Ahmet Rasim Sözleri
Ahmet Rasim, halkın dilini ve yaşam tarzını eserlerinde başarıyla yansıtarak dönemin aydınları arasında farklı bir yer edinmiştir. Mizahi yönü kuvvetli olduğu kadar toplumsal eleştirileri de keskindir.

Ahmet Rasim, hem yazdığı eserlerle hem de dönemin sosyal ve kültürel hayatını canlı bir şekilde aktarabilmesiyle Türk edebiyatında önemli bir yere sahiptir. Yaşadığı dönemin bir tanığı olarak eserleri, geçmişle bugün arasında bir köprü niteliğindedir. 1932 yılında İstanbul’da vefat etmiştir.
Ahmet Rasim Kitap Alıntı Sözleri
-> Öldürdü beni zaman
-> Her şey zamanla geçmez.
-> İnsan yaşadıkça öğrenir.
-> İhtiyarlık ne yaman dert!
-> Sabırla koruk helva olurmuş.
-> Herkesin sevdası da bir olmaz.
-> Yolda yürümeyi bilmek de hüner!
-> kimisi içinden yanar da belli etmez
-> Öğretmenden korkmayan çocuk okumaz!
-> Veresiye içen iki defa sarhoş olur.
-> Ekmek kıskanılır, su kıskanılmaz…..
-> İnsan, çocukluk anılarını unutamıyor.
-> Gençlikte nazar ne kadar keskin oluyor…
-> Zaman geçer, bırakır yadigâr eserlerini
-> Sana geç kalmışsam eğer zaman utansın..
-> Kıskanmasını bilmeyen sevda nedir bilmez!
-> Şüphe iyi şey değildir, insanı verem eder.
-> Zaman ne olursa olsun hızını değiştirir mi?
-> İnsanın tahammülden ziyade neye ihtiyacı var ?
-> Bir kıyafet, bir eda hiç olmazsa hoş bir seda.
-> Velveleli hayatlar sessizlikten daima tiksinir.
-> İnsan hislerine yenilirse o zaman çaresiz kalır.
-> Ben seninim, sen benimsin Göz önünde durma,kaçıl
-> Görmek neye yarar? Hissetmeliyim, bu bana yeter.
-> Ah, ıstırap! Ben seni hissediyorum, yazamıyorum.
-> Yaşadığım şehri aldatıyorum…Kalbim başka yerde.
-> Aşk ancak karşılıklı olduğunda mutluluğu getirir.
-> Gelecek, heveslerle değil, aklıselim ile düşünülür.
-> Bizde siyasete karışmayan, karıştırılmayan ne vardır?
-> Ah, beklemek! Sen ne kadar tatlı, ne kadar güzelmişsin.
-> Dayak atıldığını izlemek de hemen hemen dayak yemektir.
-> Her çocukluk kendine has bir renk kartelasıdır aslında.
-> Bilmediğim, sonunu kestiremediğim sorulara cevap vermem.
Ahmet Rasim En Çok Beğenilen Sözleri
-> Dayak, kadına yakışmadığı gibi hiçbir kimseye de yakışmaz.
-> Sevildiğini bilmek, hiçbir zaman sevgiyi anlamak değildir.
-> Her ne kadar dargın isem de, yine seni sevmekten vazgeçemem.
-> Yüzüm kime dönük olursa olsun yüreğim hep sana dönük olacak.
-> Ömür bu! Su gibi akıyor. Dalgalanıyor, bulanıyor, duruluyor!
-> Avcılık ve av, güzel kafiye aramaktan başka bir şey değildir.
-> Ya, yaşanan zamanla avunmak, geleceği düşünmek niçin gerekiyor?
-> Küçük teselliler bile kırık gönüllerde büyük kuvvetler doğurur.
-> İnsan sadece dedikoduyla değil, biraz da bilgiyle donanmalıdır.
-> Son derece sabırlı ve tahammüllü olmak her mizacın harcı mıdır?
-> Güler gibi ağlarım. Yok. Ağlar gibi gülerim. Ah! Tarif edemedim.
-> İnsan ilgiden bıkmazmış. Birini bırakıp diğerine gönül verirmiş.
-> Bu kadar da olur mu ? Yedi yaşında bir çocuk bu kadar dövülür mü?
-> Hiç bir terbiye, acıyı yok edemez, ama ızdırap terbiyeyi yok eder.
-> Yarım teselliler bile kırık gönüllerde bütün kuvvetler peyda eder.
-> Acı ile daha yeni tanışmaya başlamış olan bir yürek, çabuk yorulur.
-> Ahlaki cehalet, bir andaki zevk ve hazzı koca geleceğe feda ettiriyor.
-> Okula gitmeyen çocuğun sonu ya tulumbacılıktır ya beygir sürücülüğü…
-> Sonuna kadar sabırlı ve dayanıklı olmak her mizaç sahibinin işi midir?
-> Günleri sıralayan Allah, oruçlu olan ümmetin hepsini yardımıyla affetsin!
-> Meğer tutku kederle ümit arasında yatıp kalktıkça serpilir, tazelenirmiş.
-> Bir gerçeğin altını çizerken kalemi fazla bastırırsanız kağıt yırtılabilir.
-> Insan geçmişe üzülür, içinde yaşadığı zamanla avunur, geleceği düşünürmüş…
-> Kadın kısmı sokakta gülümseyebilir mi? Ya biri görecek olursa… Sonra ne derler?
-> Her manevi göz, o ilahi kitaba bakar bakmaz geçmişin işlemelerini görür, üzülür.
-> Siması, fotoğraf amatörlerini bile hayrette bırakacak doğaüstü bir profil çizer.
-> Baskının ne biçim olduğunu anlamak isterseniz haşarı bir çocuğu dikkatle seyredin!
Ahmet Rasim Sözleri Facebook
-> Despotluğun nasıl olduğunu anlamak isterseniz haşarı bir çocuğu dikkatlice seyredin.
-> Hayat, düzgün bir çizgide ilerlemiyor ki gelecekte olacakları kestirmek kolay olsun.
-> Renkten bir şey kaybetmemiştik. Çünkü şamar bir suratın iki tarafını da kızartmıştı.
-> Heveslerin ne geçmişi, ne geleceği vardır. Aklıselim, iffet insana şimdiyi düşündürür.
-> Kadınlar hangi biçimde, hangi vücut ölçüsünde bulunursa bulunsunlar, saygıya değerler.
-> Hayat bir nevi insanın kendi kendisiyle yaşadığı bir mücadeleden başka bir şey değildir.
-> Çocukluk deyip geçmeyin.. Büyüklük onun fotoğrafının büyütülmesini andıran bir simgedir.
-> Oyunsuz çocuk ise, karnına bastıkça vık vık eden kukla bebeklerden başka bir şey değildir.
-> Böyle âlemleri görmeli fakat içlerine dalmamak gerek. Gör geç demişler, sür git dememişler.
-> İşte insanlık böyle… Karanlık, muzlim, müphem vaziyete girmedikçe: “Ben neredeyim? Demez.”
-> Geçmişten sıyrılarak mutlu bir geleceğe yelken açmaya başlayınca insanda kaygı ve korku oluşur.
-> Fakat öyle kalpler vardır ki onlardaki üzüntü girdibanın derinliği bilinemez. Orası bir çıkmazdır.
-> Akşamları güneşin batışı, sabahları güneşin doğuşu manzaralarında yine bir güzellik ve saflık var.
-> Aile, mektep, vatan bir anlama gelir. Fakat en küçükleri aile, ortancası mektep, büyükleri vatandır.
-> Öyle sanıyorum ki, şair de bizim gibi insan türünden, bize benzeyen bir adamdır. Öyle değilmiş meğer.
-> Zaman, geçici bir örtüdür, geçmişte yaşanan olaylar, onun altında saklanır, mütemadiyen gelişip büyür.
-> Zamanın değişmesi hükümlerin değişmesini, yaşam tarzının değişmesi de mekânların değişmesini gerektiriyor.
-> O bana ‘Yavrum!’ ben ona ‘Anne!’ diyordum. Ne farkı var? Ben annemden başka neyim ki! Ben oyum, o da ben!
Ahmet Rasim Aşk Sözleri
-> Geçmiş için üzülmemek boş sözdür. Her kalp, yaşam devirleri içinde yuvarlandıkça özündeki saflığı kaybeder.
-> Gazete idarehanelerinde ne vakit telaş görürseniz anlayınız ki ertesi sabah bir düzme mektup yayınlanacaktır.
-> Acaba sonsuz uykuda istirahat etme, vücuda faydalı mıdır? İhtimal ki ruhun rahata ermesi o vakit mümkün olur.
-> Acaba gamlı gönüller ne için geçmiş ile uğraşır? Geçmişteki olaylar, şimdiyi ve geleceği hazırlamış değil midir?
-> Durgunluk ve gevşeklik kaygısız gönüllere hastır. Her kalp, uyku ile istirahat edemez. Her göz geceleri kapanmaz.
-> İnsan mektebe gözü kapalı değil, gözü açık gitmeli, değil mi ? Yok, değilmiş! Gözü kapalı gitmeli, orada açılmalıymış!
-> Gece, yıldızlı örtüsünü gökyüzüne serer sermez hatıra, yorulmuş zihinlere ferahlık ve sevinçten ibaret bir neşe hissi geliyor.
-> İnsanlık, miladın hangi senesine erişirse erişsin daima tedaviye muhtaç kalacak, her devrin kendisine mahsus bir hapı bulunacaktır.
-> Belalar görmüş iki çift göz talihleri için ağladı. İki sefil kalp dünyadaki ıstırabın bitmeyeceğine emin olduklarını birbirine anlattı.
-> Her hayat devrinin geçmişi, şimdiki zamanı, geleceği vardır. İnsan geçmişe üzülür; içinde yaşadığı zamanla avunur, geleceği düşünürmüş.
-> Biz size çocuğumuzu teslim ettiysek, okut diye teslim ettik. Bak iki tırnağı düşmüş, bütün parmakları mosmor. Doktora götürdüm, ölür, diyor.
-> Beni sönmez ateşlerde yakan o baştan çıkarıcı gözlerini görmeyeli kalbim cehennem alevleriyle harab oldu. Yanıyorum, o günden beri yanıyorum.
-> Senden uzağa gitmek de mümkün değil.Azmediyorum.Takatim kesiliyor.Duruyorum.Senden sakınıyorum.Anlıyorsun ya.Seni hem görmek,hem görmemek istiyorum.
-> Geceler! Benim çalışma, çabalama ve sıkıntı ile geçirdiğim superguzelsozler.com hayata şahittir. Karanlık beynimi aydınlattı. Bunu biraz da siz düşünün. Beni haklı bulursunuz.
-> İnsan, bahçeye girdi mi, yerden akseden kırmızı renk ile yukarıdan vuran sarı rengin karışımı içinde kalarak kavuniçine benzer bir gelgeç manzaraya dönüyor.
-> Köprü, hayır işlerinden biri olduğuna göre, ancak parası olanların vermeleri yerinde bir borçtur. Fakat olmayanlar, hükümetin himmetiyle, parasız geçmelidirler.
-> Yaz geceleri sıcaklığın hücumundan bıkıp ta Beyoğlu’nun geniş caddelerinde süzülerek Şişli taraflarında ufak ufak esen poyraza göğüs vermekte de bir lezzet varmış
-> Ben Galata’nın kendisini sevmiştim. Burada korkunç olduğu kadar eğlendirici bir hayat vardı. Hâlbuki insan etraflıca düşünecek olursa bu dünyanın ne tarafı korkunç değil?
Ahmet Rasim Sözleri Uzun
-> Ağlamak, duygu yoğunluğundan kaynaklı bir akıştır. Hayat ise ağlamakla geçiyor. Gülmek de hemen hemen bu sözle anlamdaştır; karşıtı değildir; çünkü kökleri, kaynakları birdir.
-> İnsan gariptir. Hissine en çok tesir eden şeyleri beyninde tekrar eder.Benim de beynimde boyuna renk sedaları dönüyor. Tabir uygunsa, beynim renkli bir şamata içinde bulunuyor.
-> Kredi veya itibar denilen şeye pek ziyade güvenmemeli. İnsan bir kere böyle alıştı mı ekseriya uğradığı zararı hissetmiyor. Veresiye içen iki defa sarhoş olur lafı boş yere söylenmemiştir.
-> Aman ne çarşaflar! İnsan temasa ile doyamıyordu. Elektrik alevi, yanar döner, akşam güneşi, parlak nefti. Bu rengarenk güzellik, işve ve naz arttıran yürüyüşlerle giderken bir ses daha duyuldu.
-> Hakikaten muhabbetin merhamete dönüşümü etkileyicidir! İnsanoğlu sevdiği bir şeye merhamet ettiği zaman bütün geçerli yasa ve kuralları unutur. Bu onun heyecan halidir. Uyurgezer olanlar gibi gözü kapalı yürür.
-> Fuhuş, çıplak ve perişan sokak ortalarına, duvar diplerine, viranelere, ıssız yerlere, deniz kenarlarına, ağaç altlarına, gölgeliklerle doldu, tabir mazur görülsün, çoluk çocuk maskarası ve belki bir kat daha rezil ve rüsva oldu!
-> iki sefilin bakışları , birbirlerine tesadüf etmesi gönül alıcı hasretleri olan birtakım mutluluk manzaraları anlattı. Fakat hayalleri o kadar safça , o kadar çocukçaydı ki bu özel vaziyet ancak bu çağdaki masum kalplere vergidir.
-> Küçük bir oda, ufak bir soba, pufla yatak, yumuşak yorgan, içinde ben, dışarıda lapa lapa kar. Ağzımın suyu akar. Hiç durma, yorgana sarıl yat denilen hava dünyada ancak bu kadar şirin olur.Rüzgarın camları zıngırdatması ninni gibi tesir eder. Sobanın çatırtısı gıdıklar.
-> Bir hocanın kıvrak zekasını hatırladım.Talebenin biri sorar: Hoca efendi. Boğulanlar niye denizin üzerine çıkarlar?Hoca bunun hikmetini birdenbire akledemez. O zeki talebeye ikna edici bir cevap vermek mecburiyetinde bulunduğu için der ki: Çocuklar görsünler de ibret alsınlar diye.
-> Nedir bu güvercin sevgisi? Bir kere Hz. Peygamber’in hicreti sırasında saklandığı mağarada örümceklerin ördüğü bir ağ kenarına yuva kurarak Peygamber Efendimizin gizlenmesine yardım ettiği için mânen makbul bir kuş olarak bilinir. Tasavvufta gönül ve sır ulağı olarak geçer. Makamdan makama haber götürür. Eskiden posta işlerinde kullanıldığı için eski edebiyatımızda öncelikle haberci remzi olarak geçmektedir.