Şükrü Erbaş Sözleri

Bu yazımızın içeriği: Şükrü Erbaş Sözleri, Şükrü Erbaş’ın Sözleri, Şükrü Erbaş En Güzel Sözleri, Şükrü Erbaş Sözleri Kısa, Şükrü Erbaş Sözleri Uzun, Şükrü Erbaş Sözleri Yaşam, Şükrü Erbaş Sözleri Paylaşılan, Şükrü Erbaş Sözleri Resimli

Reklamlar

Şükrü Erbaş Sözleri

Şükrü Erbaş Sözleri

Ve biz bulutlara gömdük çocuklarımızı…

Ne zaman öğreneceksiniz bilmiyorum ki evlerin yalnız eşyalardan yapılmadığını.

Herkesin başkasını konuştuğu bu aynalar pazarında seni kimselere söylemeden öleceğim.

Biliyorsun ya susarak yaşamak zorundayım seni.

Herkesin başkasını konuştuğu bu aynalar pazarında seni kimselere söylemeden öleceğim.

Ne demek biliyor musun bir insanı sevmek? Birden dünyada kötü insan kalmıyor.

Sevmek, insanın en büyük acısıdır.

Geceyi seyrede seyrede öğrendim ki ışık insanın içinde yanmıyorsa yüzüne vurmuyor.

Başkalarını anlama ve sevme becerisi olan herkes şiiri de sever.

Büyüklerin bunca uzun yaşadığı bir ülkede bir onur dersi midir çocukların ölümü?

Reklamlar

Şimdi ben bunca şiiri yazdım da ayrılıklar mı bitti.

Benim geçmişimi senin geleceğini seviyordum.

Seni yalnızlığından tanıdım.

Senin yalnızlık dediğin yerde atıyor ayrıcalığın ve güzelliğin kalbi.

Bir kirlenmeden korumak için susarak yaşadığım her şeyin bir yenilgi olduğunu çok sonra öğrendim.

Benim, kıyısında bir saygıyla beklediğim olanak, başkalarının çiğneyip attığı bir sıradanlıktı.

Kimsenin yağmuru seyretmediği bir dünyada, yıldızları sevmenin yalnızlığı ile her gün biraz daha geri çekildim.

Üstüme örttüğüm yorgan, yüreğimdeki serçenin küçücük ürkek kanatlarıydı.

Ne olurdu kokunun da fotoğrafı olsaydı. Sesinin fotoğrafı, boşluğun fotoğrafı…  Parmak uçlarındaki karıncanın, ruhtaki üşümenin fotoğrafı ölüm kimseyi bu kadar yalnız bırakmazdı.

Az da olsa payım yaşamayı sevdim. Bu büyük bağışı bir gün elbet ben de. Ömrümle öderim.

Farkında mısınız bilmem, kimse kendi acısını bile duymuyor artık. Kimse bir başkası için kederlenmiyor. Birbirine ihtiyacı olanlar özenle uzak duruyor birbirinden. Küçücük çocuklar bile yalnızlığın bilimini yapıyor.

Seni hiçbir dünya telaşına değişmedim ben.

Reklamlar

Biliyor musun, yalnızlık insanın kendi seçimiyse iyi bir sığınak sayılmalı. İnsan geçmişe gülümseyerek bakıyorsa, başka bir umarı kalmadığındandır.

Anlamakla katlanmak arasında tükendim.

Sevinci değişen insanın acısı da değişir elbet. Öyle genişledi ki değişimin sınırları, doğrunun belkemiği kalmadı.

O zamanlar içimdeki çocuk daha özgür, daha cesurdu. Dünya bu kadar soğuk değildi. Herkes yüreğiyle gülerdi birbirine. İnsan sesinden medet umulurdu.

Sildim pişmanlığı payıma düşen hayattan.

Kimsenin sesinde bulut yok, kanat yok, rüzgâr yok; bir hızar sesiyle konuşuyor artık herkes.

İnsan uçsuz bucaksız kentte yalnız kalır, milyonlarca başka yalnızla yapayalnız.

Yağmur yağıyor Ömür Hanım gökten değil, yüreğimin boşluğundan.

İnsan bağışlayarak yener yanlışı. İnsanın acısını insan alır. İyilik böyle kolay yenilemez.

Birazcık gülsen, vay sen misin gülen; yetişir hemen hüzün.

Ben gidip hayal kuracağım. Siz oturup gerçeğinizi sevin.

Kimsenin sevinci kimseye bir şey demiyor, kimseler duymuyor başkasının hüznünü. Herkesin kendi rüzgârıyla üşüdüğü bu yerde yalnızlığa çarpa çarpa tarazlandı bedenim.

Reklamlar

Herkesin hızla uzaklaştığı yol kenarında yapayalnız kalmıştım. Elini aradım, yoktu .

Anlamak ile katlanmak arasında tükendim.

Rüzgarını içinde taşıyan bir bulut gibi takılıp bir gece treninin düşlere bakan camlarına çekip gitsem bir gün.

Bunalıyoruz çocuk, bunalıyoruz. Biçim veremediğimiz şeylerin biçimini alıyoruz.

Türküsünü söyleyecek kimsesi kalmamak ayrılık.

Yalnızlık seni bir gün biz seçeceğiz. O zaman güzel olacaksın.

Otuz beşimdeyim, çabuk sinirleniyorum, tansiyonum var. Geçtiğim patikalarda kaldı büyük düşüncelerim. Bu yüzden hüzünle bakıyorum gençlere.

Kederi ezber ede ede büyüyen bir çocuğun olgunluğudur gülüşüm.

Seni öpsem, gülse bir halk, seni öpsem, yoksulluk, utansa verdiği acılardan, kırılsa her türlü korkunun kanadı.

Babam otuz beş yıldır gelmiyor, annem otuz beş yıldır ölüme inanmıyor.

İyi olmaktan bu kadar korkmayın. Bir kez olsun sevgiyle bakmayı deneyin dünyaya.

İçimi yokluyorum seni bulamıyorum düşünebiliyor musun? İçimde seni bulamıyorum.

Kimse kendinden bir yere gitmiyor, yaşıyoruz sessizce yaramızı severek.

Öyle ucuz ettiler ki her şeyi sözü, saygıyı, erdemi ölümü bile kirlettiler.

Bir yere gitmeden, gelecek birisini bekliyordu herkes.

İnsanlar konuşmadan da anlaşılmak ister.

Damla damla akıyorsun gözlerimden.

İstekleriyle gerçeği örtüşen insanın öyküsü bitmiştir.

İnsan yaşarken ne kadar az seviyor yaşamayı.

Bir çift dudak gibi kirpikleri gözlerime değdi.

Geceyi seyrede seyrede öğrendim ki ışık insanın içinde yanmıyorsa yüzüne vurmuyor.

Kömür kokularını sevdiğim kadın, sen ne zaman büyüdün. Ne zaman bütün şarkıların kederi oldun.

Kimsenin yağmuru seyretmediği bir dünyada, yıldızları sevmenin yalnızlığı ile her gün biraz daha geri çekildim.

Üstüme örttüğüm yorgan, yüreğimdeki serçenin küçücük ürkek kanatlarıydı.

Kime biraz gülümsediysem, garip bir önlem duygusuyla, bir yerlere gecikiyormuş gibi telaşlı, arkasını dönüp gitti.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir