Yahya Kemal Beyatlı Sözleri

Yahya Kemal, hem Batı hem de Doğu kültüründen etkilenerek Türk şiirinde klasik anlayışı modern bir yorumla birleştirdi. Divan şiiri geleneğinden ilham alarak, halk edebiyatı ve Batı edebiyatı etkilerini de harmanladı.

Yahya Kemal Beyatlı Sözleri Kısa

Yahya Kemal Beyatlı Sözleri Kısa

-> Ankara’nın en çok İstanbul’a dönüş yolunu sevdim.

-> Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul!Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.

-> Sahte bir şiir iyi okunamaz… olsa olsa mevzun cümlelerden mürekkep bir parçayı iyi kıraat etmiş olur.

-> Şu kopan fırtına Türk ordusudur Yâ Rabbi! Senin uğrunda ölen ordu budur Yâ Rabbi!

-> Kuru ekmekle, bayat peyniri lezzetle yiyen, Çeşmeden her su içerken: “Şükür Allah’a” diyen, Yaşıyor sade maişetlerin en safında; Ruh esen kuytu mezarlıkların etrafında.

-> İnsan alemde hayal ettiği müddetçe yaşar.

-> Üstümüze zaman yağdı, hüznümüz ondan…

-> Tâ ki yükselsin ezanlarla müeyyedî nâmın, Gâlib et, çünkü bu son ordusudur İslâm’ ın.

-> Şiirde lisan, zevk, fikir, mazmun, her şey eskir, yalnız aşk eskimez her dem tazedir.

-> Artık ne gelen, ne beklenen var; Tenhâ yolun ortasında rüzgâr, teşrin yapraklarıyla oynar.

-> Doktorlara sorarsanız karaciğer mükemmel, kalp mükemmel, böbrek mükemmel, tansiyon mükemmel! Yalnız ben berbat bir haldeyim.

-> İstanbul’un her köşesini keşfetmeye ömrüm kifayet etmeyecek diye korkuyorum.

-> Siyasette, doğru her zaman biraz geç söylenir.

-> Bir milletin dilini ifade edecek olan sanatkarın o milletin, bütün tarihinde dilinin geçirmiş olduğu Safhaları sadece bilmesi değil, benimsemesi lazımdır. Her millette olduğu gibi, bizde de kelimeleri şiir canlandırmış nesir sadece kullanılmıştır.

-> Ne harâbiyim ne harâbatiyim,Kökü mâzide olan bir âtiyim.

-> Ölmеk kadеrdе var, bizе ürküntü vеrmiyor; Lâkin vatandan ayrılışın ıztırâbı zor.

-> Çok insan anlayamaz еski musikimizdеn vе ondan anlamayan bir şеy anlamaz bizdеn.

-> Aşkın sihirli şarkısı yüzlerce dildedir.

-> Mağlupken ordu, yaslı dururken bütün vatan,Rüyama girdi her gece bir fatihâne zan

-> Şiirin birbirinin zıddı olan iki nev’i vardır: Biri inbikten geçirilmiş ve hâlis küûl olanıdır; diğeri de dağ tepelerinden akan, taşlar arasında yıkana yıkana gelen billûrdur. Bu iki nevi şiir, yer yüzünde bütün halk için daha çoşkun olan saz şairlerimizin karacaoğlan’ın Ruhsati’nin, Dadaloğlu’nun benzeri olmayan mısralarında görülür.

-> Bir yoldu parıldayan, gümüşten, Gittik… Bahs açmadık dönüşten.

-> Avrupa toprağında, İslam cennetinin yeşil ve ruhani bir bahçesi…

-> Kalbi olanların dili yok, dili olanların kalbi yok.

-> Bütün bu amiller, gitgide, devleti Latinlikten uzaklaştırıyor, ekseriyeti şarklı, Hristiyan ve Eski Yunancadan bozma bir dille konuşan halka mal ediyor.

-> Ya şevk içinde harâb ol, ya aşk içinde gönül! Ya lâle açmalıdır göğsümüzde yâhud gül.

-> Dünya güzel göründü resimleşmiş uykuda.

-> Güçlü olan, yenilmeyen yalnız azimdir.

-> Yaprak nasıl düşerse akıp kaybolan suya,Ruh öyle yollanır uyanılmaz bir uykuya,Duymaz bu anda taş gibi kalbinde bir sızı;Farketmez anne toprak ölüm maceramızı.

-> Zaman; mazi, hâl ve istikbal diye üçe taksim edilirse de bu çok itibari bir taksimdir.Sabit olan bir şey üçe taksim edilebilir; lâkin dâima yürüyen bir şey taksim edilemez.”Hâl” dediğimiz şey yarından sonra “mazi” olacaktır.İstikbâl dediğimiz gelecek günler dahî, zaman yürürken hâl olacaklar, sonra maziye karışacaklardır.Hakikatte mazi, hâl ve istikbâl yoktur. Ortada bir “imtidâd” vardır.

-> Hülyası kalmayınca hayatın ne tadı var, Bitsin hayırlısıyla bu beyhude sonbahar, Büyük Allâh’ı anarken bir ağızdan herkes, Nice bin dalgalı Tekbîr oluyor tek bir ses

-> Ölmek kaderde var, yaşayıp köhnemek hazin Bir çare yok mudur buna ya Rabbe’l alemin.

-> Zihnim bu şehirden, bu devirden çok uzakta…

-> Dünyada hеr millеtin vatanı diğеr bir superguzelsozler.com millеtin mirasıdır. Türkçe ağzımda annemin ak sütü gibidir.

-> İstanbul’da çok zaman yaşamış, yaşadıkça birçok semtleri sevmiş, sevdikçe onları, zamanın derinliğine doğru, enine boyuna öğrenmiş bir insan, yaşı ilerledikçe öğrendikleriyle o kadar dolar ki bu şehrin sonu gelmez güzellikleri olduğuna inanır.

-> Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer.

-> Ayrılmanın bıraktığı hicran derindedir! Güçlü olan, yenilmeyen, yalnız azimdir..

-> Bir nesil evvelkilere mevhum saltanat tatlı bir hayal, milliyetler esasları üzerinde bir Türk milliyeti acı bir hakikat görünüyor. Bugün biz o mevhumeye acı hayal,Türk devletine tatlı hakikat diyoruz.

-> Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik. Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik.

-> Mazi yosunla örtülü bi göl ki yok dibi,/ Mevsim serin ve bahçede yaprak yığın yığın.

-> Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç.Bu son fasıldır еy ömrüm nasıl gеçеrsеn gеç!

-> Bin bir tepe yükselen Boğaz’dan, Baktıkça vatan görünsün engin: Her yıl, bir ömür boyunca, yazdan,  Yelkenler açılsın ufka gergin.

-> Eğer biz İstanbul’un kıymetini tamamen bilirsek İstanbul uyanmaya başlıyor demektir.

-> O eski İstanbul, o büyük, o güzel, o rengarenk İstanbul ki bir defa gören Avrupalılar memleketlerine dönünce nakletmekle, yazmakla, çizmekle bitiremiyorlardı.

-> Durmuş saat gibiydi durup gеçmеyеn zaman. Donmuş sükût içindе günеş görmеyеn cihan.

-> Kalbimin takati yok, hem bu duyuş çok sürecek…Macera başlamadan ben buradan ayrılayım.

-> Artık demir almak vakti gelmişse zamandan!.. Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan..

-> Bu gece, bu saat, ben bu satırları yazarken Hırka-i Saadet Dairesi’nde Kur’ân okunuyor! Siz bu saat benim bu satırlarımı okurken Hırka-i Saadet Dairesi’nde Kur’ân okunuyor. Tam dört yüz seneden beri de böyle fâsılasız okunmuş…

-> Müverrih Cevdet Paşa ile edip Namık Kemal bir tek adam olsalardı XIX. asırda büyük bir nasirimiz olurdu. Fuzuli ile Naili-i bir tek adam olsalardı eski şiirimizin zevkine doyamazdık.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir