Zülfü Livaneli Sözleri
Sayfamızdaki bu yazımızda herkesçe bilinen ve kitapları ile gündeme gelen Zülfü Livaneli kitap alıntı ve sözlerini sizler için bir araya getirdik. Ayrıca Zülfü Livaneli sözleri uzun, Zülfü Livaneli en güzel sözleri ve Zülfü Livaneli sözleri Serenad kitap sözlerini okuyabilirsiniz.

Zülfü Livaneli En Güzel Sözleri
-> Ama inan bana, insanların çoğunun ruhu, bedeninden önce çürür.
-> Kötülüğün nesidir? Sebebi midir, bahanesi midir?
-> Merhamet istemiyorum, hiç kimsenin acımasına ihtiyacım yok, merhamet de zulmün bir parçası.
-> İnsan yaşadığı gibi düşünür, düşündüğü gibi yaşar.
-> Bazı kız evlatlar, yaşlı babalarına annelik ederler.
-> Yanımda olmanı istiyorum diyemediğim için bu yağmur içimi ıslatıyor dediğimi nasıl anlamaz? Düpedüz sarıl bana dedikten sonra sarılmanın ne anlamı kalır?
-> Mutlu olabilmenin tek şartı “unutmayı” başarabilmektir.
-> Hayatın özü, büyük sırrı; olmazsa olmazı: Unutmak. Eğer unutmak diye bir şey olmasaydı, yaşam da olmazdı. İnsan, unutmadan hayatını sürdüremez.
-> Şeytan nedir? Kötülüğün nesidir? Sebebi midir, bahanesi midir?
-> Gücü adalete veremedik, çünkü güç, adalete karşı çıkıp kendisinin adil olduğunu söylemişti. Haklı olanı güçlü kılamadığımız için de güçlü olanı haklı kıldık.
-> Aşk dendiğinde küçülüyordu her şey. O zaman gerçek aşka ne ad verdiğimi sordu. ‘Karasevda’ dedim.
-> Aşk denen şey bazen yürür, bazen uçar; bazen koşar biriyle birlikte; bir başkasıyla ölümcül yürüyüşe çıkar; üçüncüyü buzdan heykele çevirir; dördüncüyü atar alevlerin içine. Birini yaralar, öldürür ötekini.
-> Belki fark etmişsinizdir; her şeyi ve herkesi gözlerim. Birçok insan bunu yapamaz, çünkü aşırı derecede kendi duygularıyla ve egosuyla meşguldür. Başkalarıyla ilgilenemez.
-> Yetişkinlerin çoğu, çocuklardan aptaldır; yani aptallaştırılmıştır. Çünkü eğitilmişlerdir.
-> Tepede yanan ampul çok yorgun gösteriyor ama başıma hep bela olan yeşil gözlerimin ışıltısını kesemiyor.
-> Doğruları cesaretle savunmak, ileride daha az zarar görmek için başvurulması gereken en önemli yoldur.
-> Varlığımın bir anlamı var mıydı ki, yokluğumun olsun?
-> Belki de her şeyini yitiren bir insanın son sığınağı insan onurudur, elinde kalan tek şey budur.
-> Belki de alışmam gerekiyor yalnızlığa…
-> Hayatta anlamlı olan değerler parayla sahip olunamayanlardır.
-> Kısmet işte , kısmetten öte yol yok.
-> Ölüm eşitliktir. Mezar, imparatorlarla mahkumu, zenginle yoksulu, güzelle çirkini, bilgeyle deliyi eşit kılar.
-> İktidarın zulmettiği hem de muhalefetten darbe yiyen aydınlarımız var. Elleri hamur ama karınları aç.
-> Hele namus meselesi olunca, kimsenin aklına silahtan başka bir şey gelmiyor.
-> Geleceğe ait hiç bir hayalimin olmadığının farkına vardım. Ziyan olmuş bir yaşamın arkasından ağıt yakıyordum ve ileriye dönük hiç bir şey söylemiyordum.
-> Kimin daha vatansever olduğunu ölçmenin bir yöntemi mi var? Neden bazıları, memleketi kendisinin daha çok sevdiğini ileri sürerek bir ayrıcalık elde etmeye çalışıyor?
-> İnsan hiçbir umut beslemediği zaman durumu kabulleniyor ama kapkara bulutlar arasından iğne ucu kadar kendini gösteren bir güneş ışını belirince bütün dünyası o ışığa bağlı oluyor.
-> Aklı olanı güçlü kılamadığımız için de güçlü olanı haklı kıldık.
-> Siyasetle ilgin olmadığını biliyorum ama yaşadığın dünyaya gözlerini bu kadar kapatmaya hakkın yok.
-> Galiba zeka ile kurnazlık ters orantılı. Biri azalırsa öbürü artıyor.
-> Ben sadece kendimi tedavi etmek için yazıyorum, insan denilen yaratıkların arasında yaşama gücünü tekrar bulabilmek için.
-> Dünyayı değiştiren, kitaplardır.
-> Bir yerde kötülük varsa, oradaki herkes biraz suçludur.
-> Peki, sen ne görüyorsun bakalım?
Zülfü Livaneli En Güzel Sözleri
-> İnsanın en kötü yalanı, kendine karşı olandır.
-> Müzik, edebiyat gibi duyguları anlatmıyor, bizzat yaşatmak amacını güdüyordu. Bu da işe yaramaz bir şeydi, çünkü benim duyguları yaşamaya değil öğrenmeye ihtiyacım vardı.
-> Asil insanların en neşeli zamanında bile bir hüzün vardır, daha düşük ruhlar ise en sefil zamanında bile neşelidir.
-> Hayatımda mutlu günlerim olmuştu elbette, ama mesele sadece mutluluk değildi. Önemli olan yaşadığını, hayatın bir anlamı, bir değeri olduğunu hissetmekti.
-> Giriş kapısında niye polis var? diye sordu. Onlar uzun yıllardır üniversiteleri, üniversitelilerden koruyorlar.
-> Bazen insanın gerçekten içi yoruluyor.
-> Benimde aynı acıyı çekmem, senin acını hafifletti değil mi?”
-> Bilgi ne garip bir şeydir. Şişede hapsedilmiş bir cin gibi yıllarca duruyor, senin gelip kapağını açacağın günü bekliyor.
-> İnsan küçük düştüğünü hissedip kendini korumaya girişince, karşısındaki hiç aklına gelmiyor ve dünyanın en zalim yaratığı kesilebiliyor.
-> İnsanlar eşit değildir. Güçlüler ve zayıflar vardır ve hayat bunlar arasındaki mücadeleden ibarettir.
-> Hiçbir iktidar masum değildir. Bütün iktidarlar öyle ya da böyle, birinin katilidir…
-> Kötülüğü yenmek, iyiliği yenmekten daha zor. Bu yüzden iyiler savunmasız oluyorlar, her türlü zararı görebiliyorlar.
-> Ya dünyada kimseye söyleyemediklerim? Onlar ne olacaktı?
-> Bir şeyler yapıyorum, yürüyorum, konuşuyorum, yemek yiyorum yani her zaman yaptığım işleri sürdürüyorum ama nasıl anlatsam, bir boşluk duygusu içinde. Sanki içimde derin bir hiçlik var.
-> Her insanın içinde iyi ve kötü, yan yana durur. Hangisini beslersen o galip gelir.
-> İnsan hiç bir umut beslemediği zaman durumu kabullenebiliyor ama kapkara bulutlar arasından iğne ucu kadar kendini gösteren bir güneş ışını belirince bütün dünyası o ışığa bağlı oluyor…
-> Zaten Türk erkeklerinin bir numaralı özelliği sinirlenince hız yapmalarıdır. Bu yüzden hiçbirisiyle direksiyon başındayken tartışmayacaksın.
-> Dünya bir penceredir, her gelen baktı geçti.
-> Ölümün kıyısına gelmiştim. Ölümün kıyısı, ölümün kendisinden daha feci bir şeydir, bunu yaşayarak öğrendim.
-> Zalimlik bir tercih değil, yapılan işin gereğiydi.
-> Üç kıtadan bölündük, bir küçük yarımada da misafir muamelesi görüyoruz.
-> Kısacası azizim, insan insan olarak yaşamalı, eşek eşek olarak.
-> Bırak hayat bir nehir gibi aksın; olumlu düşün ki her şey olumlu olsun; dünyadaki kötülüklerin kaynağı olumsuz düşünmektir.
-> Şiddetten nefret ediyorum ama ne yazık ki şiddeti durdurmak da şiddet kullanmayı gerektiriyor.
-> Her insan bedeninin çürüyeceğini bilir ve bundan korkar. Çoğu insanın ruhu gövdesinden önce çürür; nedense bundan kimse korkmaz! Ama inan bana, insanların çoğunun ruhu, bedeninden önce çürür.
-> Gerçek bilgi; okuldan değil, kitaptan edinilir.
Zülfü Livaneli Kitap Sözleri
-> Medya patronlarının en büyük sermayesi ne makineleridir, ne parasıdır; halkın cehaletidir.
-> Dünyayı güzellik kurtaracak, Bir insanı sevmekle başlayacak her şey…
-> Güçlünün tek bir isteği vardır: daha fazla güç!
-> Aramızdaki temel fark ne, biliyor musun? Sen insanlara baktığın zaman üniformalar, bayraklar ve din görüyorsun!
-> İnsanlığın en büyük buluşunun kitap, en kötü buluşunun da okul olduğunu düşünüyorum.
-> Varlık yokluktur, yokluk da varlık! Hepsi gören göze bağlı!
-> İşte anahtar kelime bu: hayatın özü, büyük sırrı; olmazsa olmazı: Unutmak. Eğer unutmak diye bir şey olmasaydı, yaşam da olmazdı. İnsan, unutmadan hayatını sürdüremez.
-> Bundan sonra iradeni topla, güzel şeyler düşün, güzel şeyler düşün, güzel şeyler düşün.
-> Gerçek her zaman iyi midir? Daha doğrusu gerçeği açığa çıkarmak her zaman iyi sonuç verir mi, yoksa yaşayabilmeleri için, insanların sahte dünyalarına göz yummak daha mı doğru?
-> Eskiden köleler hiç olmazsa ayaklarına geçirilen prangaların farkındalardı. Şimdikiler zincirlerini bile göremiyorlar.
-> Kendimi yer bitirirken, şimdi durumu kabul etmeye başlıyorum. İnsan, kendine kurallar koyulan bir hayvan gibi her duruma alışıyor.
-> İnsan, sadece insan. Seven, acı çeken, acıkan, üşüyen, korkan bir insan.
-> Bu memleketin okullarına acil olarak bir “insan ilişkileri dersi” konulması gerekir. Çünkü uzaktan bakınca yaşlı başlı, akıllı uslu, eğitimli gibi görünen birçok insanın densizleştiği, terbiyesizleştiği bir ülkede yaşıyoruz artık.
-> Hem Müslüman, hem Yahudi, hem Katolik’tim. Yani insandım.
-> Hava kötü dediğimde sadece havadan söz etmediğimi anlamak bu kadar zor mu? İlle de, ben bu hayattan bıktım, türünde sözler mi etmeliyim?
-> Doğrudur ; kitap okumak karın doyurmuyor. Ancak karnı tok , beyni boş adamlardan çektiğimiz kadar hiç kimseden çekmedik .
-> Uyurken kimseden zarar gelmezdi ama uyanıkken insanların şeytandan bir farkı yoktu.
-> Denizler ötesine giden kişi yalnızca iklimi değiştirmiş olur, aklını değil.
-> Adil olanın peşinden gidilmesi doğrudur, en güçlünün peşinden gidilmesi ise kaçınılmazdır. Gücü olmayan adalet acizdir; adaleti olmayan güç ise zalim.
-> İnsanın geçmişini araştırması acı veren bir deneyimdi. Mutlu olabilmenin tek şartı “unutmayı” başarabilmekti.
-> İnsanların kendi milletini veya kendi inancını diğerlerinde daha üstün görmesi, ne korkunç olaylara, ne büyük acılara neden oluyordu bu dünyada!
-> Haklı olanı güçlü kılamadığımız için güçlü olanı haklı kılıyoruz…
Zülfü Livaneli Sözleri Uzun
-> Sonunda bize yol gösteren şey; evde her zaman oturduğumuz koltuğun aşina yumuşaklığı, gözü kapalı çevirebildiğimiz banyo musluğu ve başımızın yastıkta bıraktığı iz oluyordu.
-> Bazı acıları ölüm bile unutturmuyor, bazı davranışlar ölümden sonra bile bağışlanmıyor.
-> İnsanları konuşarak tanıyamazsınız. Dil, yalan söyler… Bu yüzden insanları dinlemek, onları anlamak için yeterli değildir.
-> Aslında hiç kimseyi sevmiyordum. Çünkü insanlar beni incitiyordu. Onlarla ilişkilerimi bir türlü ayarlayamıyordum, doğal davranamıyordum.
-> Aşk, bir uçurum kıyısında gözü bağlı yürümektir.
-> Aptallık bu memlekette o kadar yaygın ki, kapıyı pencereyi sıkıca kapamazsan havayla bile içeri girer. Dünyanın en bulaşıcı hastalığıdır aptallık.
-> İnsanlar bunca acı çekerken, İstanbul’da en iyi suşinin nerede yenilebileceğini konuşanlara dayanamıyordum.
-> Sakın ola hiçbir şey için üzülme kızım. Kız, öfkelen, dövüş, savaş, küfret ama üzülme. Üzüntü insanı çürütür.
-> Sözcükler bize, asıl söylemek istediklerimizi gizlemek için verilmiştir.
-> İnsanlar biriyle evleniyor ve bir süre sonra zamanın değiştirdiği, bambaşka bir adam ya da kadın yaptığı o kişiyle hayatlarını geçirmek zorunda kalıyorlardı…
-> Koltukta oturanlara önerim, bu ülkenin kurucusunun gözlerine baksın. O zaman ne yapmaları gerektiğini anlayacaklardır.
-> Huzur; tam tersi sanılır ama zaten hayatta normal olan huzursuzluk durumudur, huzur ise çok ender yakalanan geçici anlardır olsa olsa.
-> İnsan kendi olmaktan çıkabilir mi, bambaşka bir kişiye dönüşüp başka bir hayat yaşayabilir mi?
-> Köpek ısırığının acısı geçici, insan ısırığınınki kalıcı olur!
-> İnsan, yetişkin hırslarından arınmaya başlayınca, çocuk saflığına tekrar dönme olanağına kavuşuyor.
-> Gençliğim sol muhalefet çizgisinin sert mücadelelerinde geçmişti ama hiç de ‘devrim yapacak gerilla’ya benzemiyordum. Daha sonra yüz binlerce kişiye konser verirken ve milyonlarca kasetim dinlenirken de ‘star’a benzemedim. Yaşlanıyorum ama iç dünyam lisedeki halimden pek farklılaşmadı.
-> Ama olur da bir gün bu yazdıklarım eline geçerse, sana karşı derin bir mahcubiyet hissettiğimi, yüreğim sızlayarak seni özlediğimi bilmeni isterim.
-> Gidiyor. Beni karmakarışık bir ruh hali ve giderek yoğunlaşan sorularla baş başa bırakıyor.
-> Gerçeği bilmek her zaman iyi sonuç vermiyor, bazı şeylerin gizli kalması daha iyi.
-> Bir kez daha, tanıdığımı sandığım insanları hiç tanımamış olduğumu anladım.
-> İstanbul vefasız bir sevgiliye benzer. Sana superguzelsozler.com hep ihanet eder ama sen yine de onu sevmeye devam edersin.
-> Her iktidar öldürür! Kimi daha az, kimi daha çok.
-> Kıskanmayı bile unutmak. Onu mutlu eden herkesi ve her şeyi sevmek. O noktada sahiplenmek biter, saf aşk kalır.
-> Solcuların temel sorunu çok basit. Sağcılardan daha istikrarlılar.
-> Şu küçücük dünyada herkes incitilmiş, isimsiz, herkes yanlış yerde.
-> Büyük sanatçılar, içinde yetiştikleri ülkenin, evrensel kültüre sunduğu armağanlarıdır.