Emil Michel Cioran Sözleri

Emil Michel Cioran (1911–1995), Rumen asıllı Fransız filozoftur. Varoluşçuluk, nihilizm ve kötümserlik üzerine yazmış, aforizma ve deneme türlerinde eserler vermiştir. Gençliğinde ağır uykusuzluk çekmiş, bu durum düşünce dünyasını derinden etkilemiştir. 1937’de Fransa’ya yerleşmiş, eserlerini Fransızca yazmaya başlamıştır.

Emil Michel Cioran Sözleri Anlamlı

Felsefesi kesinlikleri reddeder; Tanrı’nın yokluğu, yaşamın anlamsızlığı ve umutsuzluk gibi temaları işler. En bilinen eserleri arasında Çürümenin Kitabı, Doğmuş Olmanın Sakıncası ve Umutsuzluğun Doruklarında yer alır. Hayatını yalnızlık içinde geçirmiş, 1995’te Paris’te ölmüştür. Düşünceleriyle modern çağın en karamsar ama etkileyici filozofları arasında yer alır.

Emil Michel Cioran Sözleri Anlamlı

-> Felsefe, ruhun ağıtıdır.

-> Zaman, vicdanın yarasıdır.

-> Yazmak, boşluğa bağırmaktır.

-> Her düşünce, bir yara izidir.

-> İnanç, acının estetik biçimidir.

-> Sorgulayan ruh, uyum sağlayamaz.

-> İnsan, kendi varlığının düşmanıdır.

-> Zeka arttıkça yaşama arzusu azalır.

-> Hiçbir cevap, sonsuzluğu doyuramaz.

-> Her yerde olan tanrı değil, acıdır.

-> Yazmak, olağanüstü bir tesellidir…

-> Umut, kandırmanın en zarif şeklidir.

-> Her düşünce, bir çöküşün yankısıdır.

-> Her şey geçer, ama boşluk baki kalır.

-> Her insan, kendi yıkımının mimarıdır.

-> Hayat, en çok reddedildikçe anlaşılır.

-> İçsel çürüme, hakikatin başlangıcıdır.

-> Bilinç, varlığın cezalandırıcı ışığıdır.

-> Gerçek huzur, yok oluşun düşüncesindedir.

-> Doğmak, katlanılması imkânsız bir kazadır.

-> Yalnızlık, gerçekliğin en dürüst aynasıdır.

-> Hayal kırıklığı, varoluşun doğum lekesidir.

-> Her cümle, varoluşa karşı bir başkaldırıdır.

-> İnsan, varlık denen yanlış anlamanın ürünüdür.

-> Tarihin özü, unutulmuş çığlıkların yankısıdır.

-> Acı, zihnin eğitmenidir ama kalbin celladıdır.

-> İnsanlık, kendini ciddiye almanın trajedisidir.

-> İnsan türü ancak kendini mahvedene hayran olur .

-> Her düşünce bastırılmış bir duygudan kaynaklanır.

-> Felsefe, zamanın yavaş yavaş çürüttüğü bir çaredir.

-> Yalnızlık, bir lanet değil, ruhun hakiki durağıdır.

-> Eczanelerde varoluşa karşı hiçbir özel ilaç yoktur.

-> Yaşamak, her gün kendi mezar taşını yazmak gibidir.

-> Gerçek bir uykusuzluk gecesi, tüm felsefeleri yutar.

-> Bir düşünceye uzun süre bakarsan, o seni içine çeker.

-> İnsan, başarısız bir proje idi. Tanrının inadı neden?

-> İçimizde doğan her fikirle içimizdeki birşeyler çürür.

-> Sonsuzluk, zamanın boşluğunda yankılanan bir çığlıktır.

-> Ne garip, insan türü ancak kendini mahvedene aşık olur.

-> İnsan kendini çözemez; sadece seyreder, çürür ve bekler.

-> Bildiğimle hissettiğim arasında daima bir çatışma olacak.

-> Her şeyin anlamsızlığı içinde, sessizlik bile çığlık olur.

-> Tanrı öldü demek yetmez; asıl mesele, neden yaratıldığıdır.

-> Sabahtan akşama kadar ne yapıyorsunuz? Kendime katlanıyorum.

-> Hayat, cevabı olmayan bir sualin ısrarla tekrar edilmesidir.

-> İntihar bir çözüm değildir, ama sorunun derinliğini gösterir.

-> Ölümü tozpembe görmeyen birinin kalbinde bir renk körlüğü vardır.

-> -Bana güvenmemeliydiniz.Kim söyler bu sözü,Tanrı ve ipsizin teki.

-> Her şeyin anlamsızlığını anlamak, gerçek bilgeliğin başlangıcıdır.

-> Hayat, her sabah uyanmak zorunda kalmanın sonsuz tekrarından ibarettir.

-> Tek olmaktan duyduğu gurur, insanı, kendi derdine aşık olmaya teşvik eder.

-> Kendini öldürmenin zahmetine değmez, çünkü daima kendini çok geç öldürürsün.

-> Bugünün her vatandaşının içinde müstakbel bir evsiz barksız yabancı yatmaktadır.

-> Dünyaya getirmek istemediğim çocuklar, bana borçlu oldukları mutluluğu bir bilseler.

-> Hayatın içinde yer alan her şey, hem gerçek anlamda hem mecazi anlamda, dengesizdir.

-> Beni ütopyaclıktan uzaklaştıran tarihe merakım oldu. Zira tarih ütopyanın panzehiridir.

-> Bin yıllık savaşlar Batı’yı sağlamlaştırdı; yüz yıllık psikoloji ise can havline kaptırdı.

-> İnançsızlık, yalnızca Tanrı’nın yokluğu değil, aynı zamanda ihtiyaç duyulmasının utancıdır.

-> Tanrı’nın dahi kurtaramayacağı ruhlar vardır; dizlerinin üzerine de çökse, onlar için dua da etse.

-> Hakikaten yalnız varlık, insanlar tarafından terk edilmiş olan değil, insanlar arasında acı çekendir.

-> Halbuki gözlerin işlevi görmek değil ağlamaktır; gerçekten görmek için de gözlerimizi kapatmamız gerekir.

-> Bir düşüncenin derinliği; göze aldığı tehlikenin boyutudur: ya düşüncenin mimarı olarak ölürüz ya da düşünmekten vazgeçeriz.

-> İdeolojiler, yüzyıllar boyunca ayakta duran barbarlık temeline bir cila çekmek için, bütün insanların paylaştığı caniyane eğilimleri örtmek için icat edilmişlerdir sadece.

-> İntihara meyıllı olmak, yasalara saygılı pişirik katillere mahsustur; öldürmekten korktuklarından, kendilerini yok etmeyi düşlerler, cezalandırılmayacaklarından emin olarak.

-> İnsan kindar bir hayvan olduğundan, hemcinsleri üzerine beyan ettiği her görüşte kötüleme vardır.Yaşamın belli bir anlamı varsa, demek ki biz hepimiz dikiş tutturamamış insanlarız.

-> Aşk iki tükürüğün karşılaşması. Bütün duygular superguzelsozler.com mutlaklarını salgı bezlerinin sefilliğinden alırlar. Asalet varoluşun yadsınmasındadır, harap olmuş manzaralara tepeden bakan tebessümdedir yalnızca.

-> Toplum oluştuğundan beri, ondan kaçmayı istemiş olanlar zulme uğramıştır ya da çeneleri kapatılmıştır. Her şeyiniz affedilir, yeter ki bir mesleğiniz, isminizin bir alt-başlığı, yokluğunuzun üzerinde bir damga olsun.

-> Bir adım geri durduğumuzda, ormanı seyretmek için ağaçları bir kenara ittiğimizde, ağaçların değersizliğiyle karşı karşıya kalırız. Daha fazla geri geldiğimizde, ormanı tamamen önemsiz buluveririz. Aynısı bu ülke, yeryüzü, güneş sistemi ve galaksi içinde geçerlidir. Bu evren o denli geniştir ki, biz bir kum taneciğinden daha ufak kalırız. En büyük problemlerimiz bizle birlikte hiçliğe karışır. Biz basitçe, Tanrıların oyuncaklarıyız, yine de Tanrılar oyunlarına bizi layık görmüyorlar bile.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir