Barış Bıçakçı Sözleri
Barış Bıçakçı, 1966 doğumlu Türk yazar ve şairdir. ODTÜ İnşaat Mühendisliği mezunu olmasına rağmen edebiyata yönelmiş, sade ve derin anlatımıyla tanınmıştır. Eserlerinde kent yaşamı, bireyin iç dünyası, melankoli ve nostalji gibi temaları işler. “Herkes Herkesle Dostmuş Gibi”, “Bizim Büyük Çaresizliğimiz”, “Sinek Isırıklarının Müellifi” gibi romanlarıyla tanınır. “Bizim Büyük Çaresizliğimiz” 2011’de sinemaya uyarlanmıştır. Şiir ve senaryo yazarlığı da yapan Bıçakçı, minimalist ve etkileyici üslubuyla dikkat çeker.

Barış Bıçakçı Sözleri Anlamlı
-> Kalem bir kazı aletidir. diyor. Aslında şöyle demiş oluyor: Kalem bir kazı aletidir. Bir gömü gibi kazarsın kendini ve çektirdiğin dişlerin dışında tastamam duran iskeletine ulaştığın zaman anlarsın: Evrenin sonu vardır, insanın sonu vardır. Bu dünyada her şey hep aynıdır ve bunu bilmek ölesiye sıkıcıdır.
-> Hayat tesadüflerle doludur ve o kadar doludur ki insan günün birinde kendi gençliğine tesadüf edebilir.
-> Gençlik sancılarının hayatı anlamsız kılan ani ölümlerle birleştiğinde neler olabileceğini ikimiz de seziyorduk. Çok şey konuşmak istiyor, konuşamıyorduk.
-> Yalnızlık su gibidir, içinde durduğu insanın şeklini alır.
-> … kim bilir nelerin sonunda, birbirlerini bulmuş olmanın, yere düşen bir iğneyi bulmakla aynı şey olduğu…
-> Batan gemiyi farelerden önce sözcükler terk eder.
-> Kötü olduğumuzda en fazla susarız biz, birbirimize bakmayız. Karpuz yeriz.
-> Kitaplar bir bakıma başarılmış, tamamlanmış şeylerdir. Oysa hayat başarılamayan ve tamamlanmayan şeylerle doludur.
-> Önce aşk vardır. Hatırlamak da, acı çekmek de, sevgilimize vereceğimiz çiçeğin fotosentezi de ondan sonra başlar.
-> Hayat yine de kitapta durduğu gibi durmuyor.
-> Aforizma… Hani şu kahvaltıda ekmeğin üzerine sürdüğümüz beyaz ve kıvamlı şey. Sizi beslemez ama tok tutar.
-> Yaşamak aslında birbirinden kopuk yaşantılar arasında bağlantılar kurmaktır. Bir hatırayı diğerine bir fotoğraf albümü değil yaşayan bir insan bağlar.
Barış Bıçakçı Kitap Sözleri
-> Evrendeki en bol elementin, hidrojen ile helyumun, aynı zamanda en hafif iki element olması her şeyi açıklıyor zaten. Böyle hafif bir evrende anlam ne arasın? Anlam ağırdır… Dibe çöker. Falcılar bu nedenle kahvenin telvesine bakarlar.
-> Benden okumak için kitap önermemi isteyenlerin kalbimi de istediklerini sanıyordum, hâlâ öyle!
-> Ev kuşuyduk biz. Radyo dinlerdik, çay içip bisküvi yerdik, bu da yetmezdi bisküvimizi çaya batırırdık. Gülüşümüzün bütün dişleri tamamdı da gençliğimizin üç dişi eksikti.
-> Aşk başta anlam olmak üzere pek çok şeyi karşısına alır. Huzuru örneğin, kararlılığı ve dengeyi. Kendine kendine sözler verirsin. Boşunadır.
-> En büyük ahlaksızlık, demiştim kendi kendime, bir aşkı yaşamamaktır. Hayatı mümkün olan en geniş haliyle yaşamak gerekir.
-> Bütün sıkı ilişkiler bir azınlıktır çünkü. Sırtlarını ‘dışarıya’ bir güzel dönmüş iki insanın oluşturduğu azınlık.
-> Kör biri görmeye başlayınca ne olur biliyor musun? Her gördüğüne inanır!
-> Halbuki yalnızca bedeniz ve bununla baş edemediğimiz için ruh diye bir şey icat etmişiz. Doğrusu parlak fikir.
-> Bana ikimiz aynı insanmışız gibi baktı. Ben onun devamıymışım gibi…
-> Bütün sevgili anların, geçmişindeki bütün güzel yaşantıların bir gün geri döneceğine inandırmıştı kendisini. Yoksa, yani bu doğru değilse, yaşamanın anlamı ne ?
-> Herkesin cümlesi aynı bile olsa öznesi farklı.
-> Ah şu önlerinden sarkan şeyi varlıklarının muskası sananlar.
-> Bu hayatın dışına çıkmak için intiharın dışında bir yol bulmalısın.
-> Tanrı varsa onu tesadüflerde aramak gerekir.
Barış Bıçakçı En Çok Paylaşılan Sözleri
-> Aşık olmak böyle bir şey miydi? Dinlediğin hikayelerin kahramanlarıyla özdeşleşmek miydi?
-> Ruh bedenin türbesidir. Çünkü insan aslında kendisini ölü gibi hissettiğinde hisseder bir ruhunun olduğunu…
-> Halbuki sızıntı hep vardır, ip gibi, yaşadıklarımızdan, okuduğumuz kitaplardan, seyrettiğimiz filmlerden zihnimize akan bir şeyler hep vardır.
-> Evet, yolun sonunda iki adam, şiirin bile fayda etmediği çünkü şiir çaredir bir bakıma ölüme, özellikle de son dize ve her şeye çengel atan kafiye.
-> Böyle bir duruma ancak Oğuz Atay ve kahramanları dayanabilir.
-> Hareket etmezsen acı üzerinde birikir.
-> İnandırıcı olmak için önce senin inanman gerekir.
-> İncecik bir gündüzsün sen, Salıyla çarşamba arası.
-> Bir armağan, bir mucize olduğu söylenen şu hayatın saçma sapan bir şekilde bitebileceğinden korktum hep. İçimde böyle bir korku varken de hayatın tam da bu şekilde, yani saçma sapan bir şekilde sürdüğünü anlamadım. Asıl bundan korkman gerektiğini anlamadım.
-> Bir insanı anlamak için onu sevmek gerekir. Peki ama sevmek için ne gerekir? İşte tam bu noktada nedensizliğin arsız kuşları üzerinize pisler. Ciddiyim, bir de bakmışsınız, seviyorsunuz. Biri çıkar karşınıza, balkon yıkamanın çok güzel bir şey olduğunu söyler, seversiniz.
-> Aşk ile edebiyat arasında kendince bir ilişki kurmuştu Hasan da, diğer bütün kahramanlar gibi. Önce aşkını (büyük) göstermek için başvurmuştu edebiyata. Duygularını abartan birkaç şiir, sabahları derse girmeden önce Pervin’in eline tutuşturduğu özlem, piş.
-> İnsanoğlu beklerken nefes almaz, yutkunur, demişti. Merzifon garajında mısır satan bir adam, Yaşamak istiyorsan beklemesini bileceksin. Ankara’dan Sulhi, Ölüler bekler.
-> …Onu düşman gibi görmek istemiş ve becerememişti. O da bir edebiyat tutkunuydu.
-> Bu yaşa kadar sürükleye sürükleye getirdiği kişiliği de neredeyse suyun girdabına kapılıp gidecekti. Aşk hikayesi mi kanalizasyon hikayesi mi? Şehrin altında bir yerde ikisi birbirine karışıyor.
-> Hiçbir şey göründüğü, hatta yaşandığı gibi değil. Her şey hatırlandığı gibi.
-> Galiba geçmişe bakmak geleceğe bakmaktan daha heyecanlı.
-> Köylüler doğar yaşar ve ölür; şehirliler ise doğuyorlar, yaşıyorlar ve ölümden korkuyorlar.
-> Liman bazı kadınlar için erkek ismidir.
-> Aşk konuşturur insanı. Veciz Sözler’e katılanlardan hiçbiri söylemedi ama, aşk gevezeliktir. İnsan aşık olduğu insanı öpmek, okşamak, ona sarılmak, onunla sevişmek ister; makul istekler! Ama hepsinden önce onun hakkında konuşmak, onu başkalarına anlatmak ister.
-> Ne tuhaf dünya, şikayet edecek bir komşu beklerken kitap isteyen biri çalıyor kapıyı.
-> Aşık olmak, arada sözcükler varsa mümkündür.
Barış Bıçakçı Sözleri Tumblr
-> Şiir çaredir bir bakıma ölüme. Özellikle de son dize ve her şeye çengel atan kafiye.
-> Bana, insan yalnızca kendini anlayabilirmiş gibi geliyor. O da zaman zaman.
-> İnsan yüzü şu dünyadaki en ilgin. coğrafi şekildir. Üzerinde güneşler doğar güneşler batar.
-> Aşk bir gösteri sanatıdır. Taklitle öğrenilir.
-> Mucize bekleyen herkes eninde sonunda fizik yasalarıyla yüzleşmek zorundadır.
-> Yalnızlık mı? Milyarlarca insanın adı geçiyor bu bahiste!
-> İnsan, evet, simyacıdır; kıymıkları, çizikleri, ufacık şeyleri soy bir kedere dönüştürmeyi başarmıştır. Evrenin muazzam boşluğu madde, anti-madde ve keder ile doludur…
-> İkinci mektubunu dersteyken yazmıştın: Dışarıda yağmur yağıyor, hoca kısmi türevi anlatıyor ve ben seni düşünüyorum.
-> Beğenilmek isteği hiç yoktan iktidar yaratır. Beğenilmek isteyen, kendisini beğenmesini istediği kişinin uyruğuna girer.
-> Yere çakılana kadar kanatlarımın olduğuna inanacağım.
-> Aforizma belki bilmek demek değildir ama bilmek çabasıdır, ona en azından bir başlangıç önermesine verilen değeri vermek gerekir. Şu da yeteri kadar açık değil mi: Aforizma modern insanın kullandığı bir ağrı kesicidir. Hiç olmanın ağrısını dindirir. Sonra ağrı yine başlar.
-> Siz de bilirsiniz, anlatmaya değer şeyleriniz olduğunu, bir gün bunları anlatacağınızı düşünmek ne güzeldir ve bu düşünce bir kez yer etti mi nasıl da perişan eder insanı! Şu dünyadaki en yüksek mertebe olan okurluk mertebesi size yetmemeye başlar. Dünya olmak istersiniz.
-> Yaşamak ilerlemek olamaz diye düşünüyor Cemil, ama geride bırakmak olabilir…
-> Bilirim, ulaşamamak seni alt üst etmez, sen ulaştığın şeyi kaybedersen dağılırsın.
-> Saatler sürdüğü olur bir satranç maçının; ama yine de ölümden, terk edilişten daha kısa sürer; hele bir de rakibin tuzaklarına bilerek düşerseniz.
-> Hayat devam eder. Bazı çiçekler susuzluğa ve unutulmaya dayanır. Hayat her zaman devam eder, bunu herkes bilir.
-> Mutsuz olacağını herkes önceden bilir.
-> Çünkü hiçbir şey göründüğü, hatta yaşandığı gibi değil. Her şey hatırlandığı gibi.
-> Bir de bakmışsınız, seviyorsunuz. Biri çıkar karşınıza, balkon yıkamanın çok güzel bir şey olduğunu söyler, seversiniz.
-> Bütün sıkı ilişkiler bir azınlıktır çünkü. Sırtlarını
-> Ben doğru dürüst konuşamadığım, konuşmaktan tat superguzelsozler.com alamadığım birine aşık olamam.
-> Her şey bir şeyin etrafında hiç durmadan döner, insanın payına düşen sarhoşluktur.
-> İnsanlar sustuğunda gök bütün sırlarını dökmeye başlıyor; gündüzleri mızrak mızrak, geceleri yıldız yıldız.
-> Kadın erkek ilişkileriyle, özellikle de heyecanın yok olmaması konusuyla bütün bilimler el ele verip ilgilense yeridir bence.
-> Başka türlü nefes alınmaz. Başka türlü yaşanmaz. Başka türlü aşk olmaz. Yaptıklarımızı olumlayan yasalar buluyoruz; sanırım aklımız böyle işliyor: Buyurgan iç huzurumuzun boynu bükük kölesi olarak.
-> Bu dünyada hiçbir şey göründüğü hatta yaşandığı gibi değil, her şey hatırlandığı gibi.
-> Okurken yere yakındım ama yine de uçar gibiydim.
-> Her ne yapıyorsak, günün birinde öleceğimizi unutmak için yapıyoruz.