Tarık Tufan Sözleri
Tarık Tufan, 1973 yılında İstanbul’da doğmuş bir Türk yazar, senarist ve televizyon programcısıdır. Eserlerinde derin insan ilişkileri, hayatın anlamı ve bireyin varoluşsal sancıları gibi konulara yer verir. İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü mezunu olan Tufan, Marmara Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi üzerine yüksek lisans yapmıştır.
Yazdığı romanlar ve senaryolar, okuyucuyu içsel bir yolculuğa çıkararak insanın iç dünyasındaki yalnızlık, umut ve kaygı gibi evrensel duygulara odaklanır. Bir Adam Girdi Şehre Koşarak, Hayal Meyal ve Ve Sen Kuş Olur Gidersin gibi kitapları, özellikle derinlemesine karakter analizleri ve duygusal anlatımıyla dikkat çeker.
Tarık Tufan’ın eserleri, modern Türk edebiyatında bireyin toplumsal hayattaki yerini, yalnızlık ve anlam arayışı gibi temaları güçlü bir şekilde ele almasıyla bilinir. Ayrıca televizyon programcılığı ve senaryo yazarlığı yaparak geniş bir izleyici kitlesine hitap etmiştir.
Tarık Tufan Sözleri Özlü
-> Dert dile sığsa dert olmaz.
-> İnsan kaybettikleriyle insandır.
-> İnsan bazen kaybettiklerinde kazanır.
-> Bir insanı anlamak, bazen yıllar sürer.
-> içindeki göçükleri kaldırmaya korkuyor.
-> Acılar zamanla hafifler, ama yok olmaz.
-> Her insan, kendi içinde bir dünya taşır.
-> İnsan, en büyük savaşı kendisiyle verir.
-> Bir filmi izler gibi izliyorsunuz hayatı.
-> İnsan bazen en çok kendinden kaçmak ister.
-> İnsan sevdiklerini kaybettikçe olgunlaşır.
-> İnsan, kaçtığı her şeyle bir gün yüzleşir.
-> Yarayı içinde taşıyanın, nefesi zahmetli olur.
-> Zaman her şeyi unutturmaz, sadece üstünü örter.
-> İnsan en çok sevdiğini kaybettiğinde acı çeker.
-> Ve Allah kendi Hira’sını bulan herkesle konuşur.
-> Hayat bazen seni beklemediğin bir yola sürükler.
-> İnsan sevdiği zaman, en büyük cesareti gösterir.
-> İnsan diyorum; bir gün duracak bir kalbi taşıyor.
-> Bazı yollar vardır ki, sonunu bile bile yürürsün.
-> Her insanın içinde sakladığı bir hikâyesi vardır.
-> Geçmişe takılıp kalmak, bugünü kaybetmek demektir.
-> Susarsın oysa ne kadar çok boğuldun Suskunluğunda.
-> Temiz ruhlar, ortak bir pisliğin içinde kaybolacak.
-> İnsan zekasıyla değil, kalbiyle uçmayı öğrenebilir.
-> İnsan en çok kimseye söyleyemedikleriyle yaralanır.
-> En kötüsü de, insanın kendisine tahammülünü yitirmesi.
-> İnsan sayısı kadar yol vardır. Önce yola çıkmak gerek.
-> Zamanla her şey değişir, ama bazı şeyler hep aynı kalır.
-> Sana kullanılmamış çocukluğumu bırakıyorum. Üstü kalsın.
Tarık Tufan Meşhur Sözleri
-> Kimi insanlar yalnızlığı seçmez, yalnızlık onları seçer.
-> Hiç kimse bir dili derdini anlatabilecek kadar öğrenemez.
-> Geceyi uzatan, karanlığın süresi değil yaranın sızısıdır.
-> Artık gözlerime inanmıyorum. Baktığım hiçbir yerde yoksun.
-> Varlığı ile avunuyorum yalnızca. Sessiz de olsa varlığıyla.
-> Her insan bir hikâye taşır, ama o hikâye bazen tamamlanmaz.
-> Zaman geçtikçe insan, bazı şeylerin değerini daha iyi anlar.
-> Bazı hikâyeler yarım kalır, ama o yarımlık da bir hikâyedir.
-> İçinde fırtınalar koparken, dışarıdan sakin görünmek zordur.
-> Her insanın bir yarası vardır, ama o yaralar bazen gizlidir.
-> Bir kadını sevmeye başladığınızda dünya gitgide tenhalaşıyor.
-> Sınanmadığınız bir acı üzerinden konuşmak; her zaman kolaydır.
-> Bu da geçer. Bu da geçecek. Bu da geçmeli. Bu da geçsin yâ hu!
-> Yaralar sarılır, izleri kalır. Ve o izler, her şeyi hatırlatır.
-> Hatırlamak gecenin meselesidir. Hatırlayınca uykunun kaçması da.
-> Zaman her şeyin ilacı değildir, bazı şeyler zamanla daha da büyür.
-> İçindeki sessizliği kimse duyamaz, ama o sessizlik seni boğabilir.
Tarık Tufan Kitap Sözleri
-> Cansız harflerin üst üste yığıldığı bir toplu mezar olmuştu zihnim.
-> Bazı şeyleri anlamak için zaman gerekir, ama o zamanı bulmak zordur.
-> İnsanın, kendine itiraf edemediği gerçeklerle yüzleşmesi en zorudur.
-> Kaçmaya çalışırsın. Merhametsiz bir eylül rüzgarına tutulur gözlerin.
-> Hayat bir yolculuktur, nereye varacağın değil, nasıl yürüdüğün önemlidir.
-> Yalancı peygambere inanmaktan daha kötüsü yalandan peygambere inanmaktır.
-> Bazen susmak, anlatmak kadar etkilidir. Ama her susuş, bir şeyleri bitirmez.
-> Uykusuz geçen gece; aydınlıkta kaybettiğini karanlıkta bulabilme beklentisi.
-> Düşüncelerim, yağmurda kimselerin yürümediği dar sokak gibi ıssız ve karanlıktı.
-> Çocuklar biraz da annelerin gözleri üzerinde olduğu için korkularından uzaklaşırlar.
-> Bütün bir geceyi uykusuz geçirmene sebep olan şeyleri bir nefeste anlatmak kolay değildir.
Tarık Tufan Sözleri Facebook
-> Kapıda birikmiş kötülük, çok içerilerde bir yerde sakladığım küçük masumiyetlerimi istiyor.
-> Bazen hayat ağırlaşıyor. Bir kelebeğe, kanatlarının ve süslerinin ağır gelmesi kadar hatta!
-> Gece vakti huzura ulaşamamak insanı öldüren bir şeydir. Herkes uyuyor ve sen bir şey arıyorsun.
-> Bazen her şeyi anlayabildiğimi sanıyorum. Her şey normal gelmeye başlıyor. Bu, beni korkutuyor.
-> İnsanın söylemek istediklerini söyleyebilmesi nasıl da büyük bir nimetmiş meğer o zaman anladım.
-> Kitapların küf kokusu hayat izleri taşıyor. Yaşlı bir adamın ellerini andırıyor sararmış sayfalar.
-> Gecenin örttüğünden çok, hatırlattıkları vardır. Gerçekte üzerinin örtülmesini en çok istediklerimiz.
-> Yolculuk güzel bir yalnızlıktır. Sadece sana ait olan, kimsenin elinden alamayacağı bir zaman parçası.
-> Konuştuğum birçok şeyi iş olsun diye konuşuyorum başka yerlerdeyim aslında. Paramparçayım iyi değilim!
-> Veda etmek için önce bir araya gelmek gerekir. Bu acımasız hayat sana veda edebilme şansını bile çok gördü bana.
-> İnsanlar gençken ellerinde pahalı markaların torbalarını taşıyorlar, yaşlanınca eczanelerin dayanıklı torbalarını.
-> Bir adım sonrasında toprağın ayaklarının altından kayıp gideceğini düşünmek gibi bir his bu. Her adımı boşluğa atmak gibi.
-> ‘Usta ben buraya sığmıyorum’ dedim. ‘Kendini küçült de gir o zaman’ dedi. Kibir, tevazu, benlik ve bir sürü şey aktı gitti.
-> Böyle olmak istemedim. Hayatın gerçekliklerine karşı bu kadar kör olmak beni utandırıyor. Allah’ın karşısına çıkmaya utanıyorum.
-> Başı ve sonu içiçe geçmiş bir hikayede ortaya çıkacağı anı karıştırmış bir kahraman gibiyim. Nerede ortaya çıksam yanlış karedeyim.
-> Modern hayat, tıklım tıklım dolu bir deniz otobüsünde insanlarla göz göze gelmemektir. Omuzların bitiştiği insana selam vermemektir.
Tarık Tufan Aşk Sözleri
-> Sen yoksun. Her şey senin yokluğuna çıkıyor. Yıkılan şehirler, hareketlenen borsalar, hızla yükselen enerji sektörleri bahane. Yağmur yağmış bahane.
-> İnsan kendi yerine yaşar kendi yerine ölür oğlum.Yüzünü kalbine dön.Yalancı bir peygambere inanmaktan daha kötüsü, bir peygambere yalandan inanmaktır.
-> Yavaşça dokun yaralarıma. Yavaşça. Annesi dün ölmüş çocuklara dokunurcasına şefkatle. Bin yıllık mushafın sayfalarına nasıl dokunursa insan, öyle dokun.
-> Bir sinema önündeyim; hayatım gösterime girmiş suçunu itiraf eden sanığın, kahırlı kalbini taşıyorum bütün mutlu karelerimi kesmişler sen yoksun örneğin.
-> İnsanlara bir şeyler anlatmaya çalışmak buharlı bir cama yazı yazmaya benziyor. Özenle yazıyorsun, apaçık belli oluyor anlattıkların. Sonra silinip gidiyor.
-> Karşındaki bir şey sormasa. Yargılamadan, yüzünü ekşitmeden, saate çaktırmadan bakmaya uğraşmadan, dudak bükmeden dinleyiverse, anlatacak o kadar çok şey var ki.
-> Gördüğümüz her şeyi anlayıp yorumlamak iflahımızı kesiyor hayat botunca. O çok övündüğümüz zekamız bizi yalnız ve huzursuz varlıklar haline getirmekten başka işe yaramıyor.
-> Bütün bunlar bir tarafa, önemli bir şey var ki ne kadar superguzelsozler.com eskide kalmış olursa olsun birçok şeyi unutmuyorum. Bana acı veren şeyler de olsa unutmuyorum. Kafamda sürekli milyonlarda şey dolaşıyor.
-> Dijital fotoğraf makinelerinin icat edilmediği yıllardan söz ediyorum. O vakitler objektifin önünde çok kıymetli insanlar yoksa, çok önemli anlar yoksa düğmesine basılmazdı. Fotoğraf çekmenin değerli olduğu zamanlardı.
-> Babam evde yoksa, okula giderken mahallemizdeki bakkalımızdan harçlık alabileceğimizi biliyorduk. Şimdi ‘bir çocuğun marketten harçlık isteyebilmesi’ fikrine ne kadar uzak duruyorsak, hayat o kadar acımasız ve mekanik bir hale dönmüş demektir.
-> Şanzelize düğün salonu post modern arabesk, sufi, popüler bir roman. Modern çağda acı çeken bir bir adamın intihar tadında konuları işlediği, Onur Ünlü filmleri tadında bir örgüsü olan bir roman. Romanın bütün kahramanları acı çekmektedir. Romanı okuyan ve kalp taşıyan her insan da okuma acısı çekmektedir.
-> Son anda binmekten vazgeçtiği bir otobüs, suskun kalınmış bir telefon araması, sinemada yanında duran boş koltuğa bakış. Tamamlanmamış bir cümledir insan. Yalnızlığıyla bile bir araya gelemeyecek kadar ıssız. Bütün bunlara rağmen hayat, yine de anlamlı bir cümle kurabilme isteğidir. İnsanın kendini tamamlayabilmesi isteği.
-> Kapı vuruşlarından ölebilir mi bir insan? Ölebilir belki. Kapıya vuranlar aynı zamanda sizin yorgun kalbinize de vuruyorsa, göğüs kafesiniz paramparça olur ve kırık kaburgalarınız bir süre sonra aşırı baskıdan dolayı yavaş yavaş, acıtarak iç organlarınıza saplanırlar. Bu da ağır bir iç kanamaya sebep olabilir. Kapıyı açmazsanız ölürsünüz. Bazen açtığınızda da!