Peyami Safa Sözleri
Peyami Safa (1899-1961), Türk edebiyatının önemli isimlerinden biridir. Roman, hikâye, deneme, makale ve gazete yazılarıyla tanınan Safa, aynı zamanda Türk düşünce hayatında da etkili bir figür olmuştur.
Peyami Safa Sözleri Kısa
-> Asır tereddüt ediyor.
-> İyiler kaybetmez, kaybedilir.
-> İnsan sevince kavga etmek istiyor.
-> Az bilmek için çok okumak gerekir.
-> Düşün ki her an ben değişiyorum, her an sen değişiyorsun, buna rağmen birbirimizi nasıl tanıyabiliyoruz?
-> Birbirimize açıldıkça kapanıyorduk.
-> Karanlık bu mahallelere erken basar.
-> Alçak gönüllü olmak bilginin susudur.
-> Sürüklenirsek hiçiz, dayanırsak varız.
-> Ümitsiz bir aşkın panzehiri nefrettir.
-> Yalnızım, evet, herkes yalnızdır, yalnızız.
-> Dünyanın bütün tavanlarına lanet olsun. Arka üstü yatmaktan usandım.
-> Artık, kelimelerle hiçbir şey düşünmüyordu.
-> Herkes yalandan nefret eder ve yalan söyler.
-> Maneviyat daima daha âlidir, vücut sefildir.
-> İnsan, dünyanın en geç olgunlaşan meyvesidir.
-> Kedinin kanadı olsaydı, serçelerin adı olmazdı.
-> İnsanın içi rahat olmazsa hayatın zevki yoktur.
-> Gözü tanede olan kuşun ayağı tuzaktan kurtulmaz.
-> Aşk mücadelesi içinde olma, mücadele aşkı içinde ol.
-> İyi, dürüst ve doğru olanlar kaybetmez. Kaybedilirler.
-> Ölüm bir eve girince sağ kalanları da biraz öldürüyor.
-> Bizim. bizim memlekette anlayan bir kadın olmak felâkettir.
-> Yanlış insanlara doğruyu anlatmaya çalışmanın bir anlamı yok.
-> Din yüzünden gerilemedik, gerilediğimiz için dinden ayrıldık.
-> Kitap okumak bir sanattır; belki de yazmak kadar güç bir sanat.
-> Suçlamak, anlamaktan daha kolaydır. Anlarsan, değişmen gerekir.
-> Unutmak için en iyi çare unutmaya çalışmak değil, çalışmamaktır.
-> Eski başka, eskimiş başkadır nice eskiler vardır ki, hiç eskimez.
-> Belki de canımızı sıkacak bir şey olmadığı için canımız sıkılıyor.
-> Hepimiz yalancıyız ve hepimiz bize yalan söylendiği vakit kızıyoruz.
-> Ancak şimdi ye hâkimiz! Şimdi durmak için değil, şimdiden başlamak için.
-> Aşk aleyhinde bin şey söylenir, fakat insanlar gene sevmeye devam ederler.
-> Mide kainatın merkezidir; beyinden ziyade o düşünüyor ve bizi idare ediyor.
-> Her hastalık evvela kafada başlayıp, sonra vücuda sirayet etmiş bir isyandır.
Peyami Safa Sözleri Özlü
-> Her aşık ve her şair ebediyen şüphe edecektir, çünkü zeka için inanmak ölümdür.
-> İnsanın öyle dostları olmalı ki bir hafta görmezse onların sohbetlerine acıkmalı insan.
-> Sanki her insanın içinde en aşağı iki kişi vardır ve bunlar birbirinin taban tabana zıddıdır.
-> Bu dünyada en bahtiyar ve zeki kadınları kimlerdir, bilir misiniz? Hiç bir sırrı olmayanlardır!
-> Zavallı adamcağız günde otuz beş kere karısını düşünür, haftada iki defa onun gülümsediğini görmez.
-> Kalbin tüm meseleleri yalnız kalpte halledilir. Çünkü bir hissin hakkından ancak başka bir his gelir.
-> Yobazların hepsi birbirine benzer: Düşünmez öfkelenir,konuşmaz;haykırır, delil aramaz; protesto yağdırır.
-> Kaderinin şoförü sensin. Emin ol. Onu dram istikametinde sürme. Biraz gül, yahu! Değmez vallahi bu dünya.
-> Her sıkıntı bir isyan hazırlığıdır. Ruhta başlayan bu hazırlık vücudun hastalanması şeklinde organik bir isyana çevrilir.
-> Alakalarımızın yüz bin şekline isim bulamıyoruz ‘sevmek’ deyip çıkıyoruz. Onun için ne kadar suistimale uğruyor bu kelime.
-> Aptallar bütün hayatları boyunca akıllı kişilerle gezseler bile gerçekleri öğrenemezler hiç, kaşık çorbanın lezzetini alabilir mi?
-> Ben’in Allah’ta yok olmaya koşması azizleri, insanlıkta yok olmaya koşması dahileri, millette yok olmaya koşması kahramanları yaratmıştır.
Peyami Safa Meşhur Sözleri
-> Kırkını geçmiş insanların tecrübelerine sahip olduğuma inanıyordum, fakat hâlâ Nüzhet’e âşık olduğumu kendime itiraf edemeyecek kadar çocuktum.
-> Fikirlerinin adiliğini bir ibarenin alaca renklerinde ve sun’î karanlığında gizlenmek isteyenleri muhtaç oldukları bu hileden mahrum etmek kolay değildir.
-> Bak şu gül bile yalan söylüyor. Öyle taze bir duruşu var ki, manası: “Ben solmayacağım, ben ebediyim’den başka bir şey değil. Yarına kadar solacak halbuki. Yalan söylüyor.
-> Bilgi kültürün hammaddesidir. Lâzımdır, fakat kâfi değildir. Bilginin kültür haline gelebilmesi için, zekânın endüstrisinde mamul madde, yani fikir haline gelebilmesi gerekir.
-> Güzelleşmek için yalan elbiseleri arıyoruz ve çıplak hakikati örtmeğe, gizlemeye çalışıyoruz; hatta kefen bile cesedimizin çirkinliğini gizlemek için beyaz bir yalandır, değil mi?
-> Bir Milleti Yok Etmek isterseniz askeri istilaya lüzum yoktur. Tarihini unutturmak ,dilini bozmak, dininden soğutmak ve dolayısıyla manevi değerlerini ahlakını yozlaştırmak kâfidir.
-> Kitap. Nasıl diyeyim. İçinde yaşadığımız ev gibi olmalı, vatan gibi olmalı, ona alışmalıyız, bağlanmalıyız, köşesini bucağını gayet iyi tanımalıyız, her noktasına hatıralarımız karışmalı. Değil mi?
-> Kıskançlık, ifrata varmazsa faydalıdır, yaşama superguzelsozler.com hevesimizi çoğaltır ve rakiplerimiz dostlarımızdan fazla işe yararlar. Onları iyi seçmek lazımdır. Ben zeki bir düşmanı, ahmak bir dosta tercih ederim.
-> Doğu ile Batı arasındaki mücadele, bir insanın kendi nefsiyle mücadelesine benzer. Bunların sentezi, insanın var olmak için muhtaç oldugu vahdetin ifadesidir. İnsan, bütünlüğünü ve tamlığını ancak bu sentezde bulabilir.
-> Bir yazı bizde ancak kendi malımız olan fikirler doğurmak şartıyla faydalıdır.Yazıyla okuyucunun zekası arasındaki çiftleşmeden hiçbir fikir doğmazsa,o mütalaa tamamiyle akimdir.Faydadan ziyade zarar verir,çünkü beynin yükünü çoğaltır.
-> Bütün büyük kadın meseleleri, bizi içine almak için, mukavemetimizin en az olduğu günleri beklerler. O anlarda ruhumuzun topuzları gevşeyen kapıları en hafif rüzgârla açılır ve içeriye, bir gün her şeyimiz olmaya namzet kadın giriverir.
Peyami Safa Sözleri Uzun
-> Bir roman ya yazılır, ya yaşanır. Ben sana hemen tutkun olduğumu hissettim, fakat yazmak için değil, yaşamak için! Ben sana kollarımı uzatıyorum ve sen, bana ellerini, dudaklarını uzatacağın yerde, yazmak için mürekkepli kalemimimi uzatıyorsun.
-> Aşkın tam bir tarifi yapılamaz. Şiir de böyledir. Yapılmış ve yapılacak tariflerden her biri, denizden alınmış bir kova suya benzer. Hiç şüphesiz bu, deniz suyudur, fakat deniz değildir. Aşkı denize, tarifi de kovaya benzetirseniz elde edilen şey, aşkın bir halini izahtan ibaret kalır. Enginsiz, kıyısız, renksiz, dalgasız, derinliksiz bir izah.
-> Memlekette herkes fazileti saadetin zıttı sandığı için ya namuslu kalmaya karar vererek bir köşeye çekilip oturuyor, miskin faidesiz, çekingen yaşıyor; yahut namussuzluğu kabul ederek bir taraftan halka faideli olmaya çalışıyor, öte yandan çalıp çırpıyor. Yani hizmetle denaati telif ediyor. Birçok faal hükümet adamlarının ahlaksızlığı bundandır.
-> Hoşlandığımız eserleri mutlaka tekrar okumalıyız. Çünkü ikinci, hatta üçüncü okuyuşumuzda evvelce dikkat etmediğimiz güzellikler buluruz. Kitap bir şehir gibidir. Onu anlamak için turistler gibi içinden otomobille geçmek, hatta sokaklarından bir defa ağır ağır yürüyerek geçmek elvermez. Dikkate layık yerlerde tekrar tekrar dolaşmak, şehrin içinde bir müddet yaşamak lazımdır.
-> Gerçek aşk sevgilinin bütün kusurlarını görür ve sever.. Aşk ınanmanın şiiridir. Aşk şüphe etmez. Aşk kıskanmaz. Aşk iğrenmez. Aşk çirkin bulmaz. Aşk küçümsemez. Aşk bencilliğin, kendini sevgiliden daha üstün görmenin, buhranın ve kötümserliğin tam zıddıdır. Aşk istemez, yalnız verir. Aşk bir mücadele değil âhenktir.. Aşk bunun için ilâhidir.. Gerçek aşkın bir tek değişmez vasfı vardır: tükenmezlik.. Aşk engellere ve hücuma uğradıkça kuvvetlenen ihtirastır. Rakipsizdir, yenilmez.. Aşk kendi saadetini bir başkasınınkine feda etmektir.. Mârifet bize yâr olmayan sevgiliyi kalbimizin içinde öldürmek! İşte en haklı, en mâsum, en kudretli ve en muhteşem cinayet.