Aslı Erdoğan Sözleri
Aslı Erdoğan, 8 Mart 1967’de doğmuş Türk yazar, gazeteci ve insan hakları savunucusudur. Boğaziçi Üniversitesi’nde fizik ve bilgisayar mühendisliği eğitimi aldıktan sonra bir süre bilimsel araştırmalar yaptı, ancak daha sonra edebiyata yöneldi. Romanlarında bireyin yalnızlığı, sürgün, yabancılaşma ve toplumsal adaletsizlik gibi konuları işler.

Kabuk Adam, Kırmızı Pelerinli Kent, Mucizevi Mandarin ve Taş Bina ve Diğerleri en bilinen eserlerindendir. Aynı zamanda basın özgürlüğü ve insan hakları alanında aktif bir isimdir. 2016 yılında Özgür Gündem gazetesiyle ilgili çalışmaları nedeniyle tutuklanmış, dört ay cezaevinde kalmıştır. Uluslararası alanda birçok ödüle layık görülen Erdoğan, edebi üretimini ve hak savunuculuğunu sürdürmektedir.
Aslı Erdoğan Sözleri Özlü
-> Aklımın erdiği pek çok şey var, ama hayat bunların arasında değil.
-> Hayatın bizlere verebileceği tek ödül, tek armağan sevgi dolu bir insandır ve biz böyle bir insanı ilk fırsatta katlederiz. Sonra da, ömür boyu, bu asla bağışlanmayan günahın lanetini sırtımızda taşırız.
-> Yıldırımlar, karanlık, lamba, hayal, çiğ, kabarcık, rüya, şimşek çakması ve bir bulut: Dünyaya böyle bakmalıyız.
-> Çünkü yaşamaya katlanabilmenin bazı koşulları vardı: Okumak, öykü yazmak, arada bir dans etmek, sokaklarda başıboş dolaşmak gibi.
-> Hayatımı, bir sigara gibi orta yerinde fırlatıp bir yenisiyle değiştiremezdim ki. Hayat ciddi bir iştir!
-> Herkes kendi sahiciliğinden, başkalarının yapaylığından öylesine emin.
-> Ayrıntıları anlatmak öykünün kendisini anlatmak olurdu ve ben henüz buna hazır değildim. Ne kendime, ne başkalarına, gerçeğin kaba, anlamsız bir özetini sunmaktan öteye geçememiştim bugüne kadar.
-> Orman diyor ki: ?Dünya sana öfkelenecek, sen ona benzeyene değin. Dünya seni yaralayacak, sen dünya olana değin.
-> Gidilmemiş yerlerin, okunmamış kitapların, yerine getirilmemiş sözlerin, dilimin ucuna takılıp kalmış cümlelerin pişmanlığını duyuyorum en çok.
-> Aniden saplanan bir sancı gibi şiddetlidir duyduğun özlem. En suskun anında bile diğer sesleri unutturan çağrısı gibi tenin…
-> Tek bir veda bütün bir ömür sürüyor.
Aslı Erdoğan Sözleri Anlamlı
-> Bir insanı gerçekten sevmek, onun tuhaflıklarını, hiç kimsenin, kendisinin bile benimseyemediği, hatta fark etmediği huylarını sevmektir. İnsanların en esaslı yönleri uyumsuzluklarında saklıdır çünkü.
-> Her insanın, gün gelip de düşüp parçalanmaktan kendini güçlükle alıkoyduğu bir uçurumu vardır.
-> Sonunda, çevresini kuşatan boşluğa anlam katabilecek tek kişinin kendisi olduğunu anladı. Başka hiç kimse onun adına yaşamın şifrelerini çözemez, asma kilitlerini açamazdı.
-> Sen acının sınırları olduğuna inanır mısın?
-> İnsanlar. Sabırlı, neşeli, temkinli, dertli, aceleci, yorgun. Gün için gereken yüz ifadelerini daha sabahtan takınmış, çatışmalara, pazarlıklara hazırlar. İnsan hep dünyayı henüz paylaşımı yapılmamış bir arazi sanmak, başkalarının oyunlarında rol kapmak için çabalamak zorunda galiba.
-> Hepimiz okyanusun sonsuzluğunda kaybolmuş yapayalnız adacıklardık; sınırlarımızı aşıp bir başkasına dokunabilmemiz, bir yanılsamaydı yalnızca.
-> Yaralar çoğu kez dilsizdir, ama bir konuştular mı, sesleri korkutucudur ve yalan söylemeyi beceremezler.
-> Büyük Sır orada, o kör noktada işte: Yaşam iki göz kırpması arasında görülen bir düştür. Yalnızca bir düş.
-> Yalnızlığımız çok fazla can yaktığında, acıyı kaptan kaba aktarıyor, aslında zerre kadar anlam içermeyen hayata ne derinlikler yüklüyoruz!
-> Yeniden doğmadan önce cehennemi aşmak gerekiyordu belki…
-> Ne de olsa, hüzün herkesin sahip olamadığı bir lüks.
-> Sonuçta, eline kalem alan herkes şu soruyla fazlasıyla boğuşmak zorundadır: Gerçeğin ne kadarına dayanabilirim.
Aslı Erdoğan Kitap Alıntıları
-> İnsan özgür olduğu yanılsamasına kapılmamalı. Görünür görünmez polisler, her an her yerdeler. En küçük bir varoluş belirtisi gösterenin üzerine çullanır, doğduğuna pişman ederler.
-> İnsanların en esaslı yönleri uyumsuzluklarında saklıdır çünkü.
-> Belki hayat dediğimiz budur yalnızca, bilmediğin bir şeyin peşinde koşadurmaktır, adlandıramadığın için çağıramadığın.
-> Yaşam iki göz kırpması arasında görülen bir düştür.
-> Hiçbir ego kendi gerçeğiyle baş edecek denli küçük değildir çünkü.
-> Tek tutkunun sahip olma tutkusu, tek özgürlüğün tüketme özgürlüğü sanıldığı bu dünyada, “erdem” uslu bir boyun eğiş, süregiden her şeyin onayı olarak sunulmaz mı?
-> Bir kitabın kapağına bakarak içindekileri anlayamazsın. Bir insanı da sadece yüzüne bakarak anlayamadığın gibi.
-> Ölümün, işkencenin hapishanenin kıyılarında yaşayan yasadışı insanların hayatları (ve dostlukları), iki temele dayanır; Güven ve cesaret. Bu değerlerden yoksun biri, tuzaklarla, bilmecelerle dolu bir dünyaya göz ucuyla bile bakmamalı, hele hele onu tanıdığını öne sürmeye kalkışmamalıdır.
-> Kendini sevmeyi öğren, çünkü başka kimse seni sevmeyecek.
-> Yalnızlığa öyle alışmıştım ki, bir başkasının superguzelsozler.com varlığını ancak bir tehdit olarak algılayabiliyordum.
-> Hayat: iliğine kemiğine dek emilmiş bir sözcük, iç sızısını andıran bir uğultu, okyanuslar dolusu uğultu.
-> Hiç kimse hiç kimseyle aynı düşünce ve inançlara sahip olmak zorunda değildir. Şiddet çağrısında bulunmadığı sürece herkes düşüncesini açıklama hakkına sahiptir.
-> Bir insanı gerçekten sevmek, onun tuhaflıklarını başka hiç kimsenin, kendisinin bile benimseyemediği hatta fark etmediği huylarını sevmektir. İnsanların en esaslı yönleri uyumsuzluklarında saklıdır çünkü.
-> Herkes herkesin polisi.
Aslı Erdoğan En Çok Paylaşılan Sözleri
-> Dünyayla savaşa kalkışacaksan, onun tarafını tutmalısın, kendini değil.
-> Bana kalırsa, kişisel tarihimin tek bir teması vardı; hayal kırıklığı.
-> İnsan, kendisiyle baş başa kaldığında, uçurumlarıyla da baş başa kalır.
-> Başınıza geldi mi bilmiyorum, yüzlerce kez duyduğunuz bir söz, günün birinde sizi en zayıf yerinizden vuruverir.
-> Hiç sevdiğiniz birinin bir daha dönmemek üzere çıkıp gidişini izlediniz mi? O sabah da herhangi bir sabah gibidir. Gene kahvaltısını atlamış, aç karnına sigara içmiştir. Sinirlidir, sabahları hep olduğu gibi. Atkısını evde unutmuştur. Sanki o gün daha mı tedirgindi, yoksa sonradan düşündüğünüzde, o sabahı binlerce kez belleğinizde kurguladığınızda size mi öyle gelmişti. Bilseydiniz… Gelişigüzel bir veda yerine onu bir kez daha kucaklardınız. Kucaklar, bırakmazdınız. Dünyanın tüm bağlarıyla bağlardınız onu, tüm bağları, vaatleri, yeminleriyle. Sırf o kapıdan çıkıp gitmesin diye dünyayı durdurmanız gerekse durdururdunuz. Bilseydiniz.
-> Geçmişimi bir kabuktan sıyrılırcasına ırmağın öbür yakasında bıraktım.Geleceği de bütünüyle aklımdan çıkarmak,şu anın içinde sonsuzluğu bile düşünmeden yitip gitmek istiyorum.
-> Yalnızca kötülüğün en dibine inenler, erdemin doruklarına varabilir.
-> Oysa insanın bir başkasını küllerinden bile olsa yeniden yaratmak istemesi, sonsuz bir yetki üstlenmeyi, bir tanrı olmayı arzulamasıdır. Bu da onun acı çekmesini ya da ölmesini istemekten daha masum değildir.
-> Aşk, sahip olmadığın bir şeyi, var olmayan birine vermektir.
-> Pazar günleri çarçur edilmek içindir, çünkü aslında diğer günleri çarçur ettiğimizi ancak böyle unutabiliriz.