Refik Halid Karay Sözleri
Refik Halid Karay, 1888’de İstanbul’da doğmuş, Türk edebiyatının önemli isimlerinden biri olan yazar ve gazetecidir. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemleri ile Cumhuriyetin ilk yıllarında yaşamış ve bu dönemin toplumsal ve siyasal olaylarını eserlerine yansıtmıştır.
Karay, özellikle “Memleket Hikayeleri” ve “Gurbet Hikayeleri” ile tanınır. Bu hikayelerde, Anadolu’nun farklı bölgelerinde yaşayan insanların günlük yaşamlarını, sıkıntılarını ve sevinçlerini derin bir gözlem yeteneğiyle anlatmıştır. Mizahi ve eleştirel üslubu, dönemin toplumsal yapısını ve siyasi atmosferini ele alırken, keskin bir dille eleştirilerini dile getirmesine olanak tanımıştır.
“Kirpi” mahlasıyla yazdığı yazılar, özellikle siyasi eleştirileriyle dikkat çeker. Refik Halid Karay’ın sürgün yıllarının izlerini taşıyan “Sürgün” adlı romanı, Türk edebiyatında önemli bir yer edinmiştir. Eserlerinde mizahı ustalıkla kullanarak, hem toplumu hem de bireylerin iç dünyasını irdelemiştir. 1965 yılında vefat eden Refik Halid Karay, Türk edebiyatının köşe taşlarından biri olarak kabul edilir.
Refik Halid Karay En Güzel Sözleri
-> Aşk bir çeşit ruh hastalığıdır.
-> anı yaşı değil, yaşadıkları büyütürmüş.
-> Kar, yeni kürkümün üstünde ne güzel durur!
-> Geçmiş zaman olur ki hayali bin cihan değer.
-> Topluluk suçu hazırlar, adam onu işler, derler.
-> İnsan, her zaman kendi yolunu bulmak zorundadır.
-> Küçük hesapların yer aldığı aşk küçük bir aşktır.
-> Her günü birbirine benzeyen hayatın ne kıymeti var?
-> Gerçek mutluluk, insanın kendisiyle barışık olmasıdır.
-> Hayat, insanın kendi kaderini çizdiği bir yolculuktur.
-> İnsan başkalarını aldatma idmanını önce kendinde yapar.
-> Hayat, insanın kendi mutluluğunu aradığı bir serüvendir.
-> Hayat, bir sınavdır ve herkes kendi sınav kağıdını yazar.
-> Hayat, insanın kendi sınırlarını zorladığı bir maceradır.
-> Yüzünün gül destesi gibi ne de elvan elvan renkleri vardı.
-> Kadın eliyle açılan gönül yarasını yine bir kadın eli sarar.
-> Bir çiçekle bahar olmaz, derler. Aşk baharı tek çiçekle olur.
-> Yalan pek tatlı bir şey olmalı ki, bu günahı dilimizle işleriz.
-> Kusurlar, kabalıklar ve çirkinlikler bazen kamçılayıcı bile oluyor.
-> Bir insanın değeri, parayla değil, insanlara kattığı değerle ölçülür.
-> Hayat, bir kere yaşanır; bu yüzden her anı dolu dolu yaşamak gerekir.
-> Oyuncak insan yavrusunun ilk kitabıdır; hayat dersi aldığı ilk kitap…
-> Tek taraflı bir aşktan ruh temizliği ve sağlığıyla çıkabilmek ne zor!
-> Yalnız bizim değil, çok defa her milletin aklı başına sonradan gelir.
-> Bir ülkenin gerçek zenginliği, insanlarının bilgi birikiminde saklıdır.
-> İnsan, başkalarının ne dediğini değil, kendi ne düşündüğünü önemsemelidir.
-> Gözleri eski şekerlenmiş şuruplar kadar donuk, fersiz, katı, suyu çekilmiş.
Refik Halid Karay Meşhur Sözleri
-> İnsan en çaresiz zamanında bile bir avunma sebebi icat etmeden yaşayamıyor.
-> İnsan, kendi iç dünyasında huzuru bulduğu zaman, dış dünyada da huzur bulur.
-> Ah! diyordu, neden daha önce tanışmadık! Tanışmamız son geceye mi kalmalıydı?
-> Bütün bildiğimiz hayvanların içinde en ihtiyatsız ve en ibret almazı insandır.
-> Bir insanın gerçek zenginliği, sahip olduğu mal mülk değil, kalbindeki sevgidir.
-> İnsan, her zaman daha fazlasını arar, ama aslında aradığı şey, içindeki huzurdur.
-> İnsan, kendi hayatının başrol oyuncusudur; önemli olan, bu rolü nasıl oynadığıdır.
-> Hikaye yazmak, insan ruhunun derinliklerine inmek, orada kaybolmadan geri dönmektir.
-> O derece madde tarafı güzel bir mahluka Allah nasıl da çürük, iğrenç bir ruh vermiş.
-> Gönül kocamaz derler; halbuki rahatını kaçırmamak istediği gün ,gönül kocamış sayılır.
-> Parasız kalmanın dehşetini duymamış adamlar, harp ateşini tatmamış askerlere benzerler.
-> Sarı gözlü papatyalardan siyah gözlü kızıl gelinciklere kadar coşkun bir kır manzarası.
-> Medeniyetin birinci vazifesi çocuğun dudağına tebessüm kondurmaktır; gam düşürmek değil!
-> Sönük petrol ışığının altında katran gibi görünen ve sıcaklığı duyulan bir kan tabakası.
-> Tatlı lafa yine ökse gibi tutulursun, seyran, diye yola çıkar yine zindanlara sokulursun!
-> Kadını parası için alacak adam, avucunu açarken gözünü kapamak lazım geldiğini bilmelidir.
Refik Halid Karay Kitap Alıntıları
-> Hayat, kendi içindeki fırtınaları dindirmeyi başaranların ödüllendirildiği bir yolculuktur.
-> Hayvanları aldatmak niçin güçtür? Bizim en aldatıcı vasıtamızdan, sözden anlamadıkları için!
-> İnsanlar yalnız kendi saadetlerini iyice duymak için yalnız başkalarının felaketlerini arar.
-> Buz gibi bu oda ! Kaloriferi bir şey sanırdık;şimdi demir sobalı ufak odamızın kadrini anladık.
-> İnsan kendisini hüzne, uyuşukluğa bir kere kaptırdı mı bir daha kurtaramaz, ille bizim yaşımızda…
-> Kendi yolunu çizmek, başkalarının yolunda yürümekten her zaman daha zordur, ama en doğru yol da budur.
-> Sana laf yetiştirilmez. Dünyayı bu kadar kara, kötü gördükten sonra yaşamakta dayatışına mana veremiyorum.
-> Kadın kendi başına ne gül goncasıdır, ne de diken. Koklamasını bilirsen gül, tutmasını bilmezsen diken olur.
-> O zaman düşündü ki insanlar yalnız kendi saadetlerini iyice duymak için yalnız başkalarının felaketlerini arar.
-> Yalnızlık, insan ruhunun en derinlerinde hissettiği bir boşluktur; bu boşluğu doldurmak, insanın kendi elindedir.
-> İnsan başkasından ziyade kendini aldatmaya uğraşan bir mahluktur; herkesten önce nefsine karşı yalan söylemekle vaktini geçirir.
Refik Halid Karay Sözleri Uzun
-> Sen sadece sevilmeyi seviyorsun. Tek taraflı aşk, tek kürekli kayık gibidir; bulunduğun yerde dönüp durursun, engine açılamazsın.
-> Kadın var kardan soğuk, kadın var kordan sıcak. Kadının muhabbette ortası yoktur. Severse baldan tatlıdır, sevmezse zakkumdan acı!
-> Evet, sakın aldanma, inanma, kanma; bu dünya hile, hud’a dünyası. . Evvela çoban görünüp başa geçiyorlar, sonra kurt olup sürüyü yutuyorlar.
-> Başkalarını aldatmaya alıştığımız için bazı defa superguzelsozler.com kendimizi başkası yerine koyar, kafamızın sesiyle konuşarak kendimizi de aldatmaya çalışırız.
-> Kıskançlığın temelini kendisini üzmek, işkenceye sokmak meyli teşkil eder. Kıskançlar, kıskanacak vesileleri dört gözle ararlar ve beklerler. Kıskançlık üzüntüsünden zevk, hatta şehvet duyarlar.
-> İkbal sarhoşu en çabuk ayılan bir sarhoştur. Masa başındaki koltuğunu altından çeker çekmez süt dökmüş kediye, sarığı alınmış hocaya, karaya vurmuş balığa, gerdeğe girmiş alığa veya zifaf odasından çıkmış hadıma döner, sünepeleşir.
-> İnsanlar, yalnız kendi mutluluklarını iyice duymak için, başkalarının felaketinin arar, ve bencilliklerinin böyle bazı çeşitlerine erdem adı vererek mesela ‘ahlak’ sayarlar. Halbuki, bunun aslı, başkasının felaketinden duyulan vahşi zevk, kendisini ondan mutlu görmek için hazırlanmış garip bir delildir.