Erich Fromm Sözleri
Erich Fromm (1900–1980), Alman kökenli psikanalist, sosyolog ve filozoftur. Freud’un psikanalizini Marx’ın toplum analizleriyle birleştirerek insan doğası, özgürlük, sevgi ve yabancılaşma üzerine önemli fikirler geliştirmiştir.

En tanınmış eserleri arasında Sevme Sanatı, Özgürlükten Kaçış ve Sahip Olmak ya da Olmak yer alır. Fromm’a göre sevgi bir sanattır; insan, özgürleşmekle yalnızlaşmış ve yabancılaşmıştır. Totaliter sistemlerin bu yalnızlaşmadan beslendiğini savunur. İnsani değerleri, sorumluluğu ve içsel dönüşümü savunan insancıl bir düşünürdür.
Erich Fromm En Güzel Sözleri
-> Tembelsiniz siz, tembel!
-> Sevmek öğretmenin tek yoludur.
-> Umut umutsuzluğu yenebilir!
-> Sıkılmama sevmenin tek koşuludur.
-> Burası ve şimdiki an sonsuzluktur.
-> Kardeş sevgisi tüm insanları sevmektir.
-> İnsan canı sıkılabilen tek hayvandır.
-> Ataerkil evrende bütün tanrılar erkektir.
-> Şiddet, yaşanmış bir yaşamın dışa vurumudur.
-> Makine yüzünden zaman insanın hükümdarı oldu.
-> Karanlıkta ıslık çalmak ortalığı aydınlatmaz.
-> Ancak kendinden bir şeyler verebilen kişi zengindir.
-> Sevgi olmadan insanlık bir gün için bile var olamaz.
-> Gerçek hiç bir zaman şiddet tarafından çürütülemez.
-> İnsanın hayattaki asıl görevi kendini doğurmaktır.
-> Hiç kimse başka birisinin amaçlarına araç olmamalıdır.
-> Bir ilişkide güvensizlik varsa ordaki sevgi yalandır.
-> İyi ve kötü sadece itaatsiz olma özgürlüğü içinde vardır.
-> İyi ve kötü, sadece itaatsiz olma özgürlüğünde vardır.
-> İnsanlık tarihi esas olarak putlara tapınmanın tarihidir.
-> Kişi emek verdiği şeyi sever, sevdiği şey için emek verir!
-> Bütün ağır psikolojik hastalıkların temelinde narsisizm yatar.
-> Otomatlar birbirlerini sevmedikleri gibi Tanrı’yı da sevmezler.
-> Sevgi, sevgi üreten bir güçtür. Güçsüzlük, sevgi üretememektir.
-> Başarısız olma özgürlüğü olmadan gerçek bir özgürlük olamaz.
-> Bilmemek ve buna rağmen bildiğimizi düşünmek bir hastalıktır.
-> İnsanlar artık Tanrı ile baş edemez hale gelince dine yönelirler.
-> Bir amaca yönelik olmayan sevgide ancak gerçek sevgi açılıp gelişir.
-> Günümüzde eşitlik “bir olmak” değil “aynı olmak ” anlamına geliyor.
-> Hırslarına yenik düşenler, diğer insanlara karşı da yabancılaşıyor!
-> Geçmişin tehlikesi esir olmaktı, geleceğin tehlikesi ise robot olmak.
-> Sana yapılmasını istemediğin hiçbir şeyi başkalarına yapmayacaksın.
-> İnsanoğlu göremediği putlara tapar ve görememek için gözlerini kapatır.
-> Bir insanın sevdiği insana verebileceği en güzel hediye dürüstlüğüdür.
-> Milliyetçilik bizim iğrenç günahımız, putperestliğimiz çılgınlığımızdır.
-> Ancak kendimize inanç duyduğumuz zaman, başkalarına da inanç duyabiliriz.
-> Sevgi, aktifliktir; bir şeyin içinde olmaktır, bir şeye kapılmak değil.
-> Köleleri özgürlüklerini talep edecek kadar değiştiren şey nedir acaba?
-> Topluma lüzumsuz bilgiler verirseniz, gereksiz bir kalabalık oluşur.
-> Emniyet ve güvenliği yaşamın birinci koşulu sayanlar inançlı olamazlar.
-> Eğer ben sahip olduklarım isem ve sahip olduklarımı kaybettiysem kimim ben?
-> Temel gerçek şudur: İki insan birbirlerini varlıklarının özünden tanırlar.
-> Bütün kötülüklerin ve savaşların temelinde, yaşanmamış yaşamlar vardır.
-> Marx Kutsal Kitap gibidir: Çok alıntı yapılır ama nadiren gerçekten anlaşılır.
-> Sevginin kazanılması için en önemli koşul kişinin kendi narsisizmini yenmesidir.
-> İnsanın insan olabilmesi için diğer insanlardan kurtulması gerekmektedir.
-> İnsan sevgisinden olmayan vatan sevgisi de sevgi değil, putperest ibadettir.
-> Ölüm keskin bir acıdır. Fakat yaşamadan ölme düşüncesi katlanılmaz bir ızdıraptır.
-> Hiçbir şey yaratıcılığı aşk kadar teşvik etmez, tabi aşkın gerçek olması koşuluyla.
-> Kurtuluş, insanoğlunun acı çekme kapasitesiyle başlamaktadır.
-> Hayatın amacı tam olarak doğmaktır, ancak trajedisi çoğumuzun biz doğmadan ölmesidir.
-> Kardeş sevgisi tüm insanları sevmektir. Ve tek kişiye ait olmaması en büyük özelliğidir.
-> Mutluluk tanrıların bir hediyesi olmayıp insanın içsel üretkenliğinin bir başarısıdır.
-> En önemli verme edimi, maddi şeyler değil aksine insana özgü dünyadan bir şeyler vermektir.
-> İyice tanımadan hiç bir insana bağlanma. Unutma; gerçek sevgi tanıdıkça büyüyen sevgidir.
-> İnsanları acı çekmekten daha fazla birleştiren başka bir şey bulunmamaktadır.
-> Organize din, özünde bir mistifikasyondur, sosyal sistemin kötülüğünü gizlemenin bir aracıdır.
-> İnsanlık tarihi insan özgürlüğünün başlangıcıdır ve onun ilk eylemi olan itaatsizlikle başlar.
-> Geçmişin tehlikesi, erkeklerin köle olmasıydı. Geleceğin tehlikesi, insanın robot olabilmesidir.
-> Müşteri, manipüle edilecek bir nesnedir, iş adamının tatmin etmek istediği somut bir kişi değil.
-> Kapitalizm, insan gibi davranan makineler ve makine gibi davranan insanlar üreten bir sistemdir.
-> Mantıklı düşünce kavramından bir kuramın oluşturulmasına doğru atılan her adımda inanca gerek vardır.
-> Ölüm keskin bir acıdır. Fakat yaşamadan ölme düşüncesi katlanılmaz bir ızdıraptır.
-> Tüketim ideoloğunun dileği bütün dünyayı yutmak; tüketici biberon için çığlıklar atan ebedi süt çocuğu.
-> Düşüncelerimizi ifade etme hakkı, ancak kendi düşüncelerimize sahip olabilirsek bir anlam ifade eder.
-> Her insan kendi içinde bir amaçtır ve asla başka birinin amacı için bir araç haline getirilmemelidir.
-> Tüm uygarlığımız, karşılıklı kar sağlayan bir alış veriş düşüncesi, satın alma açlığı üzerinde yükseliyor.
-> Eğitim, bir çocuğa özel yeteneklerinin fakına varması için yardım etmektir. Eğitimin zıddı yönlendirmedir.
-> İnsanlar açlıktan susuzluktan değil tutkularının gerektirdiği amaca ulaşamadıklarından intihar ederler.
-> Daha büyük bir bireycilik yolunda değiliz, giderek daha fazla manipüle edilen bir kitle uygarlığı haline geliyoruz.
-> Sevgi, narsisizmin hemen hemen olmadığı alçak gönüllülüğün, nesnelliğin ve düşüncenin gelişmekte olduğu yerde vardır.
-> Gerçekleri görmek, hayır diyebilme cesaretidir. Güçlülerin emirlerine karşı gelebilmektir. Uyanış ve insan oluştur.
-> Bilmek ve hala bilmediğimizi düşünmek en yüce marifettir. Bilmemek ve buna rağmen bildiğimizi düşünmek bir hastalıktır.
-> Otomatlar sevemezler. Onlar sadece “kişilik paketleri”ni birbirleriyle değiştirirler ve ucuza kapatma peşinde koşarlar.
-> Anne sevgisi koşulsuzdur, koruyucudur, sıcak bir superguzelsozler.com sığınaktır. Koşulsuz olduğu için denetlenemez, ya da elde edilemez.
-> Kendin arzu etmediğin halde oluşur, Kendin arzu etmediğin halde doğar, yaşarsın ve Kendin arzu etmediğin halde öleceksin.
-> Sevgi ancak iki insan birbirlerine varlıkların özünden bağlanır, her biri kendisinin varlığının özünden tanırsa, gerçekleşir.
-> Şüphesiz ki kendiniz için alacağınız en doğru karar, kendini vazgeçilmez zanneden herkesten, sonsuza dek uzaklaşmanızdır.
-> Günümüzde psikiyatri, psikoloji ve psikanaliz insanları manipüle etmenin bir yolu olarak kullanılma tehlikesiyle karşı karşıyadır.
-> Milyonlarca insanın aynı kötülükleri paylaşması o kötülükleri erdeme dönüştürmez; aynı hataları yapmaları, o hataları doğru kılmaz.
-> Saygı duymak, karşımızdakinden korkmak ve ürkmek demek değildir; saygı duymak o kişiye dikkat etmek, dikkatlice gözlemlemek demektir.
-> Modern insanın mutluluğu, vitrinlere bakarak kendinden geçmek ve parasının yettiği her şeyi peşin ödeyerek ya da taksitle satın almaktır.
-> Sevginin yalnızca ayrıcalıklı bireysel değil de sosyal bir olgu olarak gerçekleşebilirliğine inanmak, insanın doğasını bilerek temellendirilmiş ussal bir inançtır.
-> Ben bir sosyalistim. Ancak şunu da eklemeliyim ki benim sosyalizmden anladığım, bugün birçok insanın veya çoğu insanın sosyalizmden kastettiğinin tam tersidir.
-> Haset, kıskançlık, hırs, her çeşit açlık, bunların tümü tutkudur. Sevme ise zorlama olmadan sadece özgür olunduğunda yaşanabilen, insan gücünü somutlayan bir eylemdir.
-> İnsan zekayla ödüllendirilmiştir. O, kendi kendini bilen bir yaşamdır; kendisinin diğer insanların, geçmişinin ve gelecekte onu bekleyen olasılıkların farkındadır.
-> Gerçek hiçbir zaman şiddet tarafından çürütülemez. Günümüzde insanların mutluluğu “eğlenmeye” dayanmakta. Eğlenmenin altındaysa “almanın”, tüketmenin doygunluğu yatmaktadır.
-> Değerler, insan varoluş koşullarının ürünü olarak ortaya çıktığı tespiti, çok yerinde bir tespittir. İnsan doğar yaşar ve yaşadığı koşullar öğreticidir. Her koşul kendi değerlerini yaratır.
-> Erkekler zaferin, kadınlar ise yenilginin karakter özelliklerini taşıdıkları için, kadın-erkek ilişkilerinde, üstünlük ve yenilgi özelliklerini taşımayan bir beraberliğe rastlamak mümkün olmamaktadır.
-> Bir öğreti ne kadar mantıksız olursa olsun, toplum tarafından kabul edilerek güç kazandığı zaman, milyonlarca insan kendilerini dışlanmış ve izole edilmiş hissetmektense ona inanmayı tercih edecektir.
-> Eğer sevginizi sevgi doğurmuyorsa bu, sevginizin, sevgi üretemediği anlamını taşır. Eğer seven kişi olarak yaşamınızı ortaya koyuyor ama sevilen bir kişi olamıyorsanız, sevginiz güçsüzdür. Şanssızlıktır.
-> İnsanın varoluş sorununun en sağlıklı ve doyumcul yanıtı sevgidir, dolayısıyla sevginin gelişimine yer vermeyen bir toplum gelecekte insan doğasının bu temel gereksinimini gözden kaçırdığı için yok olacaktır.
-> En ilkel çamur ve tahtadan yapılan putlardan, günümüzdeki devlet, lider, üretim ve tüketim gibi putlaştırılmış bir Tanrı tarafından kutsanan putlara kadar devam eden insanlık tarihi esas olarak putlara tapınmanın tarihidir.
-> Filozofların çoğu, yaşadıkları zamanın yöneticilerine karşı itaatsizlik etmemişlerdir. Sokrates ölerek itaat etti, Spinoza yetkililerle çatışma durumuna düşmemek için kürsüsünden ayrıldı, Kant sadık bir yurttaştı, Hegel gençliğindeki devrime olan sempatisini terk edip son yıllarında devleti yüceltmişti. Ama bütün bunlara rağmen, Prometeus onların piriydi.
-> Ortak yaşam birliğinin tersine, olgun sevgi, kişinin kendi bütünlüğünü, bireyselliğini koruyarak gerçekleştirdiği birliktir. Sevgi, insanı diğer insanlardan duvarları yıkan, onu diğerleriyle birleştiren, etkin bir güçtür. Sevgi kişinin soyutlanma ve ayrı olma duygularını yenmesini sağlar, kendisi olmasına, bütünlüğünü yitirmesine yol açar. Sevgide bir olan iki varlığın, iki ayrı varlık olarak da ikilemi yaşanır.
-> Özel mülkiyetin, ona sahip olmayan insanlar için bile ne kadar önemli, dokunulmaz olduğuna çok güzel bir örnek şöyledir. Almanya’da Birinci Dünya Savaşından sonra insanlar çok zor şartlar altında iken bir referandum yapılır ve insanlara sorulur, “Savaşı kaybetmemizin sorumlusu olan Alman imparatoruna/luğuna ait mülklere el konulması ve bunun fakir/zor durumdaki halk yararına kullanılması veya mülkiyete dokunulmaması hakkında ne istedikleri”. Referandum sonucunda özel mülkiyet kendilerine ait olmadığı halde halk “Hayır, el konulmamalı” kararını alır.