Arthur Schopenhauer Sözleri
Arthur Schopenhauer (1788-1860), Alman filozof olup irrasyonalizm ve pesimizm akımlarıyla tanınır. En önemli eseri “İstenç ve Tasarım Olarak Dünya”, evrenin temelinde irrasyonel bir irade olduğunu savunur. Ona göre insan, sonsuz arzularının peşinde koşarak sürekli bir tatminsizlik ve acı içinde yaşar. Budizm ve Hinduizm’den etkilenmiş, sanata yönelmenin ve arzuları bastırmanın acıyı hafifletebileceğini öne sürmüştür. Nietzsche, Freud ve Tolstoy gibi isimleri derinden etkilemiştir.

Arthur Schopenhauer Sözleri Anlamlı
-> Dünya benim tasarımımdır.
-> Değişim, değişmeyen tek şeydir.
-> Önemsememek önemsenmeyi getirir.
-> Tarih hep aynıdır, yalnız hep farklı.
-> Acı çekenler ile acı çektirenler aynıdır.
-> Onur kazanılmamalı, sadece kaybetmemek yeter.
-> Mantıkla beslenmeyen şey mantıkla yönetilemez.
-> Çok insan kafaları olmadığı için kafayı bozmuyor.
-> Her halk diğer halkları kötüler ve hepsi de haklı.
-> Ölümden sonra doğduğundan önce neysen o olacaksın.
-> Hayvanlara karşı acımasız olan, iyi bir insan olamaz.
-> Şeylerin değerini ancak onları yitirdiğimizde anlarız.
-> İnsanoğlu benden hiç unutamayacağı birkaç şey öğrendi.
-> Sağlık her şey değildir, ama sağlık olmadan her şey bir hiç.
-> Dinin ahlaklı olmak konusundaki etkisi uygulamada oldukça azdır.
-> Dünyanın en yoksul insanı, paradan başka hiçbir şeyi olmayandır.
-> Nezaket akıllıklıktır, bunun sonucunda nezaketsizlik ise aptallıktır.
-> Bireysellik milliyetten bin kat daha fazla dikkate alınmayı hak eder.
-> Güzellik, kalpleri bizim için önceden kazanan bir tavsiye mektubudur.
-> Evlenmek, haklarını ikiye bölmek ve görevlerini ikiye katlamak demektir.
-> Haksızlık ve adaletsizlik insan tabiatında derinden derine kök salmıştır.
-> Ölümsüzlük arzusu, büyük bir hatanın devam ettirilmesine duyulan arzudur.
Arthur Schopenhauer Kitap Sözleri
-> Gençliğin güzelliği olmasa bile çekicidir; ihtiyar güzellik çekici değildir.
-> Şöhret edinilmeli, fakat onurun sadece kaybolmamasına dikkat etmek yetecektir.
-> Her insan kendi görüş sahasının sınırlarını dünyanın sınırları olarak kabul eder.
-> Türdeşi yaratıklarla temelli olarak ilişki kurmaktan kaçınan çok mutlu bir adam o.
-> Yaşam ölümden alınan bir borç, uyku da bu borcun günlük faizi olarak görülmelidir.
-> Deha, kendisinin hiç kimseden öğrenmediği şeyi, insanlığın ondan öğrendiği insandır.
-> Pek çok insan, bir başkasını gerçekte olduğu gibi görebilseydi eğer, dehşete kapılırdı.
-> Mutlu bir hayat olanaksızdır; insanın başarabileceği en iyi şey kahramanca bir hayattır.
-> Dünyanın gerçek, içkin bir değeri yok; dünya aslında isteklerle, yanılsamalarla dönüyor.
-> İnsanlarla uğraşmada üstünlüğe ulaşmanın tek yolu onlardan bağımsız olduğunuzu göstermenizdir.
-> Büyük buluş Schopenhauer idi. Onun dünya hakkındaki karanlık tablosunu tamamen tasvip ediyorum.
-> Benim gibi insanlar tarafından geride bırakılan fikirler, anıtlar hayattaki en büyük zevkimdir.
-> Kadınlar, herhangi bir konuda dikkate değer bir yeteneğe sahip olabilirler fakat bir dahi olamazlar.
-> Bir insanın kötü bir karakter özelliğini unutmak, güçlük ile kazanılmış parayı sokağa atmak gibidir.
-> Hiç kimse ne ise o olarak kabul edilmez, başkaları onu ne yaptıysa o öyle bilinir, öyle kabul edilir.
-> Hepsi kocaman bir rüya ve onu her bir yaratık görür: Ama hayatındaki bütün karakterler de onunla birlikte o rüyayı görür.
-> Yetenek başkalarının vuramadığı hedefi vuran nişancı gibidir; dahi ise başkalarının göremediği bir hedefi vuran bir nişancı.
-> Bilincimiz ruhun sadece yüzeyi, ki yerkürenin sadece yüzeyini bildiğimiz gibi onun da içini değil, sadece kabuğunu biliyoruz.
Arthur Schopenhauer En Çok Beğenilen Sözleri
-> En büyük bilgelik şu andan zevk almayı hayatın en büyük amacı kılmaktır, çünkü tek gerçek budur, başka her şey düşünce oyunudur.
-> Vefat etme ihtimali için burada itiraf ediyorum ki, Alman ulusunu taşkın aptallığı yüzünden küçümsüyorum ve ona ait olmaktan utanıyorum.
-> Dünyaya onu gerçekten ve önemli konularda aydınlatmak için gelmiş olan kişi eğer bundan yara almadan kurtulursa kendini şanslı sayabilir.
-> Dünyada şeytanın boynuzlarla, delilerinse başlarında hunilerle dolaştıklarını düşünen bir kişi her zaman onların avı ya da oyuncağı olur.
-> Sırrım konusunda sessizliğimi korursam benim esirim olur; eğer ağzımdan kaçırırsam ben onun esiri olurum. Sessizlik ağacında huzur meyveleri yetişir.
-> Schadenfreude, yani başkalarının başına gelen talihsizliklerden duyulan haince bir zevk, insan tabiatındaki en kötü özellik olma niteliğine sahiptir.
-> Beraberinde getirdikleri umutlar ve korkularla akın akın gelen arzulara teslim olduğumuz sürece… Kalıcı mutluluğa ya da huzura hiçbir zaman kavuşamayız.
-> İnsanları keyifli bir ruh haline sokmanın başınıza gelen kötü bir şeyi anlatmaktan veya kişisel bir zayıflığınızı açıklamaktan daha başka yolları da vardır.
-> Her hayatın kaçınılmaz olarak koştuğu yaşlılık ve ölüm bizzat tabiatın kendisinin ellerinden çıkan yaşama iradesi hakkında verilmiş bir mahkumiyet kararıdır.
-> Kısa süre sonra kurtların bedenimi yiyeceği düşüncesine dayanabiliyorum, ama felsefe profesörlerinin benim felsefemi kemirdikleri düşüncesi ürpermeme neden oluyor.
-> Gençliğimizdeki neşelilik ve karamsarlığa kapılmama superguzelsozler.com hali, kısmen hayat tepesine tırmanıyor ve tepenin öteki tarafındaki ölümü görmüyor olduğumuz gerçeğine dayanır.
-> Doğa, kendisininkiyle karşılaştırıldığında hiç önemi olmayan, kısa bir süre için bireylerin kalmasına izin verir, sonra da yeni yer açmak için buruşturur, atar onları.
-> Nasıl ki bir ülkenin barışı ve refahı için gerektiğinde silahlanması ahlakla çelişmiyorsa, aynı şekilde, insanların gerektiğinde yalana başvurmaları ahlakla çelişmemektedir.
-> İnsan, büyük bir hayretle, binlerce yıllık varolmayıştan sonra birdenbire var olduğunu görür; bir süre yaşar; ve sonra yeniden yok olması gereken aynı oranda uzun zaman gelir.
-> İyi bir aşçının eski bir ayakkabıdan bile lezzetli bir yemek çıkarabileceği söylenir; benzer şekilde iyi bir yazar da en yavan konuyu ilgi çekici ve eğlendirici hale getirebilir.
-> Dünyaya bakış açımızın sağlam temelleri ve derinlik veya sığlığı çocukluk yıllarında oluşur. Bu görüş daha sonra özenle düzeltilir ve mükemmel hale getirilir, ama özde değişmeden kalır.
-> Dinler ateşböcekleri gibidir: Parlayabilmek için karanlığa gereksinim duyarlar. Tüm dinlerin koşulu yaygın olan belirli bir derecede cehalettir, ki sadece bu havada yaşayabilirler ancak.
-> Üstün, nadir bulunan zekaya sahip insanlar yalnızca yararlı olan bir işe girmeye zorlandıklarında en güzel resimlerle süslenip sonra da mutfak kabı olarak kullanılan değerli bir vazoya benzer.
-> Bir dahi kendi çağında gezegenlerin yolunu aydınlatan bir kuyruklu yıldız gibi parlar… Kültürünün normal seyriyle el ele gitmez: tam tersine çalışmalarını önündeki yolun çok ilerisine savurur.
-> Düşünebilen pek az sayıda insan vardır yine de herkes bir düşüncesi olmasını ister. Ancak diğerleri tarafından hazırlanmış olanları aldığında kişinin onları kendisine uyarlamasından başka elinde kalan şey nedir?
-> Nasıl gemide giderken ilerlememiz kıyıdaki nesnelerin geri çekilmesiyle, dolayısıyla da küçülmesiyle kendini belli ediyorsa, ihtiyarlamamız da büyük yaşlardaki insanların bize genç görünmeleriyle kendini belli eder.
-> İnsanlar akıl ve kalbi olgunlaştırmaktan bin kat daha fazla, kendileri için zenginlik biriktirmeye uğraşırlar. Oysa mutluluk için, şüphesiz ki insanın elindeki şeylerden daha ziyade, insanın içindeki şeyler önemlidir.
Arthur Schopenhauer Sözleri Facebook
-> Başkalarından daha talihli olan kişi çevresindekiler tarafından kıskanılacaktır. Bu durum o kişileri tehlikeye sokacaktır. Hatta karşısındaki kişilerin içinde bu sebeple kötülük yapmaktan zevk alma duygusu dahi doğabilir.
-> Gerçek tekeşlilik taraftarları nerede? Hepimiz anlık yaşıyoruz ve çoğumuz sürekli çokeşliyiz. Ve her erkek pek çok kadına ihtiyaç duyduğu için birden fazla kadını geçindirmesinin onun sorumluluğu olmasından daha adil bir şey olamaz…
-> Sarışınlar, kara yağız ya da esmer kimselerden hoşlanır; fakat bu sonuncular evvelkileri nadiren tercih ederler. Bunun sebebi şudur: Sarı saç ve mavi göz, tür tipinden bir sapmadır ve tıpkı beyaz fare veya kır at gibi neredeyse bir anormallik oluşturur.
-> Ölümden sonraki dirilişe inananlar, Napoleon’un sebep olduğu sayısız felaketin cezasını anlatılamaz işkencelerle çekmesini talep eder. Fakat o, aynı isteme sahip olup da aynı gücü elinde bulunduramayan diğer bütün insanlardan daha fazla suçlu değildir.[27]
-> İnsanların çoğu hayatlarının sonunda geriye dönüp baktıklarında molalarda yaşadıklarını görürler. Takdir etmeden ve zevk almadan geçip giden şeyin aslında hayatları olduğunu gördüklerinde şaşırırlar. Ve böylece umutlarla kandırılan insan ölümün kollarına koşar.
-> Görüş, etki ve temas alanımız ne kadar darsa, o kadar mutluyuzdur. Bunlar ne kadar genişlerse, o kadar ıstırap çeker, ürkeriz. Çünkü bu alanla birlikte kaygılar, arzular ve korkular da çoğalır ve büyür. Bu yüzden körler bile bize ilk başta göründüğü kadar mutsuz değildir.
-> Tüm sınırlamalar kişiyi mutlu kılar. Görme, etki ve temas alanımız ne denli dar ise o denli mutlu oluruz; ne denli geniş ise o denli sıklıkta kendimizi azap içinde ya da ürkütülmüş duyumsarız. Çünkü bu alanla birlikte kaygılar, istekler, ürkünç şeyler de çoğalır ve büyür…
-> Gençliğin bakış açısından bakıldığında hayat sonsuz derecede uzun bir yolculuktur: yaşlılıktan bakınca çok kısa bir geçmişe benzer. Gemiyle uzaklaştığınızda kıyıdaki nesneler daha küçük, tanınması ve ayırt edilmesi daha zor hale gelirler, aynı şekilde olaylar ve etkinliklerle dolu geçmiş yıllarınızı da tanıyamazsınız.
-> Yazgı gaddardır, insanlar ise acınası. Bu nitelikteki bir dünya içinde, bizzat kendinde çok şeye sahip olan kişi tıpkı kar ve buzla kaplı aralık gecesinde yılbaşı için donatılmış aydınlık, sıcak keyifli bir odaya benzer. Buna göre üstün bir bireysellik, özellikle de pek çok zeka ile donanmış olmak kuşkusuz yeryüzündeki bahtların en iyisidir.
-> Yaşamın sonuna doğru durum tıpkı maskelerin çıkartıldığı bir maskeli balonun sonuna doğru olan bitene benzer, insan, yaşamı süresince temas halinde olduğu kişilerin aslında kim olduklarını görür şimdi. Çünkü karakterler gün ışığına çıkmış, eylemler meyvalarını vermiş, başarılar hak ettikleri değerlere kavuşmuş, bütün yanıltıcı imgeler de parçalanmıştır. Yani bütün bunlar için zaman gerekliydi.
-> Eğer halka duyuru yapılarak, tüm ceza hukukunun yürürlükten kaldırıldığı ilan edilseydi, ne sizin ne de benim, buradan evimize dinsel güdüler tarafından korunarak gidecek cesareti bulamayacağımızı düşünüyorum. Eğer aynı şekilde, tüm dinlerin asılsız olduğu ilan edilseydi, hepimiz, sadece kanunların koruması altında, endişelerimiz ve aldığımız tedbirler artmaksızın, eskisi gibi yaşamayı sürdürebilirdik.
-> Hayvanlar ve insanların aynı madde ve tozu paylaştığına ilişkin bu son derece basit ve sorgulanamaz gerçek, insanların zihinlerinde yer ettiği zaman, hayvanların gerçekten hakları olacak ve canları rezil bir serserinin ruh hali ve vicdansızlığına bağlı olmaktan kurtulacaktır. Ancak o zaman, şarlatan doktorlar sayısız hayvan üzerinde en cani işkenceleri deney adı altında uygulayamayacak, tüm tuhaf ve cahilce arzularını gerçekleştiremeyecekler.
-> En değersiz gurur, milli gururdur. Bu, onunla gurur duyandaki bireysel özelliklerin yoksunluğunu ele verir çünkü insan neden milyonlarca insanlarla paylaştığı bir özelliğe tutunma gereği duyarbilirki başka türlü? Dikkate değer kişisel niteliklere sahip olan, sürekli göz önünde bulundurduğu ülkesinin hatalarını açıkça görebilecektir. Ama dünyada gurur duyabilecek hiçbir şeyi olmayan her zavallı aptal gurur duyabilmek için son çare olarak ait olduğu ülkesi ile gurur duyar.
-> Felsefe yüksek bir dağ yoludur… ıssız bir yoldur ve yukarı çıktıkca daha da ıssızlaşır. Bu yolu her kim izlerse hiç korkmamalı, her şeyi geride bırakmalı ve kış karında güvenle ilerlemelidir… Kısa süre içinde altındaki dünyayı görür; kumsalları ve bataklıkları gözünün önünden kaybolur, düzgün olmayan noktaları düzelir, yırtıcı sesleri artık kulağına ulaşmaz. Ve yuvarlaklığını da görür. Kendisi her zaman saf ve serin dağ havasındadır ve güneşi görür, oysa aşağıdakı herkes gecenin karanlığıyla kuşatılmıştır.