Bülent Akyürek Sözleri
Bülent Akyürek, keskin kalemi ve sıra dışı üslubuyla Türk edebiyatında kendine özgü bir yer edinmiş bir yazardır. Toplumsal çöküşü, modern insanın bunalımlarını ve ahlaki erozyonu cesurca ele alan eserleriyle dikkat çeker. Yazılarında sert, sarsıcı ve zaman zaman provoke edici bir dil kullanarak, okurlarını derin bir sorgulamaya davet eder. Onun satırları, adeta bir tokat gibi yüzleşmekten kaçtığımız gerçekleri gözler önüne serer.

Akyürek, eserlerinde bireyin içsel yolculuğuna ışık tutarak “gerçek insan olmak”, “erdemle yaşamak” ve “karakter inşa etmek” gibi kavramları irdeler. En bilinen kitaplarından biri olan Adam Gibi Ölmek, okuyucusuna sadece bir yaşam dersi sunmaz, aynı zamanda bir varoluş manifestosu niteliği taşır.
Sarsıcı anlatımı, tabuları yıkan yaklaşımı ve okuru konfor alanından çıkaran fikirleriyle Akyürek, edebiyatın sadece bir eğlence aracı olmadığını, insanın ruhuna dokunan ve onu dönüştüren bir güç olduğunu kanıtlar. Onun kitapları, düşündüren, sorgulatan ve yer yer rahatsız eden bir yolculuğa çıkmak isteyenler için cesur bir davettir.
Bülent Akyürek Sözleri Kısa
“Nike” şapkasının altındaki İngilizcesi sağlam insanlara ölümü nasıl izah edeceğiz?
Kendini seven, beğenen insan beklenti içindedir. Onun kendisine olan sevgisi aslına bakarsanız dış dünyaya attığı “beni acilen Sevin, yardıma ihtiyacım var.” çığlıklarıdır.
Oturmak kadınların en doğal hakkıdır. Bunu bütün erkekler biliyor olmalı ki otobüste, dolmuşta sürekli yer veriyorlar! Bunu refleksle yapıyorlar, kibarlıktan değil. Milyonlarca yıl kadınlara hizmet etmeyi ezberlemiş adamlar!
Dünyanın durumu yılana benzer; dokununca yumuşak gelir, fakat zehiri öldürür.
Yarın sabah yeni bir güneş doğacak üstümüze ve hepimizi eşit mesafeden ısıtacak. Ama siz kuzeyde kalırsanız daha az nasipleneceksiniz. Demek ki öncelikle nerede durmamız gerektiğini öğrenmeliyiz.
Sıradan olmak,herkes gibi bir hayat yaşamak bu çağın kabusu sanki!Çoğunluğa uyan,marjinal fikir ve davranış biçimlerine sahip olmayanlar aşağılanarak nefisleri kırbaçlanıyor.Hepimiz,yarı tanrı olmaya aday antik Yunanlılar gibiyiz…
Psikolojık olarak düşünün; başımızda kabrimizi taşırken şeytanlık düşünüp dünya malına minnet edebilir miydik?
Allahın neresinden bedenimize üflenen mübarek ruh bu dünyada olmak istemediği yerlerde gezinmekten, görmek istemediklerini görmekten ve duymak istemediklerini duymaktan bedenlerimizin içinde hıçkırarak ağlıyor.
İnsanın hesap vereceği bir makamı yoksa zalimleşir.
Bana üstad dediniz, siz kendinizi ne sanıyorsunuz?
En mutlu anlarımda “Oturduğum sandalyenin altında bomba var mı?” diye sıkıntıya girerim.
Yarınlar herkesi layık olduğu kategoride yargılayacaktır, inanın buna.
Bülent Akyürek Kitap Alıntı Sözleri
Hicret, kibrimizin de ilacıdır. Bir erkek için kaçmak, terk etmek, savaşı göze alamamak zor bir eylemdir, bunu biliyoruz! İslam, insan ruhunun derinliklerine kadar sızdığı için hicret kavramıyla psikolojimizi koruyor. Hicret, kalanın değil terk edenin zaferidir!
Görülmeyecek kadar yakın uzaklıklar vardır.
Alışkanlıkların kölesi olmak istemiyorum.
İnsan beyni, kadın düşünmekten tekerleği icat etti. Sendromun etkisinden kurtulamayıp içine atanlar da yazıyı, yazıyla da derdini anlatamayan insanlar kabuklarına çekilip kafayı çekmek için alkollü içkiyi buldu… Evet kardeşlerim, bilim böyle ilerledi…!
Kiminle gülüyorsan ona eşitsin,kiminle ağlıyorsan ona güveniyorsun,kiminle susuyorsan ondan kaçmak istiyorsundur.
Her üniforma bir hatırlatmadır. Bizler kafamızdan sarığı çıkardığımız gün ölümü unuttuk. Bildiğiniz gibi sarık, bize kefen olmaya yetecek büyüklükteki bezden yapılırdı. Müslümanın tek varlığı olan sarığı öldüğü yerde ona kefen yapılırdı, yani kabrimizi başımızda taşırdık.
Kaba bir çağdayız , karanlık bir dünya , acımasız barbarlar ölümcül silahlarıyla üstümüze gelirken konuşarak avunma zamanı geçti.
Asıl erdem nedir? diyecek olursanız ara vermeden söyleyeyim: Asıl erdem haklıyken susmaktır. Haklıyken susanın nefsi kırılır. İşte bunun lezzeti anlatılamaz.
Bülent Akyürek En Güzel Sözleri
Ağızlarımız yalanların sarayı, yüreğimiz doğruların mezarı oldu. Sabah, akşam para, güç, iktidar istiyorsunuz. Bunun için dua ediyorsunuz ama namaz kılmıyorsunuz. Oysa namaz bizler dua edebilelim, duaya yüzümüz olsun diye var! Beş vakit koymadan milyar kazanmak istiyorsunuz.
felsefe hiçbir zaman bizim gibi fukaralara kalmamıştır, felsefe aydınlanmış insan ve toplumların konforudur. ödememiz gereken faturalar, büyütmemiz gereken çocuklarımız var, bizim ellerimiz çalışmaktan nasırlıdır.
Sokakta, evde, balkonda, lokantada bağırarak konuşan, arabalarına garip gürültülü egsoz, motor takan, şamatacı bir toplum olduk. Bütün küçük insanlar en azından gürültü çıkararak dikkatleri üstlerine çekmeye çalışıyorlar. Sıradan ama namuslu bir hayatı kimse istemiyor…
Başımızın üstünde kabrimizi taşırken kar-zarar değil, haram-helal adımlarıyla yürüyorduk…
Yaradana sığındım yaratılanlardan ötürü.
Boş bir kitap sayfasında bile bir ağacın hayat hikayesi vardır.
Güçlü ve zalim insan, bizim yanımızda zayıf kalmalıdır. Onunla mazlumun superguzelsozler.com hakkını alıncaya kadar savaşmamız gerekir. Niye ellerini öpelim, niçin onların yollarını temizleyelim? Biz hangi kitabın kullarıyız, kişisel gelişim kitapları mı yoksa Kuran-ı Kerim’in mi?
İkinci sınıf ama helalinden bir hayatı kimse sürdürmek istemiyor Bilmeliyiz ki tatmin ve şükür için dünyevi başarı gerekmiyor. Asıl meziyet başarısızlığa düşüldüğünde “Sabır” gösterebilmektir.
Polisin, askerin, aşçının, kafasına şapka yada benzeri şeyleri takmalarının hikmeti, görevlerini hatırlasınlar hiç unutmasınlar diyedir.
Babadan alınan terk edilir ama anadan alınan kutsal biçimde korunur. Dili anadan, parayı babadan değil mi?
Inanisa göre; kanepesinde yellenerek portakal soyan herhangi bir pijamalı adam ayağa kalkıp Mars ta fabrika kurabilir! Üstelik bunu piyasada satılan üç kuruşluk Kişisel Gelişim kitaplarından iki tane okuyarak yapacaktır.
Allah için yapılan her şey binlerce hücremizi yeniler ama bunu İsviçreli bilim adamları bilmezler.
Erkek çocuklar için sevgi, paylaşmak ve onunla boğuşmakken, kız çocuklar için tatlı söz ve dokunuşlardır.
Uykudan önce bütün bir günü gözden geçirip,”gerek yoktu”dediğimiz şeyler tövbemiz olsun.