William Faulkner Sözleri
William Faulkner (1897-1962), Amerikalı yazar ve Nobel Edebiyat Ödülü sahibi, özellikle Amerikan Güneyi’ne dair yazdığı romanlarıyla ünlüdür. Faulkner, karmaşık anlatım teknikleri, derin karakter analizleri ve Güney’in sosyal ve kültürel sorunlarına odaklanan eserleriyle edebiyat dünyasında öne çıkar. En bilinen eserleri arasında The Sound and the Fury (Ses ve Öfke), As I Lay Dying (Döşeğimde Ölürken) ve Absalom, Absalom! yer alır.

Yazım tarzı, bilinç akışı tekniği ve zamansal sıçramalarla dikkat çeker; karakterlerin iç dünyalarını çarpıcı bir gerçeklikle yansıtır. Romanlarında, çoğunlukla Yoknapatawpha adında kurgusal bir bölgeyi kullanarak Güney Amerika’nın tarihsel, sosyal ve insani çatışmalarını derinlemesine inceler. Faulkner, 1949 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görülmüş ve insan doğasına dair cesur bakış açısıyla dünya edebiyatının en özgün isimlerinden biri olarak kabul edilmiştir.
William Faulkner Meşhur Sözleri
-> Acı ile hiçlik arasında kalsam acıyı seçerdim.
-> Görünüşe bakılırsa insan hemen her şeye dayanabiliyor. Hiç yapmadığı şeylere bile dayanabiliyor. Bazı şeylerin dayanılmaz olduğu düşüncesine bile…
-> Çünkü bir insan yüreğinin tarihindeki, birbiriyle çelişen giderek birbirini çürüten olayların sanat yoluyla bir düzene sokulup perçinleştirilmesi, böylelikle gerçeğe benzer, inanılır bir duruma getirilebilmesi ancak ve ancak yazında olur. (Duman)
-> Kelimelerin bir şeye yaramadığını anladığım zamandı; kelimelerin söylemek istediklerine bile uymadıklarını.
-> Ben herkese hakkını veririm, dinine ya da başka bir özelliğine bakmadan.
-> Nasıl olsa artık gürültüsüz patırtısız yaşayabilirim diye düşünüyordu. Hiç değilse ölü hayatımın bunda sonraki günlerini şimdiden ölmüşcesine yaşayabilirim
-> Oysa çoğu kere yetişkin ve müzmin yalancı yalnız kendini aldatır ; hayatı boyunca kendini doğruluğuna inandıran adamın yalanlarıdır karşısındakini en çabuk inandıran.
-> Bir insan, kendi talihsizliklerinin toplamıdır.
-> Babam bir insan kendi talihsizliklerinin toplamıdır derdi. Bir gün gelir talihsizlik de yorulur sanırsın sen ama zaten senin talihsizliğin zamanın kendisi olur derdi babam.
-> Ben hiç bir kadına bir şey için söz vermem ya da ona ne vereceğimi söylemem. Kadınları yönetmenin tek yolu bu. Her zaman onları ‘acaba şöyle mi yapacak böyle mi’ diye düşündürmek.
-> Şimdiye kadar savaştan kazançlı çıkmış bir asker görmedim ben…
-> Bir söyleşide; “Bazı okurlar, yazılarınızı iki-üç kez okuyunca bile anlamadıklarını söylüyorlar, ne diyeceksiniz?” diye sorulunca, cevabı basitti: “Dört kez okusunlar.”
-> Sen beyazları anlamıyorsun. Çocuk gibidir bu adamlar, dikkatli davranman gerekir, çünkü bir adım sonra me yapacaklarını asla bilemezsin. (Emily’ye Bir Gül)
-> Geçmiş asla sona ermez, hatta geçmez bile.
-> Bir insan bana kalırsa her şeyden önce insandır, nerede ve ne olursa olsun.
-> Korku’yu da hiç korkmamış kişilerin bulduğunu anladım; gurur’u hiç gururu olmayanların.
-> Arkasına bakmamaya bile dayanıyor, bakmanın ya da bakmamanın bir işe yaramayacağını bildiği halde…
-> Kadınlar her konuda gurur ve onurlarına düşkündürler; bir tek aşk hariç.
-> Savunmasız varlıklara iyi davranırsanız düşlerinizin gerçekleşmesi için Dilek Ağacı’na gerek yoktur.
-> Günde sekiz saat boyunca yemek yiyemezsiniz. Sekiz saat boyunca hiç durmadan bir şeyler içemezsiniz. Sekiz saat boyunca seks yapamazsınız. Ama sekiz saat boyunca hiç durmadan çalışabilirsiniz. İşte insanlığın mutsuzluğuna neden olan en büyük şey budur.
William Faulkner Kitap Sözleri
-> Daha ileri bir yaşta olsaydı, çocuk buna dikkat eder, neden daha büyük bir ateş yakmadığını anlamaya çalışırdı- yalnızca savaştaki savurganlığı ve yıkımı görmekle kalmayıp kanında kendisinin olmayan nesneleri hoyratça harcama eğilimi de taşıyan bir adam, neden önüne çıkan her şeyi yakmıyordu ki? (Emily’ye Bir Gül)
-> Yalnız durdu, ölmekte olan anasına baktı, yüreği sözlere boşalamayacak kadar dolu…
-> Daha beni dua etmek zorunda bırakma. Sevgili Tanrı, bırak biraz daha kahrolayım, birazcık daha.
-> İnsanlar sorunlara muhtaçtır. Bilinci keskinleştirip kuvvetlendirmek için biraz yenilgi ve umutsuzluk gerekir. Mutluluk sadece sebzelere özgüdür.
-> Günaydın. “Biz Dilek Ağacı’nı arıyoruz,” dedi kızıl saçlı oğlan. “Çok uzaklarda,” diye yanıtladı yaşlı adam. Ciddi ciddi başını salladı. “Onu bulabileceğinizi hiç sanmam.” (Dilek Ağacı)
-> Acılı bir hayatla hayatsızlık arasında bir seçim yapmamı söyleseler, hiç duraksamadan acılı hayatı seçerim. İnsanlar hayatın ne kadar kötü olduğunu söylerse söylesinler, ben umudumu asla kaybetmedim. Henüz nasıl umut kaybedileceğini öğrenmedim
William Faulkner Sözleri Facebook
-> Çünkü savunmasız varlıkları koruyan, onlara bakan insanların bencil dilekleri olmaz.
-> Aynı anda birden fazla erkekle oynaşmaya kalkan kadın budalanın biridir. Erkekler derttir. Ne diye derdini ikiye katlasın ki insan? (Kutsal Sığınak)
-> Bir yazarın başarısı, göze aldığı başarısızlıkla ölçülür.
-> Geçmiş asla ölmüş değildir, geçmiş geçmiş bile değildir.
-> Ben Tanrıyı hep bir adam gibi düşledim dedi kadın. (Kutsal Sığınak)
-> İnsan ölümlüdür ve ölümsüz olmanın tek yolu dünyaya ölümsüz bir şey bırakıp gitmektir.
-> Çünkü şimdiye kadar hiçbir savaş kazanılmamıştır demişti.Dahası savaşılmamıştır bile. Savaş alanı insanların delilikleri ile umutsuzluklarını ortaya çıkarır ve zafer felsefecilerle budalaların hayalidir. (Ses ve Öfke)
-> Yaşlı insanlar için tüm geçmiş, matematiksel bir düzen içinde gitgide uzaklaşan bir yol değil,en çetin kışlardan bile pek etkilenmeyen ve şimdi artık kendilerinden son on yılın darboğazıyla ayrılmış bulunan koskoca bir çayırlıktır. (Emily’ye Bir Gül)
-> Saatler zamanı öldürür. Küçük çarklar tıkırdadıkça zaman ölür, sadece saat durduğunda hayata geri döner.
-> Saatler, zamanı öldürürler.
William Faulkner Sözleri Resimli
-> Benim kişisel deneyimlerime göre kendi ticaretim için ihtiyaç duyduğum araçlar kâğıt, tütün, yiyecek ve küçük bir viskidir.
-> Çünkü bir insan her zaman şimdi çektiği sıkıntılardan çok ileride çekebileceği sıkıntılardan korkar. Bir değişikliği göze alamaz da, alışık olduğu sıkıntılarına dört elle sarılır. Evet. Çoğu adam yaşayan insanlardan nasıl kaçıp kurtulmak istediğini anlatır. Ama ölü insanlardır zarar veren. Sessizce bir yerlerde yatıp onu yakalamaya çalışmayan ölülerdir, kaçamadığı.” (Ağustos Işığı)
-> Ben, insanın son bulacağını kabul etmiyorum. Dayanacağını düşünerek, insanın ölümsüz olduğunu söylemek kolaydır. (Kırmızı Yapraklar)
-> Arkadan konuşmak yalnız ahlaksızlık değil, korkaklıktır da.
-> Geçmiş asla ölü değildir. Geçmiş bile değildir.
-> Belki haklılardı aşkı kitaplara koymakta. Belki de yaşayamazdı başka yerde.
-> Bu günah dolu yeryüzünün hiçbir köşesinde dürüst, çalışkan bir kişi kazanç sağlayamaz.
-> Bir şeyi yapmaktan korktuğun zaman yaşadığını bilirsin “ dedi. (Emily’ye Bir Gül)
-> İyi bir kadının duymayacağı bir sürü superguzelsozler.com şey vardır ve bunları bilmese daha iyi olur.
-> Aşkı kitaplara soktukları iyi oldu, yoksa belki de başka yerde yaşayamayacaktı.
-> Anlayamazsın ki şu kadınları. Tam bir şey demek istediklerine inanmışken, ortaya başka bir şey çıkarırlar.
-> Zeki insanlar her türlü insan adaletsizliğine, budalalığına ya da acısına karamsar ve alaycı bir akli acıma duyarlar.
-> Çünkü insan daha önce çektiği acılardan hep bir parça korkar. (Çılgın Palmiyeler)
-> Onun gölgesi bende olsa ben de kendi gölgemden korkardım. (Kutsal Sığınak)
-> Haksızlık yapılırken oturup bakamam. (Kutsal Sığınak)
-> Zaman; gerilim hattındaki elektrik akımı gibi, hatırladığımız şeylerin içinden geçerek ilerler; gerçek, gerçeğin ancak bildiğimiz kadarıyla ilişkili olarak vardır; bunun dışında zaman diye bir şey yoktur.
-> Şimdi anlıyorum ki, bir budalayı budala yapan şey,iyi öğütleri bile tutamayışıdır.’
-> Benim kızdığım bir şey varsa, o da namussuzca ikiyüzlülük. (Ses ve Öfke)