Sadık Hidayet Sözleri
Sadık Hidayet’in yazıları sadece edebiyat alanında değil, İran’ın siyasi ve sosyal meseleleri üzerine de etkili olmuştur. Yalnızlık, yabancılaşma, ölüm, yaşamın anlamsızlığı gibi evrensel temaları işleyen eserleri, farklı kültürlerden pek çok okur tarafından takdir edilmiştir.
Sadık Hidayet’in eserleri, İran’da ve dünya çapında geniş bir okur kitlesi tarafından okunmaya devam etmekte, edebiyat ve felsefi derinlik açısından büyük bir miras olarak değerlendirilmektedir.
Sadık Hidayet Sözleri Özlü
-> Sapık din, sapık bilim doğurur.
-> Gerçek, sandığımızdan çok daha karmaşık.
-> Kendini bulmak için kaybolmak zorundasın.
-> Ruhun karanlıklarına inmek cesaret ister.
-> Gerçek mutluluk, dünyada değil, içimizdedir.
-> Kendini bulmak, hayatın en zor yolculuğudur.
-> İnsanın en büyük düşmanı, kendi korkularıdır.
-> Gece, tüm karanlık düşüncelerimi açığa çıkarır.
-> İnsanlar gerçek duygularını saklayarak yaşarlar.
-> Kendi zihninin hapishanesinde yaşamaya mahkûmsun.
-> Her şeyin bir sonu varsa, bu sonsuzluk neden var?
-> İnsanın kendisinden kaçışı, asla mümkün değildir.
-> Kendini anlamayan insan, başkalarını da anlayamaz.
-> Ölüm, yaşamın sonu değil, başka bir başlangıç olabilir.
-> Lakin tek korkum; yarın ölebilirim kendimi tanıyamadan.
-> Yalnızlığın ortasında, insan kendi karanlığında kaybolur.
-> İnsanlar kendi yıkımlarını hazırlarlar, farkında olmadan.
-> İnsan, kendi zihninin tutsaklığında yaşamaktan kurtulamaz.
-> Her şeyin anlamsız olduğu bir dünyada, insan ne için yaşar?
-> Bir çıkmazda olduğumuzda, en iyi kaçış yolu ölüm gibi görünür.
-> Düşlerimde bir hayalet gibi yaşıyorum, gerçekler beni öldürüyor.
-> Hepsi bir ağız, ağza asılı bir avuç bağırsaktan oluşuyor, cinsel organlarında bitiyorlardı.
-> Ruhunuz o kadar özgür değil; başkalarının lafını takılmış plak gibi tekrarlayıp duruyorsunuz.
-> Benim içimdeki öyle bir dünya idi ki, ondaki bilinmezlikleri bir bir anlamaya kendimi adeta mecbur hissediyordum.
-> Ölüm ona göre son derece kolay ve doğal geliyordu bu sırada. Yaşam denilen şey alaycı bir aldatmadan başka bir şey değildi.
-> Mevhum bir dünyada yaşadığını, eski, yeni ne varsa hiçbir şeyle bağlantısının olmadığını hissediyordu. Tüm olup bitenlerden uzaktaydı!
-> Yalnız ölüm yalan söylemez! Ölümün varlığı bütün vehim ve hayalleri yok eder. Bizler, ölümün çocuklarıyız , hayatın aldatmacılarından bizi o kurtarır.
-> Kışın bir deliğe gizlenen hayvanlar gibi kendi içime ne kadar çekilsem, başkalarının seslerini o kadar net duyuyor, kendi sesimi boğazımda işitiyordum.
Sadık Hidayet En Çok Paylaşılan Sözleri
-> Sokaklarda belli bir amacım olmaksızın, rasgele yürüyor; para ve şehvet peşinde koşan, o tamahkâr suratlı ayaktakımını arasından rahat, umarsız geçiyordum.
-> İnsanların hile hurda dolu dünyasından hayvanların içten, kayıtsız ve çocukça dünyalarına sığınmıştı adeta. Hayatı boyunca mahrum kaldığı şefkati, sade duyguları onların ilgisinde, ülfetinde arıyordu.
-> Tek tesellim, ölümden sonra hiçlik ümidiydi, orada tekrar yaşamak düşüncesi içime korku salıyor, beni hasta ediyordu. Ben ki henüz yaşadığım dünyaya bile alışmamışım, bir başka dünya neyime yarardı benim?
-> Bana göre değildi bu dünya; bir avuç yüzsüz, dilenci, bilgiç, kabadayı, vicdansız, açgözlü içindi; onlar için kurulmuştu bu dünya. yeryüzünün, gökyüzünün güçlülerine avuç açanlar, yaltaklanmasını bilenler için.
-> Canlıların leş ve pıhtılaşmış kanlarıyla dolu. Bu hal, hayvanlara işkence superguzelsozler.com etmek bir yana, hiç gerek yokken insanın acıma duygularını ve doğadaki varlıklarla birleşmesini kendi içinde zorla bastırması nedeniyle çok korkunçtur.
-> Kim dedi sana ben insanlık için resim yapıyorum diye? Tut ki insanlık yok oldu ve çalışmalarım kara, yağmura, doğanın kör kuvvetlerine teslim oldu; yine de canı cehenneme! Ben hala kendi çalışmalarımdan keyif alıyorum ve bu da yetiyor bana.
-> Karanlık ve amaçsız yaşam insanı Ötenazi Enstitüsü’ne çekiyor ve intihar herkesi ilgilendiren bir konu haline gelmiş. Nitekim abartmadan denilebilir ki, kimse doğal ölümle ölmüyor. Demek ki ne bilim, ne türlü inançlar ve ne felsefi varsayımlar insanoğlunun ruhsal acısını azaltabilmiş.
-> Biliyor musunuz, daima kadın bana gelmelidir. Ben kadına asla gitmem. Ben bir kadının yanına gidersem, o kadının kendisini benim için teslim etmediğini, param için, çapkınlık için ya da benim dışımda bir nedenle teslim ettiğini hissederim. İşin içinde yapmacık bir şeyler olduğunu hissederim. Oysa, ilk önce kadın bana gelirse, taparım ona.
Sadık Hidayet Kitap Sözleri
-> Et yeme gereksinimi ya da lezzetinin her gün binlerce hayvanın öldürülmesine neden olduğunu biliyor musunuz acaba? Avlaklarda, balıkçılarda, tavukçularda her gün kurban edilmeye mahkum biçare ve sayısız hayvan ordusunu sayacak olursak, bu hassas varlıkların sayısı milyonları aşar. Bunlar her yıl insanoğlunun fasitleşmiş tat alma duygusu ve mide düşkünlüğü uğruna öldürülmektedirler.
-> Hayat hikayemde önemli bir şey yok. Başımdan ilginç olaylar geçmedi. Ne yüksek mevki sahibiyim, ne de sağlam bir diplomam var. Okulda hiçbir zaman örnek bir öğrenci olamadım; başarısızlıklar her yerde buldu beni. Nerede çalışırsam çalışayım silik, unutulmuş bir memurdum; şefleri memnun edemedim. İstifa ettim mi seviniyorlardı… bırak gitsin, yaramaz! Çevrem böyle görüyordu beni; haklıydılar belki de.
-> Sizin aradığınız hal, ceninin ana rahmindeki halidir. Koşuşturmadan, mücadele etmeden, kimseye yağ çekmeden, sıcak, yumuşak ve kızıl bir duvarın içinde iki büklüm vaziyette durur. Yavaş yavaş annesinin kanını emer, tüm ihtiyaçları kendiliğinden karşılanır. Bu, her insanın yaratılışında var olan, kaybolmuş bir cennet nostaljisidir. Orada insan kendinde, kendi içinde yaşar. Belki bir anlamda ihtiyari ölüm değil midir?
-> Adına zevk dedikleri her şeyi denedim; gördüm ki başkalarının zevki bana yaramıyor. Her yerde, her zaman yabancı olduğumu hissettim. Diğer insanlarla aramda en ufak bir ilgi dahi yoktu. Başkalarının yaşam tarzına ayak uyduramazdım… Kendimi birinin düşüncesine mahkum etmek, birinin taklitçisi olmak değildi istediğim. Nihayet zevkime göre bir oda yapmaya karar verdim. Sadece kendimin bulunacağı, düşüncelerimin dağılmayacağı bir yer.