C. S. Lewis Sözleri

C. S. Lewis, 20. yüzyılın en etkili düşünürlerinden ve yazarlarından biridir. Edebiyat dünyasında özellikle Narnia Günlükleri serisiyle tanınsa da, onun asıl gücü, insan ruhuna dair derin gözlemleri ve felsefi düşünceleridir. Lewis, yalnızca hikâyeler anlatmakla kalmamış, aynı zamanda insanın inanç, ahlak ve anlam arayışı üzerine keskin analizler yapmıştır.

C. S. Lewis Sözleri Anlamlı

Eserlerinde, insanın iç çatışmalarını, umudu, sevgiyi ve kayıpları güçlü metaforlarla işler. Onun kalemi, yalnızca bir yazarı değil, aynı zamanda hayatın anlamına dair sorgulamalar yapan bir filozofu yansıtır. Özellikle inanç üzerine yazdığı eserlerde, şüphe ve inancın iç içe geçtiği, insanın kendini ve dünyayı anlamlandırmaya çalıştığı derin bir düşünsel yolculuk sunar.

Lewis’in sözleri, yalnızca güzel cümleler değil, okuyucusunun zihninde yeni kapılar açan, düşündüren ve hissettiren ifadelerdir. Bu nedenle, onun yazdıkları yalnızca bir döneme değil, zamansız bir bilgelik olarak her kuşağa hitap etmektedir.

C. S. Lewis Sözleri Anlamlı

-> Yalnız olmadığımızı bilmek için okuruz.

-> Her son, yeni bir başlangıcın habercisidir.

-> İnsan, neye değer veriyorsa onun esiri olur.

-> Bazı günler, ayakta kalmak bile bir zaferdir.

-> Vermedikleriniz hiçbir zaman sizin olmayacak.

-> Karanlık anlar, yıldızları görmemiz için vardır.

-> Her şeyinizi kaybetseniz bile, umudunuzu kaybetmeyin.

-> Gerçek bilgelik, neyi bilmediğini fark etmekle başlar.

-> Sevgi, kendini vermektir; bir karşılık beklemek değildir.

-> Denemeden önce insanları bilmek zordur. (Büyücünün Yeğeni)

-> Korkularımız, bizi zincire vuran en büyük hapishanelerdir.

-> Gerçek cesaret, korkunun varlığında bile ilerleyebilmektir.

-> İyi bir okuyucu, tek bir hayat yaşamaz; o binlerce hayat yaşar.

-> Bir gün masalları tekrar okumaya başlayacak kadar yaşlanacaksın.

-> Gerçek sevgi, birine onu değiştirmeye çalışmadan değer vermektir.

-> Sen bir ruha sahip değilsin. Sen bir ruhsun; bir bedene sahipsin.

-> Kendini bulmanın en iyi yolu, başkaları için bir şeyler yapmaktır.

-> Acı, Tanrı’nın bize dikkat kesilmemiz için fısıldadığı megafondur.

-> Nasihat etmekle emir almak arasındaki farkı bilirim. (Prens Caspian)

-> Deneyim: En acımasız öğretmen O’dur. Fakat en iyi öğretmen de O’dur.

-> Bir bilginin divit ve mürekkebi her zaman yanındadır. (Prens Caspian)

-> Önemli olan, hangi dünyada yaşadığın değil, o dünyada kim olduğundur.

-> İnsan günah işlemediyse korkacak hiçbir şey yoktur. (Büyücünün Yeğeni)

-> Mutluluk, onu aramak yerine bir şeylere tutkuyla bağlandığımızda gelir.

-> Güzelliği görmek için yalnızca gözlerimizi değil, ruhumuzu da açmalıyız.

-> Cesaret, tüm erdemlerin sınandığı anlarda ortaya çıkan en büyük erdemdir.

-> Alçakgönüllülük, kendinizi küçük görmek değil, kendinizi daha az düşünmektir.

-> İnsan, alışkanlıklarının toplamıdır. Kiminle vakit geçirdiğinize dikkat edin.

-> Yeni bir hedef belirlemek bir rüya görmek söz konusu ise, asla yaşlı değilsin.

-> Bir şeyi yeterince istiyorsan, karşılığında ödeyeceğin bedeli de göze almalısın.

-> Eğer dünyada açlık varsa, bu, bir yerlerde adaletin eksik olduğu anlamına gelir.

-> Gittiğinde yanından ne kadar götürdüğünü hiç biliyor muydun canım ? . (Acı Sorunu)

-> Zamanı geri almak mümkün değildir ama yeni bir başlangıç yapmak her zaman mümkündür.

-> Affetmek, bir insanı serbest bırakmaktır ve fark edersiniz ki serbest kalan sizsiniz.

-> Tecrübe acımasız bir öğretmen olabilir. Ama öğrenirsin. Hem de öyle bir öğrenirsin ki!

-> İnsan kalbinin derinliklerinde, başka bir dünyaya ait olduğunu hissettiği bir özlem vardır.

-> Bilmediğiniz şeyin size zarar vermeyeceğini büyük ihtimalle duymuşsunuzdur, ama iş hayatında verir.

-> Alçakgönüllülük kendinizi olduğunuzdan değersiz addetmek değil, kendiniz hakkında daha az düşünmektir.

-> Bir çocuk masalından yalnızca çocuklar keyif alabiliyorsa, o hiç de iyi bir çocuk masalı değil demektir.

-> Her zaman uzayın karanlık ve soğuk bir yer olduğunu düşünürdüm. Güneşi unutmuş muydun? (Sessiz Gezegenin Dışında)

-> Narnia, Narnia, Narnia, uyan! Sev. Düşün. Konuş. Yürüyen ağaç ol. Konuşan hayvan ol. Kutsal su ol. (Büyücünün Yeğeni)

-> Sözcüklerin kadim, kırılgan ve engin bir kudrete sahip araçlar olduğundan söz ederken ne yaptığımızın farkında olsak iyi olur.

-> Ateizm çok basit bir hal almaya başladı. Eğer tüm evrenin anlamı yoksa, hiçbir zaman onun anlamı olmadığını bulmamamız gerekirdi.

-> Seks olduğu sürece huzur, düzen ve disiplin olmaz. İnsan bundan kurtulduğu zaman sonunda idare edilebilir hâle gelecektir. (Korkunç Kale)

-> Cesaret, korkunun yokluğu değildir. Gerçek cesaret, korkuya rağmen ilerleyebilmektir. Korkusuz olmak mümkün olmayabilir ama cesur olmak her zaman mümkündür.

-> Dünyadaki güzelliği görmek için sadece gözlerimizi değil, ruhumuzu da açmalıyız. Çünkü gerçek güzellik, yalnızca göze hitap eden değil, kalbe dokunan şeydir.

-> Giderse daha kötü olur dedi Edmund, çünkü o zaman nerede olduğunu bilemeyiz. Odada bir arı varsa, nerede olduğunu bilmek isterim. (Şafak Yıldızı’nın Yolculuğu)

-> Haklısınız efendim dedi Suratsız. Burada, aşağıda kapana kısılmamızın iyi bir yanı olduğunu aklınızdan çıkarmayın. Cenaze masrafından kurtuluruz. (Gümüş Sandalye)

-> Hapishaneyi kendi kafalarında yaratıyor ve hapishanenin içinde olduklarını düşünüyorlar. Aldatılmaktan öylesine korkuyorlar ki, oradan kurtulamıyorlar. (Son Savaş)

-> Geçmişi geri almak mümkün değildir ama her an yeni bir başlangıç yapmak mümkündür. Önemli olan, geçmişte ne yaptığınız değil, şu an ne yapmaya karar verdiğinizdir.

-> Gerçek sevgi, kendini vermektir; karşılık beklemek değildir. İnsan, ancak karşılıksız sevdiğinde gerçek sevgiyi deneyimleyebilir. Çünkü sevgi, almak değil, vermektir.

-> Karanlık anlar, bize yıldızları gösterir. Hayatın en zor zamanlarında bile ışığı görebilmek için yukarı bakmak gerekir. Karanlık, aydınlığın değerini anlamamızı sağlar.

-> Sevgi, birini olduğu gibi kabul etmek ve değiştirmeye çalışmadan sevmektir. İnsan, olduğu gibi sevildiğini hissettiğinde gerçekten özgür olur ve ancak o zaman büyüyebilir.

-> İnsan mutluluğu genellikle yanlış yerde arar. Mutluluk, peşinden koştuğumuzda uzaklaşan bir gölge gibidir, ama kendimizi tutkuyla bir şeye adadığımızda ansızın gelip bizi bulur.

-> Her son, yalnızca bir kapanış değildir; aynı zamanda yeni bir başlangıcın habercisidir. Kapılar kapandığında umutsuzluğa kapılmak yerine, yeni bir yol açıldığını hatırlamak gerekir.

-> Bazı günler, büyük işler başaramayabilirsiniz ama unutmayın ki sadece ayakta kalmak bile bir zaferdir. En karanlık günlerde bile ilerlemeye devam etmek, insanın gerçek gücünü gösterir.

-> Gerçek bilgelik, sahip olduğumuz bilgide değil, bilmediklerimizi fark etmemizde yatar. İnsan, ne kadar az şey bildiğini fark ettiğinde, öğrenmeye en açık olduğu noktaya ulaşmış demektir.

-> İnsanın kendini bulmasının en iyi yolu, başkalarına hizmet etmektir. Gerçek mutluluk, yalnızca kendimiz için bir şeyler yaptığımızda değil, başkalarının hayatına dokunduğumuzda ortaya çıkar.

-> Bir şey kötü gitmeye başlarsa, bir süre için her şeyin daha da kötüye gittiğini görürsünüz; fakat o şey yeniden iyi gitmeye başladığında genellikle her şey çok daha iyi olur. (Büyücünün Yeğeni)

-> Hayatta gerçekten istediğiniz bir şey varsa, karşılığında neyi feda etmeye hazır olduğunuzu bilmelisiniz. Büyük hayaller, büyük bedeller gerektirir ve ancak cesaret edenler o hayallere ulaşabilir.

-> Her şeyinizi kaybetseniz bile, umudunuzu kaybetmeyin. Çünkü umut, yeniden başlamanızı sağlayan tek şeydir. Her şeye sıfırdan başlayabilirsiniz ama umutsuzluk içinde başlamak, en baştan kaybetmektir.

-> Hayatta en önemli şey, hangi dünyada yaşadığınız değil, o dünyada kim olduğunuzdur. Çevreniz ve koşullarınız sizi tanımlamaz; asıl önemli olan, bu dünyada nasıl bir insan olarak varlık gösterdiğinizdir.

-> Biz sadece bir insanın kendi malzemelerine dayanarak yaptığı seçımin sonuçlarını görüyoruz. Ama Tanrı onu malzemelerine göre değil, malzemeleriyle neler yaptığına bakarak yargılıyor. (Özde Hıristiyanlık)

-> Korkularımız, en büyük hapishanelerimizdir. Bizi olduğumuz yerde tutan, ileri gitmemizi engelleyen şey, çoğu zaman dış dünya değil, içimizde büyüttüğümüz korkulardır. Özgür olmak için, önce bu zincirleri kırmalıyız.

-> Acı, genellikle kaçmaya çalıştığımız bir şeydir, ama aslında Tanrı’nın bize seslendiği bir megafondur. Mutlulukta fısıldar, vicdanımızda konuşur ama acıyla bağırır. Çünkü bazen bizi uyandırmak için başka çare kalmaz.

-> Gerçek dostluk, iki insanın ortak yönleri olduğu için değil, birbirlerinin farklarını kabul edip birlikte büyüyebildikleri için güçlüdür. ‘Sen de mi?’ diye sorduğumuzda değil, ‘Ben yanındayım’ dediğimizde dostluk başlar.

-> Eğer dünyada açlık, adaletsizlik ve acı varsa, bu sadece kaçınılmaz bir kader değildir. Bir yerlerde eksik olan şey sevgidir, merhamettir, paylaşmaktır. Dünya daha iyi olabilir, ama bunun için önce biz daha iyi olmalıyız.

-> Hayat sanki iki kere gösterilebilen, hatta geriye oynatılabilen bir filmmiş gibi bazı şeylere yeniden sahip olmak için duyulan bu şiddetli arzu… Acaba tüm kötülüklerin anası bu olabilir miydi? (Perelandra Venüs’e Yolculuk)

-> Ruhsal acı fiziksel acıdan daha az dramatiktir, ama daha sık yaşanır ve katlanması da daha zordur. Ruhsal acıyı örtmek için gösterilen yaygın çaba bu yükü arttırır: Dişim ağrıyor demek, Kalbim kırıldı demekten daha kolaydır.

-> Cesaret, tüm erdemlerin en önemlisidir çünkü diğer erdemlerin gerçekten var olup olmadığını ortaya çıkaran odur. İnsanın doğruluğu, dürüstlüğü, sadakati ya da sevgisi, ancak zor zamanlarda cesaret gösterdiğinde anlam kazanır.

-> İyi bir okuyucu olmak, sadece kitapları tüketmek değil, onlarla yaşamak demektir. Gerçek bir okur, yalnızca kendi hayatını değil, sayfalar arasında binlerce farklı hayatı yaşar ve her biri ona yeni bir bakış açısı kazandırır.

-> Alışkanlıklarımız bizi biz yapar. Kimlerle vakit geçirdiğimiz, hangi kitapları okuduğumuz, hangi düşünceleri zihnimizde beslediğimiz karakterimizi şekillendirir. Hayatınızı değiştirmek istiyorsanız, önce alışkanlıklarınızı değiştirin.

-> İnsan neye değer veriyorsa, sonunda onun superguzelsozler.com esiri olur. Para, güç, şöhret ya da aşk… Eğer hayatınızı bunların peşinde koşarak geçirirseniz, sonunda onların kölesi olursunuz. Gerçek özgürlük, değer verdiğiniz şeyleri akıllıca seçmekle başlar.

-> İnsanın ruhunun derinliklerinde, hiçbir zaman tam olarak tatmin olmayan bir özlem vardır. Çünkü biz bu dünyaya ait değiliz, daha büyük bir şeye ait olduğumuzu hissederiz. Bu özlem, bizi anlam arayışına yönlendiren en güçlü itici gücümüzdür.

-> Alçakgönüllülük, kendini değersiz görmek değildir. Asıl alçakgönüllülük, kendinizi başkalarıyla kıyaslamaktan vazgeçip, kendinizi daha az düşünmeye başladığınızda ortaya çıkar. Gerçek büyüklük, kendinizi küçültmeden başkalarına yer açabilmektir.

-> Affetmek, başkası için yaptığımız bir şey gibi görünse de aslında en çok kendimize yaptığımız bir iyiliktir. Öfke ve kin, kalbimizde ağır zincirler gibi asılı kalır. Birini affettiğimizde bu zincirleri kırarız ve fark ederiz ki özgürlüğe kavuşan aslında biziz.

-> Kimse, Sentorları gördüğünde onların gülünç olduğunu düşünmez. Kafaları yıldızlardan öğrendikleri antik bilgilerle doludur, ciddi ve heybetli yaratıklardır, kolay kolay mutlu edilemez ve kızdırılamazlar; ama kızgınlıkları kocaman bir dalgaya benzer. (Gümüş Sandalye)

-> Korktuğunuz şey kötü bir yaratık olduğu sürece, iyilerin yardımınıza koşacağına ilişkin hâlâ bir umudunuz olabilir. Ama varsayalım ki iyiye ulaşmak için mücadele ettiniz ve onun da korkunç bir şey olduğunu keşfettiniz, o zaman ne yapardınız? (Perelandra Venüs’e Yolculuk)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir