Furuğ Ferruhzad Sözleri

Furuğ Ferruhzad, 1935 yılında Tahran’da doğmuş ve 1967’de genç yaşta hayatını kaybetmiş İranlı bir şairdir. Toplumsal baskılara, kadın kimliğine ve özgürlük arayışına dair cesur şiirler yazmıştır.

Furuğ Ferruhzad En Güzel Sözleri

İlk kitabı “Tutsak” ile dikkat çeken Ferruhzad, zamanla dilini derinleştirmiş ve özellikle kadınların sesi olmuştur.

Ayrıca “Ev Karadır” adlı belgesel filmiyle sinemada da iz bırakmıştır. Kısa yaşamına rağmen İran ve dünya edebiyatında özgün bir yere sahip olmuş, güçlü bir kadın figürü olarak hafızalarda kalmıştır.

Furuğ Ferruhzad En Güzel Sözleri

-> Acımasız toplum tüm acımasızlığını kadına yöneltiyordu. Gelenekler her yönden onu bastırıyordu. 

-> Hep, neyse yine de iyidir, diyorum. Böylece daha az düşünür, daha çok yaşarım. Bir çokları benim olduğum kadar bile mutlu değillerdir.

-> Ben, yüreğini yitirmiş bu zamandan korkuyorum.

-> Kendi varlığımın sesi olayım dedim yazık ki kadındım.

-> Bir pencere yeter bana bir tek pencere, bilince ve bakışa ve suskunluğa.   

-> Eyvah! Yaralarım ruhumu hissizleştirdi.

-> Ben pişman değilim kalbim sanki zamana doğru akmakta hayat kalbimi tekrarlayacak rüzgar göletlerinin üzerinde hindiba sürüyor o beni tekrarlayacak. (Sonsuz Gün Batımında)

-> Vardı gözlerinde günahların kahkahası yüzünde de törensel bir ışık ve eşliğinde masum dudakların gülümseyişi; gizemli ve asi…

-> Benim de ölümüm gelip çatacak bir gün. 

-> İnsan ne kadar az umarsa yaşamında bir o kadar daha rahattır.

-> Hangi yaşta ölürsek ölelim, tamamlanmamış cümlelerimiz olacak.

-> Su gibi kendi çukurunda kuruyabilir insan.

-> Benim payıma düşen, anılar bahçesinde hüzünlü bir gezintidir.

-> Dünya boşunalığa gebe kalmış ve zulmü doğurmuştur.  

-> Sil aklımdan her inanmış aldanmıştır inancını.

-> Ben Kendimi yaşamdan pek bir şey ummamaya alıştırdım.

-> Benim için mutluluk güzel elbiseler, iyi yaşam ya da güzel yemekler değil, ben ru­hen huzurlu olduğumda mutlu oluyorum ve şiir ruhumu huzurlu kılı­yor. (Sonsuz Gün Batımında)

-> Benim payıma düşen, terk edilmiş merdivenlerden inmektir, ve ulaşmaktır bir şeylere çürüyüşte ve gurbette..

-> Ve bu dünya öyle insanların ayak sesleriyle doludur ki seni öpüyorken kafalarında seni asacakları urganı örüyorlar.

-> Ben hüzünlü küçük bir periyi biliyorum okyanusta yaşayan ve yüreğini tahta bir kavalda usul usul çalan küçük hüzünlü bir peri geceleri bir öpücükle ölen ve sabahları bir öpücükle yeniden doğacak olan…

-> Biz yitirmiş olmamız gereken ne varsa yitirmişiz, ışıksız yola düşmüşüz biz.

-> Ah bir güvercin gibi kanatlarım olsaydı,

-> O günlerde çepeçevre dönen kuşlara benziyordum. Karanlık gökyüzü ile çevrilmiş boşlukta kanat açarak yükselmiş, aydınlığın ve ışığın kaynağına doğru uçmak istiyordum. Yolumda yağmurlu ipekler ayağıma dolanıyor, rüzgârların nefesi uçuş seyrimi kesiyor ve bulutların sisi gözlerimi kapatıyordu. Ben kanat çırpıyordum, sürekli kanat çırpıyordum. Yolum uzak bir yoldu. Kanatlarım yorulunca uykunun kucağına dalmak için aşağıya indim. Yorgunluktan uyanık kalma korkusunu unuttum ama uykumda uçuşları düşünüyordum ve şimdi o uykudan uyandım. Yolumda yağmurların, rüzgârların ve bulutların oturup beklemekte olduklarını biliyorum. Ve ben yorgunluktan, acıdan boşalmış kanatlarla ve ümit dolu bir kalple yine de ufkun uzaklarındaki o aydınlık, huzurlu, mutlu ve gerçek özgürlüğün olduğu caddelerde parlayan güneşin hayranı olacağım. (Dünya Sevmek İçin Çok Küçük)

-> Kalbimi sevgine öyle bir bağladım ki bir daha Başka sevdalı bir yürek istemiyorum.

-> Neden gölgemi uzaklaştırıyorsun benden? Soruyorum sana: Acı mıdır yoksa mutluluk mudur karanlık? Zindan mıdır yoksa özgürlük ovası mıdır beden? Nedir gecenin karanlığı? Gece, Kimin kara ruhunun gölgesidir? (Duvar)

-> Nedir sessizlik, söylenmeyen sözlerden başka.?

-> Eğer aşk varsa zaman ahmakça bir sözdür.

-> Uçar ve huzurlu olurdum, Çünkü şiddeti ve kavgaları gördüm. Bu dünyada çok acı çektim, Dünya gebe, ve haksızlık doğuruyor.

-> Bu dünyada yaşam iki olmalı biri deneyim kazanmak diğeri deneyimleri..

-> Bütün o çılgınlıklardan sonra ah yazık inanasım gelmiyor, akıllanmışım. Sanki ‘o’ bende ölmüş ve ben bu yüzden yorgun, suskun ve bomboşum.

-> Titreyen ağlayışım dans ediyor gözyaşlarımla” (Gitmekti Benim Payıma Düşen)

-> Çocukluğum beni görse ne yaptılar sana böyle diye ağlardı.    

-> Ben vicdanını yitirmiş zamandan korkuyorum.

-> Nedir sessizlik, nedir, nedir ey sevgilim? Nedir sessizlik söylenmeyen sözlerden başka?

-> Şiddeti ve kavgaları gördüm bu dünyada çok acı çektim bu dünya gebe, ve haksızlık doğuruyor.

-> Seni gördüm bir gece rüyamda, sarhoşum ah… yoksa rüyalarda mı göreceğim artık seni (Kederli İpek)

-> İnsanı sessiz kalmaya zorlayan acı onu bağırmaya zorlayan acısından çok daha ağırdır.

-> Ses,ses, sadece ses, su akışının sesi ve dişi toprak kabuğu üzerine yıldız ışığının düşüş sesi ve aşkın yayılma sesi Ses, ses, sadece ses kalıcıdır. (Sadece Ses Kalıcıdır)

-> Ah bir güvercin gibi kanatlarım olsaydı, Uçar ve huzurlu olurdum, Çünkü şiddeti ve kavgaları gördüm.   

-> Yaşam belki bir urgandır, bir adamın daldan dala kendini astığı.

-> Gece kara bir toz gibi ağaçları üzerine çökmüştü. Sert bir rüzgar esiyor ve kuru sarı yaprakları caddede bir o yana, bir bu yana sürüklüyordu. O donmuş parmak uçlarıyla pencerenin buharla kaplı camını sildi. Şehrin ışıkları uzaktan göz kırpıyor ve her an daha da soluklaşıyordu. Uzun ağaçların dallarında sanki bir yalvarış vardı, gökyüzüne uzanmış ve yukarıda bir yerde, bulutların arasında bir şeyler arıyordu. (Son Gün)

-> Ey dost, ey kardeş, ey herkes! Yazın tarihini gül superguzelsozler.com soykırımının Aya vardığınızda! 

-> Kurumsallaşmış iktidarın olduğu her yerde sansür de vardır. 

-> Nasıl da büyüdü kalbimin yarımlığı ve hiçbir yarı, tamamlayamadı bu yarımı.

-> ocukluğum beni görse ne yaptılar sana böyle diye ağlardı.

-> Kalbe dokunmasını biliyorlar, ama kırarak.

-> Düşünüyorum ama biliyorum ki hiç gücüm yok bu kafesten kurtulmaya, gardiyan razı olsa da takatim yok kanatlanıp uçmaya. (Yeryüzü Ayetleri)

-> Sanki gece, soğuk elleriyle takatsiz ruhumu alıp gitti.

-> Bana gururlu şeyler söyle, mutlu hikayeler, huzurlu güzellikler, umudu anlat, inancı.

-> Kimsenin işine karışmıyorum. Kimseyi incitmiyorum ve Her an kendimleyim,  Böyle olunca herkes beni kurcalıyor.        

-> Kuş ölür, sen uçuşu hatırla. 

-> Bütün kavramların ve ölçütlerin anlamlarını yitirdikleri ve değersiz demek istemiyorum giderek sarsılmaya yüz tuttuğu bir çağda yaşıyoruz. Dış dünya öyle tepe taklaktır ki inanmak istemiyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir