey bildiğim tek gerçektir.

-> Bir sorunu kabul edersen kaybolur, ve eğer o sorunla bir çatışma yaratırsan, sor..un giderek büyür. O yüzden her şeyi coşkuyla yap. Her şey bir dua-ya dönüşsün. Hata yapmaktan korkma, çünkü hata yapmaktan korkarsan, hiç ilerleyemezsin ve yaşamı kaçırırsın. Hata yapmak, hiçbir şey yapmamaktan daha iyidir.. Eğer düşmanından korkar ve kapını kilitlersen, dostununda girmesini engellersin. Olumsuzluklar seni rahatsız etmesin. Bir mum yakabilirsin ve karanlık kendiliğinden kaybolur.

-> Toplumun stratejisi sizi birbirine düşman iki kampa bölmektir. İçinde hem yunanların zorbası, hem buda’nın gautama’sı yaşar. Biri maddiyatçıdır, diğeri tinselliğe önem verir. Gerçeklikte bölünmüş değilsin. Gerçeklikte sen ahenk içerisindeki bir bütünsün. Ama bir bütün olmadığını düşünmeye şartlandırılmışsındır. Ve eğer tinsel bir varlık olmak istersen, bedeninle savaşman gerektiği öğretilmiştir. Bedenini fethetmek, onu yenmek, yok etmek.. Mümkün olan her yöntemle ona işkence etmen gerekir.

-> Tüm büyük sözleri ve büyük öğretileri en ölümcül düşmanınız olarak düşünün. Onlardan kaçının, çünkü siz kendi kaynağınızı bulmalısınız. Bir takipçi, bir taklitçi olmak zorunda değilsiniz. Orijinal bir birey olmalısınız; en içinizdeki özü kendiniz, rehbersiz, yol gösteren kutsal yazılar olmadan bulmalısınız. Bu karanlık bir gece ama araştırmanın yoğun ateşi ile gündoğumuna geleceksiniz. Başkaları yalnızca inanır. İnananlar dindar değildir, yalnızca inanarak dinin büyük macerasından kaçınmaktadırlar.

-> Unutma: tüm insanlık erdemin uygulanabilir olduğu, iyiliğin uygulanabilir olduğu, kişinin nasıl mutlu olunacağını öğrenebileceği, insanın mutlu olmayı başarabileceği, mutluluğu getirecek olan bir karakter yaratmanın insanın gücü dahilinde olduğu fikriyle büyütülmektedir. Ve tüm bunlar yanlıştır, kökten yanlıştır. Mutlulukla ilgili olarak anlaşılması gereken ilk şey onun uygulanamaz olduğudur. Ona yalnızca izin verilebilir çünkü o senin yarattığın bir şey değildir. Senin yarattığın her şey senden daha küçük, senden daha minicik olarak kalacaktır.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *